Galatasaray’ın deneyimli eldiveni Fernando Muslera, Futbol Akademisi'nde eğitim alan futbolcularla bir araya geldi. Tecrübeli kaleci geleceğin yıldız adaylarına tecrübelerini aktardı, kendisine yöneltilen sorulara içtenlikle yanıt verdi.

Türkiye’ye ilk geldiğinizde neler hissettiniz?

Havaalanına indiğim ilk günü çok iyi hatırlıyorum. İnanılmaz bir sürprizdi benim için. Bir basın ordusu vardı, fotoğrafçılar… Böyle bir ilgi benim ülkemde çok normal değil, bu nedenle baya şaşırmıştım, ama sonra alıştım.

Süper Lig’de size en çok zorlayan forvet kimdir?

Benim için, hem burada benimle oynarken hem de ona karşı oynarken, ikisinde de Burak Yılmaz’ın ismini söyleyebilirim.

Sizin bir yazınızı okumuştum. Küçükken hocanız size çok bağırıyormuş, antrenmanlardan ağlayarak çıkıyormuşsunuz. Bu doğru mu?

Evet, doğru. Hocam bana epey bağırırdı, bu nedenle antrenmandan ağlayarak çıktığım olurdu. Bana bağırırdı ama kötü anlamda değil, yanlış anlamayın. Benim daha iyi yerlere gelebilmem için, bana bir şeyleri öğretebilmek için yaptı. Bu da çok yardımcı oldu aslında.

‘Forvet olmak isterdim’

Kaleci olmasaydınız hangi mevkiide olmak isterdiniz?

Forvet olarak oynuyordum. 11 yaşında kaleciliğe geçtim. Kötü bir oyuncuydum ama kaleci olmasaydım ne olursa olsun forvet oyuncusu olmak isterdim.

Sizin gibi bir mükemmel kaleci olmak için ne yapmak gerekiyor? 

Öncelikle okul çok önemli, okula gereken önemi verin. Diğer taraftan beslenme çok önemli, yediklerinize ve içtiklerinize dikkat edin. Ailenize, annenize, babanıza ve hocalarınıza saygı çok önemli. Ne diyorlarsa dinleyin. Bu tip şeyler; çok iyi bir kaleci ve iyi bir sporcu olmak için en önemli noktalardan bazıları.

Futbolu bıraktığınızda antrenör veya teknik direktör olmak istiyor musunuz? Mesela Fatih Terim’in yanında çalışmak gibi.

5 yaşından beri futbolun içindeyim. Futbolla beraber büyüyorum, hala da devam ediyorum. Futbol oynamaya devam etmek istiyorum. Daha önümde bence uzun yıllar var. Diğer yandan da, tabii ki Fatih Terim’in yardımcısı olmak beni çok gururlandırır. Eğer böyle bir şeye izin verirse, isterse, tabii ki seve seve. Ama futbolu bıratıktan sonra biraz dinlenmek ve tatil yapmak istiyorum. Sonrasında futbolun bir kısmında mutlaka yer alacağım, bu da antrenörlük olabilir tabii ki.

Küçükken örnek aldığınız kaleci kimdi?

Oscar Cordoba. Fabio Carini’yi de sayabiliriz Inter’de oynayan Uruguay’lı bir kaleci. Ama asıl idolum olarak Oscar Cordoba’yı söyleyebilirim.

Fenerbahçe maçında kurtardığın frikikten sonra neler hissettin?

Çok mutlu oldum ama kısa bir mutluluktu. O an takımıma yardımcı oldum, önemli bir kurtarıştı ama ondan sonra kornere çıktı, tekrardan konsantre olmam gerekiyordu. Bu nedenle kısa bir mutluluk olabildi benim için.

Kaleci olmaya nasıl karar verdiniz?

İlk başta forvettim, sonra bir maçta beni kaleci olarak oynattılar ama ne zaman gol yesem ağlıyordum. O yüzden pek hoşuma gitmedi kaleci olmak. Bir yarı kaleci, bir yarı forvet olarak oynuyordum. 12 yaşında, hocalarımın, annemin, babamın da motivasyonuyla beraber tamamen kaleci olmaya karar verdim.

Futbolda ailenin desteği nasıldı?

