İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, özellikle bir hafta, 10 gündür başka bir tehditle uğraştıklarını ancak bunu şu an açıklayamayacağını belirterek, "Türkiye ile ilgili ciddi bir tehditle uğraşıyoruz. Epey bir mesafe de aldık. Ciddi bir tehdit. Son dönemlerde, etrafımızdaki coğrafya ile ilgili bir tehdit. Onun için herkes alarm vaziyetinde." dedi.

Bakan Soylu, katıldığı bir TV programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ankara'da TBMM'ye gelerek CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ı ziyaret etmek istediklerini belirten ve Genel Bilgi Taramasında (GBT) DHKP/C ile bağlantılı oldukları belirlenince yapılan aramada üzerlerinde bomba süsü verilmiş düzenek bulunan 1'i kadın 2 kişinin niyetinin ne olduğuna ilişkin soru üzerine Soylu, bunun iki türlü yorumlanabileceğini belirterek, şunları anlattı:

"Bir, oradaki kişinin daha önce Mahmut Tanal ile bir bağlantısı var. Olabilir, milletvekilidir. Bir yerde rastlamıştır. Çocuğun telefonundan Mahmut Tanal'ın telefonu aranmış daha önce. Başka milletvekilleri de aranmış. Burada esas dikkat edilmesi gereken, legal yapılanmalardır. Legal yapılanmalar üzerinden bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar sürekli."

DHKP/C'ye ilk darbeyi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça meselesinde vurduklarını ifade eden Soylu, ilk kez DHKP/C tarihinde, açlık grevi yapanların, açlık grevinden vazgeçtiğini, bütün bu süreçte DHKP/C'nin bir örgüt olarak psikolojik olarak büyük bir çöküntüye uğradığını kaydetti.

TBMM'deki eyleme ilişkin Soylu, "Bu eylem iki türlü yorumlanabilir. Arkadaşlar şu anda sorgularını gerçekleştiriyor. Ama söyleyeyim DHKP/C'de örgüt talimat vermedikçe konuşmazlar. Eğer soruşturmalarından bir şey çıkarsa Allah muhafaza Savcı Selim Kiraz benzeri bir şey yapabilirler. Ama içeri girmesi kolay bir iş değil. İçişleri Bakanlığı ile Meclis karşı karşıya. Benim Meclis güvenliği ile her zaman temel bir problemim var. O yüzden Meclis özerk bir yapı olarak değerlendirilir." diye konuştu.

TBMM'de yaşanan olayı anlatan Soylu, "Arbede kopuyor ve bomba süsü verilmiş düzenek görünüyor. Muhtemel ki bir eylem planlayabilirler ve bu eylemi planladıkları zaman da bu düzeneği bomba diye sunabilirler. Bu tür terör örgütleri, bu tür eylemlerle zaman kazanmaya çalışıyor. Biz özellikle bir hafta, 10 gündür başka bir tehditle uğraşıyoruz. Burada söyleyemem. Türkiye ile ilgili ciddi bir tehditle uğraşıyoruz. Epey bir mesafe de aldık. Ciddi bir tehdit. Son dönemlerde, etrafımızdaki coğrafya ile ilgili bir tehdit. Onun için herkes alarm vaziyetinde. İstanbul, Ankara, her taraf. Tüm Türkiye'deki arkadaşlarım ciddi bir alarm vaziyetinde." ifadesini kullandı.

"TANAL'IN BUNU SÖYLEMESİ BOŞ BİR KELAMDIR"

Bakan Soylu, CHP İstanbul Milletvekili Tanal'ın Meclis'te düzenlediği basın toplantısında "Aslında hedef bendim" dediği hatırlatılarak, "Mahmut Tanal hedefti algılamanız var mı?" sorusuna karşılık, şu yanıtı verdi:

"Bu bir güvenlik meselesi. Kimseyi ne odaklamak doğru olur ne de artı çıkarmak doğru olur. Ben bunu söyleyemiyorken, Mahmut Tanal'ın bunu söylemesi boş bir kelamdır. 'Esas hedef bendim' diye bir değerlendirme yapması boş bir kelamdır. Buna saf bir şekilde bakarsan; 'Bir milletvekili herkes ile görüşebilir.' Başka türlü bakarsan, bunlar kullanılmaya müsait adamlar ararlar, görüşme açığı olan adamlar ararlar. Buna ait de kendilerine hedef gösterirler. O yapının içinde bu işle ilgilenen insanlar var.

