Cumhurbaşkanlığı himayelerinde; Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın ortaklığıyla Okçular Vakfı tarafından düzenlenen 8'inci Fetih Kupası bu yıl koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler kapsamında, sosyal mesafe ve dezenfeksiyon kurallarına uygun olarak gerçekleştiriliyor. Kupaya pandemi nedeniyle sınırlı sayıda sporcu katılım gösteriyor. İki gün sürecek Fetih Kupası'nda aralarında Yeşim Bostan, Yasemin Ecem Anagöz ve Mete Gazoz gibi milli sporcuların da olduğu 128 sporcu mücadele ediyor. Finali yarın düzenlenecek kupada, sporcular geleneksel ve modern okçuluk olmak üzere 2 dal ve 6 kategoride dereceye girmek için boy gösteriyor.

'YENİ DÖNEMİ AÇIYORUZ'

Koronavirüs salgını sürecinde Türkiye'de kontrollü sosyal hayata geçiş sürecinde düzenlenen ilk spor organizasyonu, dünyada ise okçuluk alanında düzenlenen ilk müsabaka özelliği taşıyan Fetih Kupası ile ilgili Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız, açıklamalarda bulundu. Heyecanlı olduklarını belirten Başkan Haydar Ali Yıldız, şunları söyledi:

"İki bakımdan heyecanlıyız; birincisi İstanbul'un fethinin yıl dönümü, ona hazırlık yapıyoruz, onun idraki içerisindeyiz; ikincisi de Kovid-19 salgını sürecinin sonunda, bu süreçte yapılan ilk spor organizasyonu ve bir anlamda ilk kültür etkinliği. Bu bakımdan Okçular Vakfı olarak fethe ev sahipliği yapan bu mekânda yine böyle bir organizasyonu, fetih kutlamasını yapmanın heyecanı içerisindeyiz. Fetih bir dönemin bitip bir dönemin başladığı, bir çağın kapanıp diğer çağın açıldığı ve fetih yeni bir başlangıç demek, açmak demek, biz de bu yeni dönemi açıyoruz aslında. Yeni bir dönemin kurallarını ortaya koyuyoruz."

'DÜNYA OKÇULUĞUNUN GÖZÜ BURADA'

Organizasyonda koronavirüse karşı her detayı düşündüklerini anlatan Haydar Ali Yıldız, şöyle konuştu:

"Geride bıraktığımız 7 Fetih Kupası 50 ülkenin katıldığı, 500 sporcunun yer aldığı büyük organizasyonlardı. Yine hedefimiz 8'inci Fetih Kupası'nı da bu çerçevede yapmaktı. Fakat pandemi dolayısıyla bunu yapamadık. Ulusal düzeyde yapma kararı aldık. Salgında alınan kısıtlamalar nedeniyle bu da mümkün olmadı. Ama İstanbul'un fethini kutlamaktan ve bu süreçte heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmedik. Ve bir taraftan Sağlık Bakanlığmız, bir taraftan Gençlik ve Spor Bakanlığımız, diğer taraftan Dünya Okçuluk Federasyonu ve Türkiye Okçuluk Federasyonu'yla yaptığımız istişareler ve değerlendirmeler sonucunda; Dünya Sağlık Örgütü'nün okçuluk sporunu en az risk taşıyan spor kategorisinde değerlendirmesi bizim için cesaret verici bir unsur oldu. Şu anda milli sporcularımız burada, 128 sporcu yarışacak el birliği içerisinde. Mete Gazoz, Yasemin, Yeşim Bostan'ın olduğu ve diğer milli sporcularımızın olduğu sporcular var. Kendilerinin çok heyecanlı olduğunu gördük Tabii yarışmayı yeni dönemin kuralları belirleme noktasında çünkü dünya okçuluğunun gözü burada. Türkiye'deki spor camiasının, kültür camiasının gözü burada. Çünkü salgın dönemine, Kovid-19 dönemine ilişkin ilk defa böyle bir organizasyon yapılıyor. Alınan tedbirleri detaylı bir şekilde değerlendirdik. Birincisi, bir akreditasyon merkezi oluşturduk. Burada ismi olan katılımcılar ancak tesise alınabilecekler. Tesise adım attıktan sonra mutlaka ateşi ölçülüyor, dezenfektesi yapılıyor, maskesi veriliyor ve tesise bu şekilde alınabiliyor. Maskesiz tesiste dolaşmak yasak. Sosyal mesafe mutlaka korunuyor. Sporcularımızın testleri yapıldı, antrenörlerin testleri yapıldı ve sahada kendilerine ayrılmış olan sandalyeler kılıflar giydirilmiş bir vaziyette kendi kullanımlarına tahsis edildi. İçecekleri su tek kullanımlık ve dezenfekte edilmiş şekilde kendilerine sunuluyor. Giriş-çıkışlar sosyal mesafe kurallarına uygun olarak ayrı kapılardan yapılıyor. Yay ve ok dezenfekte edilmiş bir şekilde okçu yarışmasına başlıyor. Hedef paketi kendisine takdim ediliyor ve okçudan başkası hedef paketine dokunamıyor. Oku hedeften bir başkası tarafından alındığında dezenfekte edilerek okçuya veriliyor. Ve saha içerisinde sosyal mesafeye göre sporcularımız yerleşmiş vaziyette. Bir okçuyla diğer okçu arasındaki sosyal mesafe, sporcuyla antrenörü arasındaki sosyal mesafe 1,5-2 metre bulunmakta ve sporcularımız mutlaka maskeyle yarışıyorlar. Hedefe gidip gelirken maskelerini takıyorlar, bulundukları yerde maskelerini takıyorlar. Ama ok atarken müsabaka sırasında maskelerini çıkarmalarına izin veriliyor. Çünkü teknik olarak nefes alıp verme konusunda bir zorluk var. Biz de saha içerisinde maskeliyiz ama yayınlarda mecburen maskeyi çıkarmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla salgın döneminde, Kovid-19'a ilişkin bütün tedbirleri aldığımıza inanıyoruz."

