Suriye’de yaşanan iç savaş, birçok yönüyle Türkiye’yi etkilemeye devam ediyor. Suriye’ye sınır şehirlerinin ekonomilerinde ciddi sıkıntılar yaşanırken, Ortadoğu pazarına yönelik lojistik faaliyetleri de Suriye’de yaşanan gelişmeler nedeniyle yara aldı.

Bunun yanında Suriye-Türkiye ilişkilerindeki dostane süreçte; ikili temaslar, serbest ticaret anlaşmaları ve vizelerin kalkmasıyla Suriye’de yatırım yapan Türk şirketleri, tesislerine kilit vurmuş durumda. Bunlardan biri de aynı zamanda 2011 başında halka açılan Hatay Tekstil (Hateks). Yüzde 16.25’i halka açık olan şirketin ana ortakları, Abdo, Gazel ve Huri Aileleri. Mart 2010’da 10 milyon dolar maliyetle Suriye Halep Organize Sanayi Bölgesi’nde yıllık 1.200 ton/yıl üretim kapasiteli Hateks International Suriye Aldawlia tesisini açan şirket, bugün gelinen noktada tesisin kapısına kilit vurdu. Hateks’i, Suriye yatırımını ve bölgenin durumunu Hateks Yönetim Kurulu Başkanı Abud Abdo ile konuştuk. Gelinen noktada yatırımları ile Suriye’de yalnız kaldıkları hissine kapıldıklarını söyleyen Abdo, yaşanan gelişmeleri ve beklentileri şöyle değerlendiriyor:

Üretimini durdurduğunuz Halep tesisleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Biz Halep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bu tesisi Mart 2010 yılında devreye aldık. 10 milyon dolarlık bir yatırımla 1.200 ton/yıl kapasiteli bir tesis kurduk. Bu tesislerimizde havlu ve banyo tekstili üretiyorduk. Büyüme potansiyeline bağlı olarak tesisin alt yapısını ona göre hazırlamıştık. Gerek duyulması halinde tesis yeni kapasite yatırımlarına uygun haldeydi.

Bu tesisimizde yüzde 10 oranında Suriyeli ortağımız Yucoup Abajı’nın da payı var. Tesiste ürettiğimiz ürünlerin yüzde 70’ini Avrupa pazarına satıyorduk. Yüzde 30 pay ise vergisel avantajlar sayesinde Asyalı rakiplerimizle rekabet edebildiğimiz için Ortadoğu pazarına gidiyordu.

Halep’e yatırım yapma kararı almanızın altında yatan faktörler nelerdi?

İç savaş öncesinde Türkiye-Suriye ilişkilerinin boyutu herkesin malumu. İkili temaslar en üst düzeydeydi. Serbest ticaret anlaşmaları imzalanmıştı, ticaret partneri olarak Suriye önemli bir pazar olarak gösterilmişti. Vizeler kaldırılmış, hatta nüfus cüzdanıyla geçiş için gün sayılıyordu. Türk yatırımcıların Suriye’de yatırım yapmalarına yönelik önemli teşvikler uygulanıyordu. Üst düzey ikili ilişkilerle birlikte Türk yatırımcısına kral muamelesi yapılıyordu.

Sonuçta maliyetlerdeki önemli avantajlar ve cazip ortam bizi ve bizim gibi firmaları, Suriye’de yatırıma yöneltti. Bugün gelinen noktada ise 10 milyon dolarlık bir tesisin kapısına iç çatışmalar ve çalışan işçilerin işyerine gelip gitmesinde can güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle kilit vurduk. Tesiste geçici bir süre üretim faaliyetlerine ara verdik ve burada yalnız kaldığımızı hissettik.

Tesisinizde bir zarar var mı?

Son durum itibariyle tesisimizde bir zararın olmadığını Suriyeli ortağımızla temaslarımız sayesinde biliyoruz. Umarım bundan sonra da tesislerimiz zarar görmez.

