Onun haricinde alım-satım harcı söz konusu olmayacak'' dedi.

Babacan, Türkiye Katılım Bankaları Birliği 11. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Hazine olarak üzerinde çalıştıkları kira sertifikalarının katılım bankacılığı sektörüne hem ilave enstrüman imkanı hem de likidite yönetiminde büyük esneklikler sağlayacağını söyledi.

Aynı zamanda bunun piyasasının oluşmasına da destek vereceğini belirten Babacan, Hazine bunu çıkardığında özel sektörün bu alanda daha geniş ve rahat bir çalışma imkanı bulacağını vurguladı.

FİNANSAL KİRALAMAYLA İLGİLİ YASA TASARISI
Geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan çıkartıp, Genel Kurul gündemine getirdikleri bir tasarı bulunduğunu, bunun finansal kiralama şirketleri ve finansal kiralama operasyonlarıyla ilgili bir yasa tasarısı olduğunu kaydeden Babacan, şöyle konuştu:

''Bu, şu ana kadar kanun hükmünde kararnameyle yürüyordu. Şimdi bunu modernleştiriyoruz, daha sağlam hukuki çerçeveye ulaştırıyoruz. Bununla beraber yeni bir alanın önünü açıyoruz. Bu da 'sat, geri kirala'' alanı... Özellikle gayrimenkullerde sat-geri kiralada, hele hele işin sonunda bir de tekrar gayrimenkul devrediliyorsa iki kere tapu harcı çıkıyordu. Önce satarken, işin sonunda geri alırken tapu harcı... Sat-geri kiralada işin sonunda gayrimenkul ilk sahibine dönsün ya da dönmesin bu işlemlerle alakalı biz tapu harcını sadece bir ipotek harcı noktasına indiriyoruz. Bunu Plan Bütçe Komisyonu'nda koyduk, Genel Kurul'da bu şekliyle yer alıyor. Dolayısıyla normal bir ticari bankada ne yapıyorsunuz? Gayrimenkulü ipotek veriyorsunuz, kredi alıyorsunuz. Orada bir ipotek harcı var. Sat-geri kiralada da sadece bundan sonra ipotek harcı kadar bir harç ödenecek. Onun haricinde alım-satım harcı söz konusu olmayacak. Bu, hem şirketlerimizin bilanço yapısına büyük katkı sağlayacak, hem de finansal kiralama yapan şirketlerimize yeni bir alan açacak. Finansal kiralama açısından gayet sağlam bir işlem. Gayrimenkulün tapusunu üzerinize alıyorsunuz, sonra kiralıyorsunuz. Hem şirketler, hem bankalar açısından yeni bir alan açacaktır diye düşünüyoruz.''

''HAZİNE SERTİFİKALARI HEM TL, HEM DÖVİZ BAZINDA OLACAK"
Katılım bankalarının bunlara bağlı olarak kira sertifikası çıkarmasının da mümkün olabileceğine dikkati çeken Babacan, sat-geri kirala portföyü üzerinden kira sertifikasının içeriye ya da dışarıya çıkarılabileceğini söyledi.

Hazine'nin kira sertifikalarının TL olması yönündeki talebe de değinen Babacan, ''İç piyasada TL olacak, ama aynı Eurobond gibi tamamen yabancı yatırımcılara yönelik, Türkler'in de alabilecekleri döviz bazında dışarıya yönelik olacak. İki alanda düşünüyoruz. İçerde de bunun piyasasının oluşması için ciddi rakamlarda likiditesi olan TL boyutu olacak. Özellikle şu anda dışardan talepler ciddi miktarda söz konusu. Her iki kolda da bunların çalışması olacak'' diye konuştu.

Ali Babacan, ''Şu ana kadar Sermaye Piyasası Kurulu'nda (SPK) kira sertifikası çıkarılmasıyla ilgili toplam 650 milyon dolarlık bir kayıt yapılmış. Özel sektör tamamen... Bunun 350 milyon dolarlık kısmı da tamamlanmış durumda. Bu daha ilk nüve. Bu alan genişleyecek'' dedi.

Kira sertifikalarının dünyada ulaştığı hacmin stok olarak 170 milyar dolar olduğunun altını çizen Babacan, Türkiye'nin bu piyasaya girmesiyle ciddi bir payı alabileceğini düşündüklerini, özellikle dışarıya yapılacak ihraçların cari açığın finansmanı açısından da önemli enstrümanları oluşturacağını söyledi.

İMKB İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR..."
SPK Yasası ile birlikte İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı da (İMKB) tamamen yeniden yapılandırdıklarını ve hukuki statüsünü değiştirecekleri İMKB'yi anonim şirket haline getireceklerini hatırlatan Babacan, bunların, özel sektör esnekliğinde çalışabilecek, dünyayla rekabet edebilecek ve İMKB'yi uluslararası bir borsa haline getirebilecek çalışmalar olacağını ifade etti.

İMKB'de her gün kira sertifikalarının işlem göreceği, anlık satıldığı bir piyasa olacağını belirten Babacan, bunun likidite ve söz konusu alanda piyasa oluşması için önem taşıdığını vurguladı.

Altının ekonomik sisteme girmesi konusuna da değinen Babacan, bir süredir bazı katılım bankalarının bu konuda çalışmalara başladığını, Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıkların bir kısmının altın olarak tutulabilmesiyle ilgili düzenlemesinin bu işe yeni bir ivme getirdiğini vurguladı.

''GEÇMİŞTE KATILIM BANKACILIĞINA 'ÜVEY EVLAT' MUAMELESİ YAPILDI"
Doğrudan reel ekonomiye dönük, üretimi destekleyen katılım bankacılığına önümüzdeki süreçte daha büyük görevler düşeceğini ifade eden Babacan, katılım bankacılığının geçmişte çok zor dönemlerden geçtiğini, devletin açık bir şekilde çifte standart uyguladığı ve adeta ''üvey evlat'' muamelesi yaptığı dönemlerin görüldüğünü anlattı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, ''O günler artık geride kaldı. Türkiye finans sektörü, son derece dinamik bir sektör. Kurumların hızla çeşitlendiği ve yeni enstrümanlarıyla bir küresel finans merkezi olma yolunda... Finans sektörü, dinamik ve küresel ölçekte en fazla entegre olmayı başarmış bir sektör'' diye konuştu.