'SPORCU MADALYASINI BOYNUNA KENDİSİ TAKACAK'

Yarın düzenlenecek madalya töreninin farklı olacağını vurgulayan Yıldız, "Yarın madalya töreni var. Madalya töreni de alışılageldiği gibi bir madalya töreni olmayacak. Madalyalar masaya bırakılacak. Oradan ismi okunan sporcu gidip madalyasını boynuna kendisi takacak. Kupa verilmeyecek, kupa masaya bırakılacak dezenfekte edilmiş vaziyette. Sporcu gidip kupayı kendi elleriyle kaldıracak. Lavaboların giriş çıkışı sürekli denetimli ve hijyenleri yapılıyor. Kafeteryamız kapalı, yiyecek içecekleri paket olarak sporcularımıza veriliyor. Onun dışında bir yeme içme faaliyeti yok. Tabii herkesi davet edemiyoruz. 400 kişilik bir tribünümüz var. Onun dışında geçen 7 turnuvada ekstra tribünler oluşturuyorduk. Bu dönem bunu yapamayacağız. Yalnız sporcular çok heyecanlı, aileleri onlardan da heyecanlı, mutlaka anne babaları burada bulunmak istedi. Biz de tribünleri milli sporcularımızın ailelerine açtık. 400 kişilik tribünde 90 kişi seyirci olarak bulunabilecek. Şu ana kadar bu karallara uygun bir şekilde yarışma yürütülüyor" dedi.

'İSTANBUL'UN FETHİ KUTLU OLSUN'

Gençlerde fetih, medeniyet, tarih ve bayrak şuuru oluşturmak istediklerini dile getiren Başkan Haydar Ali Yıldız, sözlerini şöyle noktaladı:

"Her hâlükârda fethi kutlama düşündesindeyiz. İstanbul'un fethi kutlamayı hak ettiğine inanıyoruz. Fethi anmak gerekiyor, Fatih'leri anmak gerekiyor; buna inanıyoruz. Çünkü Fatih İstanbul'u bize emanet bıraktı, bu gençliğe emanet bıraktı. Mustafa Kemal Atatürk İstanbul'u işgalden kurtarmak, Sultan Alparslan'ın Malazgirt'te bize emanet bıraktığı, 'Size bir vatan bırakıyorum, ebediyen sizin olacaktır' dediği Anadolu vatanı, işte, buradan, Beyoğlu'ndan vatanı işgalden kurtarmak, İstanbul'u işgalden kurtarmak üzere Milli Mücadele'yi başlatmıştır. İstanbul bulunduğumuz bu noktadan, Okçular Tekkesi'nin bulunduğu Okmeydanı'ndan fethe koyulmuştu, otağı buradaydı. İstiyoruz ki işte bu vatan şuuru gençlerimizde olsun. 'Size bir vatan bırakıyorum' diyen Sultan Alparslan'dan 900 sene sonra Mustafa Kemal Atatürk 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh da bütün vatandır' demişti. En son 15 Temmuz'da vatan işgal edilmek istendiğinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan milletiyle beraber, gençliğiyle beraber direnişi başlatmıştır ve 'işgale izin yok' demiştir. Biz de bir fetih şuuru, bir medeniyet şuuru, bir tarih şuuru, bir bayrak şuuru gençlerimizde oluşsun istiyoruz. Şimdi de gençlerimiz fetih için yarışıyorlar, bir Fetih Kupası adı altında yarışıyorlar. Bu yıl milli sporcularımızın ağırlıklı olduğu yarışma. Gelecek yıl 9'uncu Fetih Kupası'nda hem bütün milletimizi davet edeceğimiz bir organizasyon planlıyoruz hem de yine uluslararası düzeyde dünya şampiyonlarının yarıştığı organizasyonda bütün milletimizle buluşacağız. Bütün sporculara başarılar diliyorum. Tabii sporcularımız Mete Gazoz burada, Yasemin burada, Yeşim burada, onlara bir rekor beklediğimizi ifade ediyorum. Çünkü 3 aydır enerji depoladılar, şimdi burada güçlü atışlar yapıyorlar. İstanbul'un fethi kutlu olsun, bütün yarışmacılara başarılar diliyorum."