Futbolcu olma yolunda ailemin büyük bir desteğini aldım. Mesela babam çok uzun saatler çalışırdı ama iş dönüşü, yorgun da olsa, hava kötü de olsa, yağmur çamur da olsa mutlaka beni antrenmanlara götürürdü. Beni hiç yalnız bırakmazdı. Sadece antrenmanlar değil, maçlar için de ne olursa olsun mutlaka bana destek verirlerdi.

Futbolu bıraktığın zaman kaleci hocası olmak ister misin?

Kafamda hala bir soru işareti var. Antrenörlük mü?, özellikle kaleci antrenörlüğü mü? Sonuçta kaleci antrenörü olmaya karar verirsem de bu beni çok mutlu eder.

Eğitim çok önemli demiştiniz. Futbolcu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Okuldayken doktor olma hayalim vardı ama belki de iyi bir doktor olamayacaktım. Bu nedenle çok şükür ki futbolcu, kaleci oldum.

Galatasaray’da unutamadığınız bir maç hangisidir?

Fenerbahçe’nin sahasında kupayı kaldırdığımız, şampiyon olduğumuz maç.

‘Takımda üst düzey oyuncular var’

Takıma artık o kadar hakimsiniz ki, 3. stoper rolü oynuyorsunuz. 1. bölgeyi, 2. bölgeyi geçerken size en yardımcı olan orta saha oyuncusu kim?

Şu anda oynadığımız sistemde, oyuncularımız teknik anlamda çok üst düzey oyuncular. Oyun kurulumunda bize çok yardımcı olan oyuncular. İlk oyun kurulumunda Lemina bana çok yardımcı oluyor çünkü hemen stoperlerin arasına geliyor topu almaya ama diğer taraftan Seri’yi de unutmamak lazım. Lemina teknik olarak iyi çıkartıyor ama topun 3. bölgeye taşınmasında Seri’nin çok büyük bir payı var.

Zamanı geriye alabilsek hangi maçı tekrardan oynamak istersin, neden?

Birincisi, 2010’daki Dünya Kupası yarı finali, Hollanda’ya karşı oynanan. İkincisi de, 2018’de Dünya Kupası’nda Fransa’ya karşı oynadığım maç.

Derbilerde, maçlarda çok soğukkanlısınız. Gerçekte de böyle misiniz?

Evet, hem özel hayat hem futbolculuk, iki ayrı karakterler aslında, ama iki tarafta da sakin kalmaya çalışıyorum, sonuçta bu benim karakterim. Beni sinirlendiren şeyler de var tabii. Mesela önemli olan benim için takımdır. Bireysellikten öte, öncelikle takım. Herkesin takımı düşünmesi, takımın başarısı… O yüzden de benim odaklandığım şey bu. Buna karşı bir şey olursa ben ister istemez sinirleniyorum.

Küçükken hangi takımda oynamak istiyordun?

Uruguay’ın Nacional takımında oynamak istiyordum ama öyle olmadı. Monte Vido’ya gittim, ama sonunda A takımı olarak da Nacional’e gidebildim. Yani rüyam gerçekleşti diyebilirim.

Sizi futbola kim yönlendirdi? Neden futbolu tercih ettiniz?

Küçük yaştayken, bize, erkek çocuklarına, ailemizin aldığı hediyelerden biri futbol topuydu. O futbol topuyla, sokaklarda peşinde koşarak büyüdük. Bir de, Tsubasa diye bir çizgi film vardı, onları da çok seyrettik. Hocalarımızın da yönlendirmesiyle böyle bir tercih gerçekleşti.

‘Selçuk İnan’ın benim için yeri ayrıdır’

Takımda en iyi anlaştığınız kişi kim?

Hepsiyle anlaşıyorum ama Selçuk’un benim için yeri ayrı. Beraber çok mücadele ettik, çok önemli maçlardan çıktık, çok önemli başarılara imza attık. Galatasaray’a geldiğim ilk günden beri, o da benimle aynı zamanda geldi, iyi günleri de, kötü günleri de, zor günlerde de, çok büyük başarıları da hep beraber yaşadık. Bütün arkadaşlarımla aram çok iyi ve hepsiyle çok iyi anlaşıyorum ama bu nedenle Selçuk’un yeri benim için ayrı.

Lazio’dan Galatasaray’a geliş süresinde neler yaşadınız bize anlatabilir misiniz?

