Yeni eğitim sistemi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklandı. Detayları belli olan sisteme göre orta öğretimde yani liselerde ders sayıları düşecek. Öğrenci ve veliler 2019 – 2020 eğitim ve öğretim yılında liselerde ders sayısının kaç olacağını merak ediyor. Yeni eğitim sistemi 2019 – 2020 senesinden itibaren geçerli olacak. Yeni sisteme göre liselerde ders sayısı düşecek. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yeni sistemin detaylarını anlattı.

YENİ EĞİTİM SİSTEMİ – LİSE DERS SAYILARI

Yeni eğitim sisteminde lise ders sayıları düşecek. Peki hangi sınıfta kaç ders olacak. İşte lise ders sayıları ile ilgili detaylar… Milli Eğitim Bakanlığı'nca belirlenen yeni eğitim sisteminde ders sayısı, 9. sınıfta 8'e, 10. sınıfta 9'a, 11. sınıfta 9'a, 12. sınıfta 7'ye düşürüldü. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Borusan Asım Kocabıyık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Lisede ne yaptık' temalı Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı'nda, eğitim sisteminde yapılan değişikliklerle ilgili bilgi verdi. Bakan Selçuk'un konuşmasından satır başları şöyle:

Ortaöğretim tasarımıyla ilgili çalışmayı sadece bir ders çizelgesi olarak görmek elbette mümkün değil. Bu Türkiye'nin bir gelecek projesi, bir ekonomi projesi, bir sosyal hayat projesi. Türkiye'nin dünyada, bu topraklarda, bu coğrafyada onuruyla haysiyetiyle dimdik ayakta durabilmesinin bir eğitimsel projesi.

2023 Eğitim Vizyonu, Türkiye'nin eğitim sisteminin tamamını, bütün alt sistemleri ve birleşenleriyle beraber ele alındığı bir vizyon planı. Bu planın her bir alt sisteminin ve bileşeninin birbiriyle ilişkili ve bütünleşik olarak ele alınıyor. Ortaöğretim tasarımından söz ettiğimizde, okul profili değerlendirme, tasarım beceri atölyeleri, e-portfolyo, e-rehberlik ve benzeri birçok proje, mesleki eğitimde yaptığımız birçok proje aslında bu vizyonun parçaları. Bu parçaların da her birisinin birbiriyle bir bağlantısı var. Yani birbirini tamamlayıcı etkiye sahipler. Bu çok önemli.

'Acele edersek mevcut çözümlerimiz, bir sonraki problemlerimiz olur'

Yaptığımız bütün projelerin fizibilitesinin olması ve bütün ortaya çıkacak olan değerlerin ne şekilde çıkacağı, hangi ay, hangi sene nelerin yapılacağı ve bir belirsizlik ortamı olmaksızın, ülkemizin eğitim sistemi hakkında bir görüş ortaya koyma imkanımız var. Biz bu sistemi kurarken ekip arkadaşlarımızla beraber şöyle bir karara da varmıştık. Eğitim sisteminde, sistemlerin birbiriyle bağlantısını dikkate almadan asla herhangi bir değişiklik yapılamayacak ve bu değişikliklerin zamanı, zemini, yeri özellikle dikkate alınacak. Sürekli ifade etmeye çalıştığımız bir konu var. Diyoruz ki biz acele etmiyoruz. Çünkü acele edersek mevcut çözümlerimiz, bir sonraki problemlerimiz olur. Bundan dolayı eğer kendi iş ve işlemlerimizi yürütürken, acele edersek, bilimsel metot ve teknikleri, fizibilite raporlarını dikkate almaksızın, ‘Şöyle yapsak iyi olur, böyle yapsak kötü olur' gibi bir genellemeyle yola çıkarsak elbette bir takım sıkıntılarımız olacak.

