Belli sanıklar için çıkarılmış özel bir af olmadığını kaydeden Kaya, “Ne yazık ki ortada adeta bir af kanunu varmış da siyasal iktidar, terör eylemine bulaşanları, katilleri, canileri hapishanelerden salıvermiş gibi bir propaganda yapılmaktadır. Halbuki bu sonucun bir sebebi yine yargıdaki olumsuz yapılanmadır. Yargının bir türlü, hızlı, adil ve tarafsız bir sisteme kavuşturulamamış olmasıdır” dedi.
Bazı medya ve siyasetçilerin tahliyeleri, Hizbullah, PKK, TİKKO, Dev-Yol, DHKPC gibi terör örgütü elemanları, ya da müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet ceza iddianameleriyle ağır cezalık suçlardan yargılanan diğer mahkûmlar için çıkarılmış özel bir af gibi göstermeye çalıştığını ifade eden Aydınlar Ocağı Başkanı Şevket Kaya, Tahliye edilen tutukluların işlediği iddia edilen suçların, vasıf ve mahiyeti itibariyle toplum vicdanında nefretle karşılanan suçlar olmasının getirdiği duygusal rüzgâr da arkaya alınarak, hükümet aleyhinde kasıtlı, haksız ve yersiz suçlama kampanyası başlatıldığını söyledi.
Aydınlar Ocağı olarak amaçlarının siyasi iktidara savunmak olmadığını dikkat çeken Başkan Şevket Kaya, “31.12.2010 tarihi itibariyle tahliye edilen tutuklular, davaları sonuçlanmamış olup tutuklulukta geçen süreleri de 10 yılı geçmiş olan sanıklardır. Bu kişiler afla dışarı çıkmış değillerdir. Yargılamaları, tahliye edildikten sonra da tutuksuz yargılama olarak devam edecektir. Yargılama sonunda yeterli delil toplanıp ceza verilecek olursa kalan cezalarını çekeceklerdir. Yani ortada belli sanıklar için çıkarılmış özel bir af yoktur. 2005 yılında çıkarılmış bir yasanın, yine yasa ile ileri bir tarihe, 31.12.2010 tarihine ertelenmiş olan yürürlük uygulaması vardır. Ve bu yasanın tahliyelerle ilgili bu maddesinin 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe gireceğini, halen bir bardak suda fırtına koparmaya çalışanlar da çok iyi bilmekteydi. Ama ne yazık ki ortada adeta bir af kanunu varmış da siyasal iktidar, terör eylemine bulaşanları, katilleri, canileri hapishanelerden salıvermiş gibi bir propaganda yapılmaktadır” şeklinde konuştu.
ADALETİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL YARGI İÇİNDEKİ ATIL VE ÇARPIK ZİHNİYET
Yaşananların sebebini yargıdaki olumsuz yapılanma ve yargının bir türlü, hızlı, adil ve tarafsız bir sisteme kavuşturulamamış olmasına bağlayan Kaya, “Gerçekten yargı ağır işlemekte, adalet geç tecelli etmektedir. Bunda bir kısım yargı çevrelerinin de ihmali, hatta kasta yaklaşan kusuru da vardır. Devlet ve davaların tarafları bundan büyük zarar görmektedir. İşte yasama organı, tahliyelerin dayanağı olan bu 12. madde ile yargı erkine daha 2005 yılında çok önemli bir misyon yüklemiş, “davaları bir an önce bitirin” mesajını vermiştir. Üstelik bunun alt yapısını hemen kurmaya başlamış, Yargıtay"ın iş yükünü azaltmak için Bölge Mahkemeleri ile ilgili yasayı çıkarmış, bu mahkemeler için gerekli olan bina ve diğer gerekli donanım tamamlamış, hakim ve savcı açığını tespit edip yargı mensupları için sınavlar açmaya başlamıştır. Ancak ne olduysa işte bu personel alımlarında olmuş, hakim ve savcı açığı nedeniyle işlerin bitirilemediğinden yakınan kişi ve kurumlar bu sefer personel alımlarına karşı çıkmışlardır. 2006 yılına kadar Adalet Bakanlığı"nın açtığı hakimlik ve savcılık sınavına Danıştay hiç karışmadığı halde, ne hikmetse bu tarihten sonra 4 kez personel alımında yürütmeyi durdurma kararı vermiş, defalarca da sınavları iptal etmiştir. Diğer taraftan 31.12.2010 tarihi itibariyle tahliye işlemi yapılan tutukluların davalarının kasta yaklaşan yargısal ihmallerle geciktirilmesi ve bitirilememesi bugünkü sonucun baş sebebi olmuştur. Eğer yargı zamanında işlemiş, tahliye edilen bu tutukluların davaları karara çıkmış olsaydı bu tahliyelere gerek olmayacak ve bu kaos yaşanmayacaktı. Ne yazık ki adaletin önündeki en büyük engelin yine yargı içindeki atıl ve çarpık zihniyet olduğu görülmektedir” dedi.
Türk yargı sistemi YARSAV zihniyetinin insafına terk edilemeyecek kadar önemli olduğunu iddia eden Şevket Kaya konuşmasını, “Hal böyle iken bazı çevrelerce yargının iyileştirilmesi noktasında siyasal iktidarın hiçbir şey yapmadığı iddia edilmekte, diğer taraftan siyasal iktidar tarafından atılmaya çalışılan her olumlu adım bizzat yargı kullanılarak engellenmeye çalışılmakta, ve nihayet sonuçta ortaya çıkan ve çıkacak olan bütün olumsuzluklar da, haksız ve yersiz bir biçimde Adalet Bakanlığının nezdinde siyasal iktidara fatura edilmeye çalışılmaktadır. Bizzat yargı mensuplarının şahsi ve siyasi ihtirasları nedeniyle yargı erkini örselemesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Adalet kavramı, devletin temeli olan bir erk olma vasfıyla en yüce değerdir. Herkes için gereklidir. Son günlerde yargı konusunda kasıtlı ve kasıtsız olarak oluşturulan bilgi kirliliğini gidermek ve toplumu doğru bilgilendirmek amacıyla Aydınlar Ocağı olarak bu basın açıklamasını yapma gereği duymuş bulunmaktayız” şeklinde tamamladı.