Zor bir süreçti. Lazio’yla 5 senelik bir kontrat imzalamak üzereydik ama kulüpte işler istenildiği gibi gitmedi. Bir anda Galatasaray’dan tekilf aldım. Bu teklifi aldığım andan beri arayıp, konuştuğum bir oyuncu vardı; Diego Lugano. Eskiden Fenerbahçe’de oynuyordu. Uruguay Milli Takımının kaptanıydı kendisi. Hemen onu aradım ve kendisine anlattım, danıştım. O da, “Eğer böyle bir şey ciddiyse hiç düşünmeden Galatasaray’a gitmelisin, kesinlikle İstanbul’da olmalısın ve Galatasaray’da oynamalısın” dedi. Ben de hiç düşünmeden teklifi kabul ettim.

Futbolu bırakmayı hiç düşündünüz mü?

Kesinlikle hayır. Hala da devam eden bir enerjim var, bu nedenle futbolu daha bırakmak istemiyorum.

Galatasaray’a ilk geldiğiniz zaman takım sizi nasıl karşıladı?

İlk antrenmanımı daha dün gibi hatırlıyorum. Uçuşumdan dolayı antrenmana biraz geç kalmıştım. İlk geldiğimde beni Mert karşıladı ve Fatih hocanın yanına götürdü. Fatih hoca ile konuşmamızın sonrasında takım arkadaşlarım geldi. İlk günden beri kendimi Galatasaray’da hep evimde gibi hissettim. Herkes bana böyle hissettirdi.

Siz Avrupa’dan geliyorsunuz. Galatasaray Avrupa’da nasıl görülüyor? Türkiye’de biz herhangi bir Avrupa takımını biliyorsak, orada da Galatasaray biliniyor mu?

Galatasaray sadece Avrupa’da değil, tüm dünya tarafından tanınan ve bilinen bir takım, yaptıklarıyla, başarısıyla… Buraya gelince de zaten bunları fazlasıyla görme şansım oldu. Diğer taraftan da, Galatasaray taraftarları bütün dünya tarafından tanınan bir taraftar grubu, ne kadar hırslı oldukları, takımlarına son dakikaya kadar ne kadar destek oldukları, ve dünyanın her yerinde takımlarıyla birlikte oldukları için tüm dünya tarafından tanınıyorlar.

Size göre Ronaldo mu, Messi mi daha iyi bir oyuncu?

Bence Suarez (Gülüyor)… Bence ikisi de bu dünyadan değil, farklı bir gezegenden, ikisini de söyleyebiliriz ama Suarez.

‘Hata yapmaktan korkmayın’

Maçlarda nasıl hatalar yaptığınızı düşünüyorsunuz?

Kaleciyken hata yapmak önemli. Bütün futbolcular hata yapar ama ben kariyerime baktığımda çok hata yaptım. Önemli hatalar da yaptım. Önemli olan hata yapmak değil. Hata yapmaktan korkmayın, hepiniz hata yapacaksınız ama önemli olan; yapılan hatalardan ders alabilmek. Kendinizi maçtan sonra analiz edebilmek çok önemli. Hep bunları düşünmeniz gerekir. Bu yüzden oynadığınız her maçtan, yaptığınız her hatadan bir ders alın. Eskiden 10 tane hata yapıyorsam, bunu şimdiki yaşımda belki de 2’ye indirdim. Kaleci olarak da bizim pozisyonumuz çok zor, pek hata yapma lüksümüz yok. Bu yüzden yaptığınız hatalardan ders alıp bir daha tekrarlamamanız lazım.

Her maçtan önce, kendinizi maça nasıl konsantre ediyorsunuz?

Eskiden kendimi, ‘En çok sevdiğim işi yapıyorum. Futbol oynuyorum. Futbol oynamak benim aşkım ve ben kaleci olarak oynuyorum.’ şeklinde motive ederdim ama şimdi bir ailem var; eşim var, bir kız bir erkek, 2 tane çocuğum var. Onları mutlu edebilmek bana çok gurur veriyor. Onlar için oynamak beni çok mutlu ediyor, sonuçta onlar da beni televizyondan izliyorlar. Şu anda benim en büyük motivasyonum bu.

Galatasaray’da kaleci olmak için gereken özellikler nelerdir?