'Burada hedef bendim.' denildiği zaman, bu ne DHKP/C'nin eylem biçimine benzer ne de böyle bir hedefi bizim anlayabildiğimiz, çözebildiğimiz bir durum söz konusu. Bence popülizm oluşturmak üzere değerlendirilmiş."

"KILIÇDAROĞLU'NUN KORUMA AMİRİNİN KORUMA KURSU YOK"

CHP lideri Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde yapılan saldırıya ilişkin "CHP Genel Başkanı, devlet protokolünde olan bir isim. Her adımının bilinmesi gerekir. Bu manada, CHP Genel Başkanı'nın haber vermemesi olası başka bir takım hareketleri de olabilir gibi geliyor bana. Bu konuda bir tedbiriniz var mı?" sorusu üzerine Soylu, şu yanıtı verdi:

"Nasıl olsun, geçen gece yat gezisine çıkmış. Bir yat gezisinde başına bir iş gelse, bunun da sorumlusu biz olacağız. Akkuzulu köyündeki mesele... İtiraz ettiler 'Dışarıdan adam geldi.' Birçok şey söylediler. Bir tane adam gösterin dışarıdan gelen. 71-72 kişilik ifade listesi var, kendilerinin de 28 kişisi var sundukları. Bunların hepsi Akkuzulu köyünden çıktı. 4'ü dışarıdan, 2'si yan köyden, 2'si de Çubuk'tan. Bu protestoyu sağlayan, onların müşteki olduğu, bizim de tespit ettiğimiz kişilerin kimsesi yok.

Ama bir problem var; koskoca ana muhalefet partisinin genel başkanısınız. İnsan korumasına sormaz mı 'Sen hiç koruma kursu aldın mı?' diye. Koruma amirinin koruma kursu yok. Pazartesi koruma kursuna alıyoruz. Burada da mı biz sorumluyuz?"

"Devletin atadığı resmi korumalar değil mi onlar?" sorusu üzerine Soylu, "Başka saiklerle bu işler yapılırsa, ahbap çavuş ilişkileriyle bu tip değerlendirmeler yapılırsa, devletin bu konudaki bilgisine, görgüsüne itimat edilmezse, sonra siz kabahat bulacak İçişleri Bakanı ararsınız. Senin korumanın başka işleri var, onu da söylüyorum. Ticari işleri var, herkes biliyor. CHP'nin genel merkezinde kime dokunsanız, yukarıdan aşağı dökülür. Arkadaşlarımız bu konuda net bir şekilde çalışıyor. Devletin böyle gayriciddiliğe müsaade etmesi mümkün değil." yanıtını verdi.

"ESAS GÖREV KORUMA AMİRİNE DÜŞÜYOR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde yaşadıklarına değinen Soylu, esas görevin alandaki koruma amirine düştüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Biz onu görevlendirmişiz. Koruma amiri Kılıçdaroğlu'nun bütün tehlikelere karşı görevlendirdiğimiz kişidir. temel problem bu, haber vermesi ve tüm tedbirleri alması gereken, kritik durumlarda bilgi vermesi gereken kendisidir. Kendisi ile ilgili soruşturma devam ediyor. Mümkün olduğunca iktidarları zayıflatmak için iktidarsızlık oluşturmak isterler, bunun için iki temel mesele vardır, biri ekonomi biri de güvenliktir. Bu konuda Türkiye dönem dönem acı tecrübeler de yaşadı. Buna karşı tedbirimizi en üst seviyede alarak yolumuza devam ediyoruz. Adalet yürüyüşünde her türlü tedbiri aldık. Bizim görevimiz bu yürüyüşün en sağlıklı şekilde İstanbul'a varmasıydı."

"SEÇİMİ İKTİDAR YÖNETMEZ"

Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanmasına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:

"Seçimi iktidar yönetmez, böyle bir yanlış algı var. CHP, girdiği her seçimde 'Yolsuzluk, hırsızlık var.' dedi. Bu seçimde ilk kez hiçbir şey söylemedi, seçim öncesinde de sonrasında da. Bakanlık olarak görevimiz seçim güvenliğini sağlamaktır. Bu seçimde bir görev daha verildi, dendi ki, 'İlçe seçim kurullarının sandık başkanlarının listesi mülki idare amirleri tarafından verilecektir.' Seçim hukukunun bilen siyasi partilerde bu işle meşgul olmuş partili avukatlardır. Bunun da tüm siyasi partilerde sayısı 20'yi geçmez. Bu iş ülke yönetimidir ve ciddi bir iştir. Biz vatandaşı bilgilendirmek zorundayız. Ama birileri çıkıp, konuyu bilmeden ekranda konuşuyor.

