Kur’an-ı Kerim’de Sebe suresinde Hz. Süleyman kıssası anlatılır. 

Davut Aleyhisselamın oğlu Süleyman Aleyhisselamdan bahsedilen bu kıssada; 

“Biz Davud’a tarafımızdan bir lütuf bahsetmiştik: ‘Ey dağlar ve ey kuşlar! Davud ile birlikte sizde Allah’ı tesbih edin! 

Ve onun için demiri yumuşatmış, ‘Özenle, ilmek ilmek işleyerek sapasağlam zırhlar imal et! Güzel ve yararlı işler yapın! 

Ben yaptığınız her şeyi görmekteyim.” demiştik. 

Oğlu Süleyman’a gelince, sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık rüzgarı emrine verdik. 

Ayrıca onun için, erimiş demir madenini sel gibi akıttık. 

Cinlerden de, Rabbinin izniyle onun emri altında çalışanlar vardı. 

İçlerinden hangisi buyruğumuza karşı gelecek olsa, ona alevli ateşin azabını tattırdık! 

Süleyman’a dilediği şekilde mabedler, saraylar, kaleler, havuz büyüklüğünde yemek kapları ve yerinden kaldırılamayan kazanlar imal ederlerdi. 

Onlara, ‘Ey Davud ümmeti!  

Şükretmek için çalışın! 

Kullarım arasında gerçek anlamda şükredenlerin sayısı çok azdır.’ dedik. 

Nihayet Süleyman vefat ettirdiğimizde, cinler onun öldüğünü ancak bastonunu kemiren bir ağaç kurdu sayesinde fark edebildiler. 

Süleyman yere yığılınca anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, bu alçaltıcı azap içinde kalmazlardı. 

Andolsun! Sebe halkının yurtlarında onlara bir delil vardı. 

Sağdan, soldan iki meyve bahçesi, ‘Rabbinizin size bahşettiği nimetlerden yiyin için ve O’na şükredin! 

Güzel bir yurt ve bağışlayıcı bir Rab.’ 

Fakat onlar, yüz çevirdiler; Bizde üzerlerine Arim selini gönderdik ve sahip oldukları iki bahçeyi yalnızca böğürtlen, ılgın ve birkaç sedir ağacından ibaret iki bahçeye çevirdik.’ 

Kur’an’da geçen kıssa böyle. 

Kıssada anlatıldığına göre, Süleyman Peygamber-Hükümdar cinleri hükmediyor ve onları çalıştırıyordu. 

Cinler, Süleyman hükümdarın verdiği vazifeyi yaparken, onun kendilerini izlediğinden emindiler. 

Oysa, Süleyman peygamber-hükümdarın gücü sınırlıydı. 

Cinler verilen görevi yaparlarken, bir ağaç kurdu Süleyman Peygamber-hükümdarın yaslandığı asa(iktidar)nın içini kemiriyordu. 

O asasına (iktidarına)yaslanmış cinlerin çalışmasını gözetlerken ecel onu yakalamıştı. 

Cinler, onun vefat ettiğini yaslandığı asası kurdun yemesinden dolayı kırılınca anlamışlardır. 

Ayrıca bu olaydan anlıyoruz ki, Süleyman’da (as) cinler gibi gaybı bilmemekte, iktidarına (asaya) musallat olan kurdun verdiği zarardan haberi olmadığı, asanın (iktidarın) yıkılmasıyla gücünün bittiği anlaşılmaktadır. 

Verilen nimetin kıymetini bilmeyenlerin akıbeti ise, uğradıkları sel felaketiyle neticelenmiştir. 

Kur’an’da ayetler şöyle devam ediyor. 

‘Nankörlükleri yüzünden onları işte böyle cezalandırdık. 

Biz nankörlük yapanlardan başkasını cezalandırır mıyız?’ 

Anlıyoruz ve iman ediyoruz ki; 

Nimet varsa imtihan var, nankörlük varsa ceza var. 

Beşerin kurduğu hiçbir iktidar ebedi değil. 

İktidarların varlığı ve devamı sayıyla değil, adaletle mümkün. 

Toplumu bir arada tutmanın ve başarılı kılmanın yolunun sadece hizmetten değil, adaletten geçtiğini öğretiyor Allah bizlere. 

Sebe suresinden son bir ayetle devam edelim. 

‘Ey Rabbimiz, konaklarımız arasındaki mesafeyi uzat! diyerek kendilerine yazık ettiler. 

Bizde onları paramparça edip dağıtarak, efsaneye dönüştürdük. 

Hiç kuşkusuz bunda sabreden ve şükreden kimseler için ibretler vardır.’ 

Doğrusu İblis, onlarla ilgili düşüncesini gerçekleştirdi. 

Çünkü müminler dışında hepsi onun(İblis) peşinden gitti.’ 

Böylece, Allah’ın gücü karşısında hiçbir gücü olmayan İblisin aldatmasına aldanan ve adalete ve çalışmaya değil, güce ve çoğunluğa iltifat edenler hüsrana uğradılar. 

Bunun böyle olması Allah’ın kanunudur. 

Ve Kur’an’da Allah bize der ki, “Galip olan ve galip gelecek olan Allah’tır.” 

Allah’ın buyruklarından, O’nun muradını anlayıp teslim olanlara selam olsun! 

Allah’ım bizi muradını arayan ve bulanlardan eyle! 

Bizlere merhamet et ve bizlere feraset sahibi kıl! 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!