Karabükspor maçının yıldızı Burak Yılmaz, Trabzonspor, milli takım, Fenerbahçe ile girdikleri ezeli rekabet ve teknik direktörü Şenol Güneş hakkında açıklamalarda bulundu. İşte yıldız oyuncunun farklı konulardaki ilginç görüşleri:
 
O KUPA BİZİM OLACAK
Geçen sezon takım olarak çok mücadele ettik. Çok fedakârlık yaptık. Tüm arkadaşlarım olağanüstü çaba gösterdi. Şampiyonluğun bizim hakkımız olduğunu biliyoruz. İnanıyorum ki o kupa sonunda bize gelecek. Bunu söylerken Fenerbahçeli oyuncuların da sonuna kadar hakkını veriyorum. Onlar da aynı inanç ve özveriyle sonuna dek çalıştı. Şike ve teşvik soruşturmasında futbolcuları ayrı tutuyorum. Yaşanan olaylarla hiçbir ilgileri olmadığını biliyorum. Emeklerine de saygı duyuyorum. Hepsi arkadaşımız ve kader birliği yaptığımız insanlar.
 
HİSSEDİYORUM
En çok kafama takılan, 14. haftada oynayacağımız Fenerbahçe maçı ve rövanşı... Ortam öyle gerildi ki, bu maçta olay çıkmama ihtimali çok az. Hissediyorum. Birşeyler olacak. Tabii o maçta olursa rövanşını düşünemiyorum bile. Aklımdan geçen şu; iki maç da tarafsız sahada oynansın. İzmir, Ankara, ne bileyim? Büyüklerimiz uygun görürse bu yöntem ile daha fazla çirkinliklerin yaşanmasının önüne geçilebilir.
Sezona iyi başlamadığımızı hepimiz biliyoruz. Manisaspor ve Samsunspor maçlarını mutlaka kazanmalıydık. Belediyespor’a yenilmemiz normal. Ama diğer kayıplar olmamalı idi. Kredimizi erken tükettik.
 
Karabükspor maçında Volkan’ı kazandık. Çok özverili ve iyi oynadı.  Dolayısıyla takıma yararı fazlaydı. Volkan gibi yetenekli bir oyuncunun Trabzonspor’a neler vereceğini önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Bana attırdığı gol öncesi pası müthiş idi. Alanzinho’yu çok seviyorum. Pırlanta gibi bir insan. Karabük karşılaşmasının ikinci yarısında frikik atmak için topu hazırladım. Yanıma geldi, “ben atayım” dedi. Kıramadım at dedim. Penaltı olsa yine bırakırdım. Colman’ın da benim için özel bir yeri var.
 
İki sezon önce Fenerbahçe ile son hafta oynadığımız maçta attığı golü unutamam. Gözümün ucuyla kaleye baktım, Volkan’ı ve Umut’u gördüm. İki seçeneğim vardı. Ya kaleye vuracaktım, ya Umut’a atacaktım. İkisinde de gol şansı yüksekti. Vurmayı tercih ettim. Çok güzel bir gol oldu. Bir daha aynısını atabilir miyim? İnanın bilmiyorum. Belki yine olur.
 
1-0 ÖNDE BAŞLIYORLAR
Ne yalan söyleyeyim. Saracoğlu Stadı’ndaki atmosfer ligde hiç bir statta yok. Geçen yıl 2-0 yenildiğimiz maçı  hatırlıyorum. Isınmaya çıktığımız andan itibaren öyle bir tezahürat yapılıyor ki, insanın etkilenmemesi mümkün değil. Fenerbahçe her maçına 1-0 önde başlıyor. Onlar için büyük avantaj. Trabzonspor taraftarından da aynı coşkuyu ve desteği beklemek hakkımız. Çünkü bunu yapabileceklerini biliyoruz. Bizi iyi günde de, kötü günde de yalnız bırakmasınlar.
 
AH UMUT AH!
Umut Bulut’u çok arıyorum. Onun özellikleri farklıydı. Haksız yere eleştirildiğini düşünüyorum. Birlikte oynarken müthiş bir ikili oluşturmuştuk. Bazen maç içinde çok yorulduğum zamanlar olurdu. Umut’a gidip, on dakika benim kanadımda oyna. Biraz dinleneyim derdim. İki kişilik enerji harcar açığımı kapatmaya çalışırdı. Kalsaydı yararı olur muydu? Bunu ben de düşündüm. Ama gitme zamanı gelmişti. Maç öncesi ısınırken bile topu dışarı atsa tribünden tepki alıyordu. Ayrılmayı kafasına koymuştu. (Gülerek) Artık milli takımda birlikte oynarız.
 
ARDA GİBİSİ YOK
Arda’nın İspanya’ya gitmesi doğru bir karar. Kafası rahat olduğunda yeteneklerini daha kolay sergileyebiliyor. Göreceksiniz, performansı milli takıma da olumlu yansıyacak. Ama iyi ki Barcelona maçının ilk yarısında oynamamış. O golleri yiyen takım oyuncusunun moral ve motivasyonunun bitmemesi mümkün değil. Onun gibi özelliklere sahip Türk futbolcuları mutlaka Avrupa’da iyi liglere gitmeli. Bu, kendileri, Türk futbolu ve milli takım için gerekli. Kısmet olursa ben de en verimli dönemlerimi Avrupa’da yaşamak istiyorum. Ama önce Trabzonspor.