Kalecilik çok zor. Anlık olaylar, anlık pozisyonlar var. Bu yüzden bence iyi bir kaleci olmak icin en önemli nokta psikolojik olarak güçlü olmanız gerekiyor. Bir hatada hemen düşmemeniz lazım, hemen kendinizi motive edip yeni pozisyona hazırlamanız gerekiyor. Devamlı oyunun içinde olup, kafa olarak çok güçlü olmanız gerekiyor. Çok iyi antrenman yapmanız gerekiyor. Antrenmanlarda %100’ünüzü vererek kendinizi maça en iyi şekilde hazırlamanız gerekiyor. Bir de, hepimiz Galatasaray’a aşık olduğumuz için buradayız. Hep bunu düşünmemiz lazım. Bir gün gelecek ve aşık olduğumuz bu takımın formasını kaleci ve oyuncu olarak giyeceğiz.

‘Penaltı atmak kurtarmaktan daha güzel’

Kariyeriniz boyunca birçok penaltı kurtardınız. 2012 yılında da bir penaltıdan golünüz var. Sizce, penaltıyı kurtarmak mı daha zor, penaltı atmak mı?

Bence; penaltı atmak, penaltı kurtarmaktan daha güzel. Bu nedenle penaltı atmayı tercih ederim.

Eğer biz şu an orada oturuyor ve siz burada bizim yerimizde oturuyor olsaydınız bize ne sorardınız?

‘Burada oturmak için ne yaptın?’ diye sorardım!

‘İstikrarlı olmak gerekiyor’

Kaleciliğin en önemli yeteneği sizce nedir?

İstikrarlı olmak çok önemli, hem oynadığınız maçlarda hem de antrenmanlarınızda. Antrenmanlar size aynı tip antrenman gibi gelebilir ama kesinlikle böyle değil. Hocanızın, takım arkadaşınızın antrenmanda size çektiği her şut ile maçta gelen her şut çok farklı. Bunu böyle düşünüp, bu tip şeylere en iyi şekilde hazırlanman gerekiyor. Kalecinin en önemli özelliği bence bu olması lazım.

Galatasaray kariyerinizdeki ilk derbiye çıktığınızda yakınlarınız ve siz neler hissettiniz?

Maç başlamadan önce hem takım, hem de bireysel olarak çok büyük bir beklenti var. Galatasaray her zaman kazanmak istiyor, Galatasaray forması giyiyorsanız her zaman galibiyete odaklanmanız lazım. Ben de bir kaleci olarak en iyisini yapmak istiyor ve takımıma yardımcı olmak istiyorum. İlk oynadığım derbide, en azından sahaya çıkana kadar, çok büyük bir gerginlik vardı üzerimde ama sahaya çıktığım anda bütün gerginlik bitti.

‘Kaleci olmamı annem istedi’

Kaleci olmaya anneniz mi yoksa babanız mı daha çok baskı yaptı?

Annem daha çok baskı yaptı. Annem kaleci olmamı çok istedi.

Günümüzdeki bir çok kalecinin ayak kalitesi üst düzey, siz de bunların içerisindesiniz. Siz bunu nasıl geliştirdiniz?

Teşekkürler. Bir kalecinin teknik anlamda iyi olması çok önemli artık. Ayaklarına hakim olması gerekiyor. Bunu yapabilmenin ve geliştirmenin en iyi yolu, antrenmanlar. Uzun yıllardır ben zaten bunu yapıyor ve buna çalışıyorum. Şu anda olan antrenmanlarımızda da buna çok odaklanıyoruz çünkü basit bir pas olarak görmeyin bu işi. Buna her antrenmanda, hocalarınızla birlikte, teknik çalışarak iyi yerlere gelebilirsiniz.

‘Saygı her şeyden önemlidir’

Fenerbahçe, Beşiktaş gibi diğer büyük takımların da sizi sevmesini ne yaparak sağladınız?

Bence olmazsa olmaz; en önemli şey saygı. Bu benim hayatımdaki en önemli kurallarımdan biri. Kiminle oynarsanız oynayın, mutlaka saygılı olmanız lazım. Ben, Fenerbahçe’ye karşı oynarken tabii ki hırslanıyorum. Olabilirse 100-0 bile yenmek isterim veya Beşiktaş’ı 200-0 yenmek isterim. Önemli olan saygı duymak. Orda da bu işi yapan arkadaşlarınız ve meslektaşlarınız var. Onlar da futbolcu. Onlar da kendi takımlarına ve kendi armalarına hizmet ediyorlar. Bu saygıyı göstermek bence çok önemli. Bence benim rakiplerime ne kadar saygılı olduğumu onlar da hissediyorlar. Bence sizin de olmazsa olmazınız bu olsun. Kiminle oynarsanız oynayın tabii ki bu arma için mücadele edin ama herkese maksimum saygı gösterin.