Uzun yıllar Başakşehir’de görev yapan ve özellikle son 3 senede gösterdiği başarılı performansla son haftalara kadar şampiyonluk mücadelesi veren Abdullah Avcı, Şenol Güneş ile yolların ayrılmasının ardından sezon başında Beşiktaş’ta göreve başlamıştı.

Büyük umutlarla Siyah- Beyazlılar’a imza atan tecrübeli çalıştırıcı, Kara Kartal’da şanssız bir dönem geçirdi ve 18. hafta sonunda görevinden ayrıldı.

Ocak ayından bu yana takım çalıştırmayan başarılı teknik adam, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Avcı, hem koronavirüs sonrası futbol endüstrisinin nasıl olacağını değerlendirdi hem de karantina günlerini anlattı...

Salgının bir çok sektörde olduğu gibi spor dünyası üzerinde de önemli bir etkisi oldu. Futbol özelinde nasıl değişimler beklememiz gerekiyor?

“Futbol kadar büyük bir endüstrinin bu çapta bir krizden etkilenmemesi mümkün değil. Bir şekilde yeni dünya düzenine göre kendini ayarlamak zorunda kalacak. Kulüplerin ekonomik ve yönetimsel yapılarında köklü değişimler olacağını düşünüyorum. Misal Avrupa’da futbolcu maaşlarında düzenlemeler konuşuluyor. Bu noktada Avrupa ve Türkiye farklı iki senaryo. Orada kulüpler şu anda oynanmayan, gelirin olmadığı dönemlere ilişkin bir kesinti öngörüyor. Adamların zaten geçmişe dönük borçları yok futbolculara. Bizde durum farklı. Bazı kulüplerde futbolcuların, personelin aylardır birikmiş ücretleri var. Öncelikle bu ödeme sisteminin bir düzene oturtulması lazım ki; sonrasında yeni bir planlama konuşulabilsin. Sporcuların sağlığı ile ilgili çok da fazla önemsemediğimiz şeyleri daha fazla önemsemeye başlayacağız. Rekabet dengeleri ve altyapı yatırımlarına bakış açısı değişecektir. Ama henüz bunları konuşmak için çok erken. Şimdilik futbol konuşmayı doğru bulmuyorum. Futbol zamanı geldiğinde, iyileştirici özelliği ile aramıza dönecektir.”

‘Alışık olmadığımız bir durum’

Bir klasik... Günleriniz nasıl geçiyor?

​“Bu günlerde bu soruyu kime sorsanız ilk tepkisi aynı olur: Hiç alışık olmadığımız bir durum. Özellikle bizim gibi hayatı kamp ve maç temposuyla geçenler için çok farklı. Ben kendimi bildim bileli, oyunculuğumda da antrenörlüğümde de hep evden uzakta oldum. Yılların birikmiş bir özlemi de diyebiliriz buna; eve ilişkin unuttuğum tüm alışkanlıkları tekrar kazandığım bir dönem oldu. Misal ailece evde kahvaltı yapmak. Çok basitmiş gibi görünebilir ama ben dönüp geriye baktığımda bunu yapacak o kadar az fırsat bulmuşum ki.

‘Oğlumu çok takdir ediyorum’

Büyük oğlunuzun müzisyen olduğunu biliyorum. Bu zaman diliminde onun dinlediği ve sizin hiç bilmediğiniz bir tarzı /müzisyeni keşfettiniz mi?

“Mert uzun yıllardır müzikle uğraşıyor. Alternatif bir tarzı var bu yüzden müzik zevklerimizin çok örtüştüğünü söyleyemem. Zaten jenerasyon itibariyle de benim onu yakalamam mümkün değil. O da bunun farkında ki beni biraz uzak tutuyor. Ama inandığı yolda ilerlemesi, kendi tarzını ve tavrını yaratmasını ve bunda ısrar etmesini çok takdir ediyorum.”

‘Çalışmaya devam ediyoruz'

'Genelde sabah kalkıp sitenin içerisinde bir yürüyüş yapıp eve dönüyorum. Bol bol zamanım olduğu için kitap okuyorum, notlar alıyorum, teknik ekibim çalışmaya devam ediyor onların gönderdikleri raporları okuyorum, analizlere göz gezdiriyorum. Çocuklarla sohbet ediyorum. Belki de benim için bu dönemin en büyük kazanımlarından biri oldu, Mert ve Ege’yle daha fazla zaman geçirmek. Gençlerin dünyasına dair içeriden bilgi alıyorum.”

'Çok sabırlıymışım'

Futbol ve röportaj yapılan çoğu kişinin objektife gösterdiği ‘okuduğum kitap’ dışında bu günlerde hiç bilmediğiniz bir yönünüzü fark ettiniz mi?

“Çok sabırlıymışım onu fark ettim. Bazen zor durumlar aslında normal hayatta da ihtiyacınız olan özelliklerinizin gün yüzüne çıkmasını sağlıyormuş.”

'Ev sıkıcı biryer değil'

Ev gerçekten çoğu insanın söylediği gibi ‘sıkıcı bir yer’ mi?

“Değil. Kesinlikle değil. Tabii ki insan sosyal yaşamı, dışarısını, o hareketliliği özlüyor ama evde olmanın da böyle çok büyük bir dertmiş gibi anlatılması doğru değil. Hiç değilse evimizde güven içerisinde oturuyoruz. Misal dışarıda insanları hayatta tutmak için çabalayan sağlık personelleri evlerine gidip eşlerine, çocuklarına güvenle sarılacakları günü bekliyorlar. O çabayı görüp, ev sıkıcı bir yer diyemeyiz. Bilakis, ev çok güzel bir yer.”

Avcı ile kısa kısa..

Bir çok şey vardır elbette ama hayat normale dönmeye yüz tuttuğunda “İlk olarak yapacağım” dediğiniz şey nedir?

“Güzel bir restoranda, yakın dostlarımla güzel bir yemek.”

Mutfak!.. Evde böyle bir yer olduğunu biliyor muydunuz? Ziyan olması pahasına yemek yapmaya giriştiniz mi?

“Ben uzmanlığa inanırım. O yüzden mutfağı da uzmanlarına bıraktım. Herkes iyi yaptığı işte katkı verirse, hayat daha güzel olur.”

Kilo aldınız mı ya da kaç kilo aldınız?

“Almadım. Düzenli olarak yürüyüş ve egzersiz yapıyorum.”

Ve en klasik aktüalite!..

Aşağıdaki başlıklar konusundaki önerileriniz:

Kitap? Kral Kaybederse (Gülseren Budayıcıoğlu)

Film? The King (Netflix)

Dizi? English Game, The Ottoman (Netflix)

Belgesel? The Last Dance

Yemek? Sushi (Fanatik)