YSK biz sandık kurulu başkanları ve üyelerini açıyoruz kararını o gün vermiş olsaydı biz bunların hiçbirini bugün tartışmazdık. Ben müneccim değilim. Maltepe sandık kurul başkanının hangi siyasi partidendir bilemem. Bana vereceksin, ben onun FETÖ ile ilişkili mi, DHKP/C'li mi olup olmadığını veririm. Bugün 230 bin kişinin iki gün içerisinde neci olduğunu sarı zarflarla gönderdik. 230 bin memurun bilgisi YSK'ye gönderildi. Bütün bakanlık memur alırken soruyor, bize sormadan hangi memurun nereye verildiğini bilemeyiz. Binali Bey niye mağdur? Neredeyse 30'un üzerinde sıfır rakamı var Binali Bey'in. Bununla oynayan sandık başkanıdır. Bununla oynayan başkası değildir. YSK'ye en çok itiraz eden insanlardan birisiyim. Hem şahsi olarak, hem de siyasi hayatın içinde olarak."

"KİMSE BANA DEMOKRASİ DERSİ VERMESİN"

Bakan Süleyman Soylu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın seçimde neden mağdur olduğunu ise şöyle açıkladı:

"Binali Bey niye mağdur, aslında millet mağdur, milletin verdiği oyu almış Vatan Partisi'ne, CHP'ye DP'ye, X veya Z partisine yazmış. Ben bunu muhafaza edemeyeceksem niye İçişleri Bakanlığı yapayım, niye milletin hakkını savunayım, niye Amerika'ya kafa tutalım, niye Cerablus'ta mücadele edelim? 3 tane oyu mu koruyup kollayamayayım? Bunu yapan buradaki sandık kurulu başkanıdır. Bunu sandık kurulu başkanının dışında kimse yapamaz, çünkü oradaki sayım düküm cetvelini sandık seçim tutanağına nakleden odur. Hile her türlü yapıldı bunun için Binali Bey mağdurdur diyorum, bunun için millet mağdurdur diyorum. 'Amerika bunu kaydettim.' diyecek. O zaman ben niye burada İçişleri Bakanıyım? Beni buraya getiren bu milletin oyudur ben onu savunamadıktan sonra demokrasi tezi tamamen çöker. Kimse bana demokrasi dersi vermesin. Bu konuda hak iddia edemeyecek tek kurum vardır o da CHP'dir. 3389 tane CHP üyesinin birinci derecede akrabası, sandık kurulu başkanı. 3389 sandıkta hile yapmana gerek yok 200 sandıkta yaptın mı yetiyor. "

"BİR SEÇİM İPTAL EDİLECEKSE BÜYÜKÇEKMECE İPTAL EDİLMELİYDİ"

Soylu, YSK'nin sandık başkanları ile ilgili bilgiyi kendi bakanlığına sorması gerektiğini vurgulayarak, "YSK'nin bana demesi gerekir ki, 'Bu yükümlülük senin yapman gereken kim FETÖ'cü, kim KHK ile ihraç edilmiş?' Sandık başkanları ile ilgili çok net veriler var. Ortalama 700 civarında birinci ve ikinci dereceden yakını, FETÖ ile iltisaklı olan var. Bylock var." dedi.

İki defa seçimde gol yediklerini ifade eden Soylu, "Birincisi 1946 seçimleridir, 1982 anayasa oylamasıdır. Bu ikisi dışında biz bu işleri dünya ortalamasının üzerinde yaptık. Bu İstanbul seçimi özel bir seçimdir. 'Efendim dört tane pusula var da niye birisi geçersiz oluyor?' Gayet basit. Dediler ki 'biz hile yaparsak tek vuruş yapalım, altın vuruş yapalım.' Ben şimdi Kadıköy'de oyların nasıl kullanıldığından endişeliyim. Sandıkları açtırmadılar. Büyükçekmece Belediye Başkanı fuzuli işgalcidir. Bir seçim iptal edilecekse Büyükçekmece iptal edilmeliydi. O belediye başkanı orada fuzuli işgalcidir. Ama YSK böyle karar verdi." ifadelerini kullandı.