Askeri darbe döneminin ürünü olan 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi isteniyor.

Katılım süreci başta olmak üzere Türkiye'de son bir yıldaki gelişmeleri değerlendiren AB Komisyonu, Türkiye'nin 'Ergenekon' davasıyla “tarihinde ilk kez bir darbe girişimini soruşturduğu” belirtilerek, “bu davanın demokratik kurumların doğru işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güveni artırmak için Türkiye'ye bir fırsat sunduğu” görüşüne yer verildi. Raporda, “Türkiye tarihinin en kapsamlı soruşturmasında” eski Genelkurmay Başkanı Özkök'ün “kendi isteğiyle tanık olarak ifade verdiği” hatırlatıldı.

SİVİL ANAYASA BEKLENTİSİ

Türkiye'de zaman zaman tartışılan “sivil anayasa” çalışmalarına desteğini yineleyen AB Komisyonu, “1980 askeri darbesi döneminde yazılan mevcut Anayasa'nın AB standartlarına uygun şekilde birçok alanda daha fazla demokratikleşmeye izin vermesi ve temel özgürlüklere daha güçlü güvenceler sağlaması için değiştirilmesi gerektiği konusunda farkındalığın arttığını” bildirdi.

CUMHURBAŞKANI GÜL'E ÖVGÜ

İlerleme Raporunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “siyasi partiler ve devlet kurumları arasında diyaloğu teşvik etmesi ve dış politikada oynadığı aktif rol” nedeniyle övüldü. Raporda, Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Türkiye'nin AB üyeliği hazırlıklarını daha etkin hale getirerek katılım müzakerelerinde bakanlıklar arası işbirliğini geliştirdiği belirtildi.

SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ

Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün “Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda yargısız infazlar yaptırdığı suçlamasıyla” tutuklanmasına da yer verilen raporda, “ulusal güvenlik konusunda geniş tanımlama yaparak orduya geniş hareket alanı sağlayan TSK İç Hizmet ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kanunlarının değiştirilmesi talep edildi.

DEMOKRATİK AÇILIM

Hükümetin “Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek için geniş kapsamlı bir danışma süreci başlattığı ve kapsamlı bir plan hazırladığı” anlatılan İlerleme Raporunda, içeriği henüz açıklanmasa da “demokratik açılım” sürecini “somut önlemlerin takip etmesinin hayati önem taşıdığı” vurgulandı.


Muhalefet ile çeteler arasındaki sınır belirsiz

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 'Bazen Türkiye'de muhalefet ile çeteler arasındaki sınırın nerede olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü mühimmatla, silahlarla yakalanan, devleti yıkmaya yönelik ve kendi kafalarına göre çetelerin yönettiği bir rejime kaydırma çabası içinde olan kişilerin avukatlığına soyunmuş bir muhalefetle Türkiye'nin demokratik standartlarda, AB standartlarında bir ülke olması kolay bir süreç değil' dedi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği ile sohbet toplantısında bir araya gelen Bağış, hükümet olarak yapılması gereken reformları gerçekleştirdiklerini, bunu da AB'deki bazı yetkilileri memnun etmek için değil, kendilerini iktidara taşıyan Türk insanını hak ettiği standartlara kavuşturmak için yaptıklarını kaydetti.

İLERLEME RAPORU ÜYELİĞİ İŞARET EDİYOR

TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadır Kaleağası, Avrupa Komisyonu'nun 2009 Türkiye raporunun, son bir yılda üyelik yönünde ilerlemesinin bir fotoğrafı olduğunu belirterek raporun, üyeliğe işaret ettiğini söyledi. Kaleağası, ”Rapor genel olarak olumludur fakat bazı temel konulurda önemli uyarılar içermektedir” dedi.


Türkiye Ergenekon'la geçmişiyle yüzleşiyor

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye için “Ergenekon” davasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, bu soruşturmanın demokrasi dışı uygulamaların yaşandığı iddia edilen yakın geçmişle yüzleşme şansı sunduğunu söyledi. Türkiye dahil aday ve potansiyel aday ülkelerin ilerleme raporlarını ve genişleme stratejisini AB Komisyonunda düzenlediği basın toplantısıyla açıklayan Rehn, “Ergenekon konusunda tavır değişikliğine gidip gitmediklerinin” sorulması üzerine, “Ergenekon davası çok önemli bir ödev ve bu soruşturma Türkiye'ye, demokrasi dışı uygulamaların yaşandığı iddia edilen yakın geçmişiyle yüzleşme şansı sunuyor” dedi. Türk makamlarının soruşturmayı hukukun üstünlüğüne uygun ilerleterek sonuçlandırması talebinde bulunan Rehn, “Biz savcı değiliz. Elbette toplumu ilgilendiren bu çok önemli konuyu İlerleme Raporunda değerlendirmemiz gerekiyordu” diye konuştu. Rehn, Doğan Yayın Holding'e vergi cezasıyla ilgili bir soru üzerine ise bundan “ciddi endişe duyduklarını” kaydederek, “Eğer bir vergi cezası bir şirketin yıllık cirosuna karşılık geliyorsa, oldukça güçlü bir yaptırımdır ve mali bir ceza olmakla birlikte aynı zamanda sanki siyasi bir yaptırım gibi algılanıyor” görüşünü savundu./yeni şafak