'Bilimsel metotlarla, tekniklerle ‘neyi, nasıl yapabilirizin' peşindeyiz'

Öğretmen eğitimine çok büyük yatırım yaptık, çünkü böyle bir sistemi ortaya koyabilmenin öğretmene bağlı olduğunu, eğer öğretmen eğitimi hakkıyla yapılmazsa böyle bir sistemi sürdürmenin çok mümkün olmadığını biliyoruz. Birkaç yıl sürecek öğretmen eğitimlerinden söz ediyoruz. Sınıfta öğretmen arkadaşlarımızı güçlendirmeden yine bu tasarımın işlemesi, hayata geçmesi mümkün değil. Bunun için de birtakım çalışmalar var. Önümüzdeki haftalarda, aylarda bunları da paylaşmamız söz konusu.

Biz bu tasarımı yaparken, katılımı çok önemsedik. Çünkü bu tek başına bir akademik tasarım değil. Çünkü bu sadece deneyimlere bağlı bir tasarım değil. Çünkü bu sadece kişisel bir bakış açısına sahip bir tasarım değil. Yüzlerce öğrencimizin, öğretmenimizin, okul yöneticimizin ve akademisyenlerin, dünyadaki baka lobi uzmanlarının, uluslararası birtakım uzmanların desteğiyle, bütün bunları birleştirerek, çok yüksek bir katılımla bir yere varmaya çalıştık. Çünkü sadece benim kişisel deneyimlerin ve arkadaşlarımın tecrübeleri yetmez bu işe. Toplumun paydaşlarının tamamının görüşlerinin dikkate aldığı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Biz bir deneme tahtasıyla ilgilenmiyoruz. Bilimsel metotlarla, tekniklerle ‘neyi, nasıl yapabilirizin' peşinde bulunuyoruz.

'Gençleri neye hazırlıyoruz?'

Zamanın ruhu bizden başka bir şey yapmamızı istiyor. Bugün ilkokula başlayan çocuklar 2040'lara doğru iş hayatına atılacaklar. Çocuklarımızı o zamana hazırlamamız gerekiyor. Bunun için de elbette zamanın ruhuna uymak durumundayız ve bunun için ne gerekiyorsa da tasarlıyoruz. Tabii bütün bunları belirli bir milli kimlik ve bir benlik ülküsü içerisinde de ele almak zorundayız. Çünkü eğitim, evrensel olmakla beraber yerel değerleri de içinde barındırması ve bu toprakların, bu coğrafyanın belli değer sistemlerini içinde tutması gereken bir kurumdur. O sebeple bunu milli bir benlik ülküsü çerçevesinde de ele alma zaruretimiz var. Biz çocuklarımıza bir öz geçmişten söz etmiyoruz, biz çocuklarımız için bir öz gelecek yazmaktan söz ediyoruz. 5 milyon liseli gencimizin sorusunu defalarca duyduk. Gençlerimiz bize bir soru soruyor. Siz, bizi neye hazırlıyorsunuz? Bizim de sorumuz bu oldu. Gençleri neye hazırlıyoruz? Eğer biz bu sorunun cevabını şimdiden vermezsek, neyle karşılaşacağımız son derece kritik. Öğretmenlere de sorduk. Öğretmenler de elbette sorular sordu. Onlar da diyor ki ‘Öğrenciler yıl içinde bu kadar çok dersi alarak öğrendiklerini içselleştiremiyor. Bunun çözümü yok mu?' Neye hazırlıyoruz sorusu, bu soruyla o kadar bağlantılı ki...

'2040'lara doğru yeni ve çok farklı bir çağ geliyor'

2040'lara doğru yeni ve çok farklı bir çağ geliyor. Tekillik dediğimiz; biyolojik, fiziksel, ve dijital olanı aynı bedende bütünlemeyi hedefleyen yeni bir çağ geliyor. Beynimize çiplerin konulduğu, damarlarımızda nano-robotların dolaştığı bir başka çağa doğru gidiyoruz. 'Neden başka ülkelerde 6-7 ders varken bizde 16-17 ders var' diyorlar. Laboratuvarların artırılması, teorik matematik değil uygulamalarla karşılaşması son derece önemli. Bizim bütün derslerimiz belirli disiplinle yürüdüğü için. Bütün bunları parça parça, ayrık bir vaziyette almak çocukların zihninde bütünlük oluşmuyor. Kavram üzerinden disiplinler üstü bir eğitime gitmemiz gerekiyor.