Bu yatırım nihayetinde liderlerin ikili temasları ve desteğiyle yapıldı. Sizin hükümetten bugün gelinen noktada beklentiniz nedir?

Yatırımımızla baş başa kaldığımız bir ortam var şu anda. Çünkü hükümet, bölgede tesisi olan Türk firmalarının devlete olan borçlarını öteleyerek destek verdi. Ancak bizim devlete herhangi bir borcumuz yok. Borcu olmayanlar için bir destek uygulanmadı. Yani biz devlete borcumuz olmadığı için cezalandırılmış konuma düştük. Tabii olarak bizim de hükümetten yatırımcı olarak beklentilerimiz var. En azından burada oluşan zararlarımızın bir kısmını karşılamalarını bekliyoruz. Yine bu tesislerin toplumsal olaylar, savaş ve terör saldırılarına karşı devlet tarafından sigortalanarak güvence altına alınmasını talep ediyoruz. Hükümet daha önce Libya’daki yatırımlarda bu yardımları yapmıştı. Beklentimiz bize de yardım elinin uzatılması.

Sizin bu tesislerinizin sigorta kapsamı nedir?

Bu tesislerin sigortaları var. Ancak sigorta şirketleri poliçelerini iptal etmenin yollarını arıyor, poliçeleri yenilemiyor. Devletin bünyesindeki sigorta şirketleri, bizim risklerimizi poliçeye bağlayabilir. Hükümetin bu konuda çalışması olabilir.

Suriye tesislerinin kapatılması üretim faaliyetlerinizi etkiledi mi?

Suriye tesislerinin kapasitesi 1.200 ton/yıl. Hatay tesislerinin kapasitesi ise 3.500 ton/yıl. Suriye’de üretime ara verince Hatay tesislerinde üretimi hızlandırdık ve müşterilerimizle bir sorun yaşamadık.

Burada iki açıdan etkilendik. İlki Suriye tesislerinin üretim maliyeti daha düşüktü, şimdi maliyetlerimiz biraz yükselmiş oldu. Yine Ortadoğu ticaretimiz etkilendi. Şöyle ki; Halep’teki üretimin yüzde 30’unu vergisel avantajlar sayesinde sağlanan maliyet avantajlarıyla Ortadoğu pazarına satabiliyorduk. Türkiye’deki maliyetlerle Asyalı rakiplerle rekabet edemediğimizden, bu pazarı kaybetmiş olduk. Müşterilerimiz de bu konuda bizi anlayışla karşıladı.

Altı ayda zarar var

HATEKS, Vergi Dairesi’ne gönderdiği 2012/6 aylık bilançosu itibariyle 22.2 milyon TL’si ihracat olmak üzere 28.2 milyon TL satış geliri elde etti. Bu dönemde şirket 2.3 milyon TL faaliyet zararı yazdı. Yine dönem zararı da 624 bin TL. Abud Abdo, yılın ikinci yarısını alınan siparişlerin etkisiyle ilk yarıya göre daha iyi bekliyor, kârlılık rakamlarının daha iyi olacağını düşünüyor. Yine Abdo, satış gelirlerinin 2011 yıl sonu rakamı olan 101 milyon TL’nin üzerinde olmasını bekliyor.

Hatay ekonomisi ağır yara aldı

Yaşanan gelişmeler Hatay ekonomisine de ciddi darbe vurmuş durumda. Çünkü vizelerin de kalkması ile birlikte günlük ortalama 250-300 bin dolarlık bir iş hacmi söz konusuydu. Esnafın yüzü gülüyordu. Lojistik şirketlerinin iş hacmi daha da artmıştı. Bölgeye turizm yatırımları artmıştı. Bugün gelinen noktada esnafın gelirlerinde ciddi bir azalma olduğunu söyleyen Abud Abdo, lojistik işinin de durduğunu hatırlatıyor. Turizm faaliyetlerinde de ciddi sıkıntılar olduğunu kaydeden Abdo, “Bu sadece Hatay için değil, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa için de geçerli” diyor.