YEŞİM BOSTAN: HAYATIMIZ BOYUNCA UNUTMAYACAĞIMIZ BİR YARIŞMA

8'inci Fetih Kupası'nda yarışacak milli sporcu Yeşim Bostan ise hazırlık süreci ve turnuvayla ilgili şunları dedi:

"Koronavirüs süreci hepimizi olumsuz etkiledi. Bu süreçte turnuvalarımız ve kamplarımız olacaktı, bu süreci evlerimizde izole bir şekilde geçirdik. Yarışmaya hazırlık sürecinde hastalığın ilk başlarında birçoğumuz antrenman yapmakta zorlandık ama bu ülkenin bir sporcusuyuz ve temsil ediyoruz. O yüzden bir yarışmaya değil her yarışmaya hazırlanıyoruz, her zaman hazır olmak durumundayız. Hazırlık sürecimiz hep devam ediyordu antrenörlerimizin bize vermiş olduğu porgramlarla. Benim bu süreçte evimde açık hava antrenmanı yapma şansım vardı, bu konuda şanslıydım. Yarışmayı duyunca da çok heyecanlandım, çok mutlu oldum. Çünkü çok yoğun bir sezon beklerken hiç yarışma olmayan bir sezon oldu ve bu yarışma heyecanını, takım arkadaşlarımı hepsini çok özlemiştim. Hep söylüyorum; bizi okçuluğa bağlayan şey bu çizgide yaşanan heyecan, kazanma isteği, kazanma aşkıydı. Buraya tekrar geldik ve çok güzel güvenlik önlemleri ile çok steril bir şekilde yarışma yapabiliyoruz. En azından hayatımız boyunca unutmayacağımız bir yarışma deneyimi yaşamış oluyoruz. Hepimiz buraya özel araçlarla geldik milli takım sporcuları olarak. Geldiğimizde hepimiz test olduk. Şu anda içim çok rahat. Otarduğumuz sandalyeden otelde kaldığımız odalara, yemeklerimizden hedeflerimize kadar her şey steril. Hedef kağıtlarımız paketli bir şekilde geliyor ve kendimiz asıyoruz. Puan kağıtlarına hiçbir şekilde temasımız yok, hakemlerimiz yazıyor. Yani biz sadece çizgiye geçip okumuzu atıyoruz. O yüzden içimiz çok rahat."

YASEMİN ECEM ANAGÖZ: HAZIRLIKLARIM AYNI YOĞUNLUKTA DEVAM ETTİ

Milli sporculardan Yasemin Ecem Anagöz de aynı yoğunlukta hazırlıklarını sürdürdüğünü belirterek, "Benim bu pandemi sürecinde hazırlıklarım aynı yoğunlukta devam etti. O yüzden normal kendi yarışma tempomda antrenmanlarımı sürdürdüm. Bu yarışmanın da iyi olacağını düşünüyorum kendi performansım ve bütün sporcular açısından. Çok iyi bir motivasyon oldu. Yaklaşık 2 aydır sadece antranman yapıyoruz. Biz yarışma tutkunu, yarışma bağımlısı insanlarız. O yüzden böyle bir imkan olması bizim için çok değerli. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir imkan sağlanamadı henüz zorlu şartlardan dolayı ama şu an böyle bir şansımız olduğu için çok mutluyum. Biz normalde de performans hazırlık kamplarımıza başladığımızda 2 metreden teknik atış antrenmanı yapıyoruz. Çünkü okçuluk çok tekniksel bir spor, dışarıdan o şekilde görünmese de. Tekniğimizi aynı şekilde tutmak için özel şeyler çalışıyoruz. Gün içerisinde 5-6 saatlik ok atış antrenmanlarım sürdü. Onun dışında özel hareketler var kendi vücut ağırlığımız ile yapabildiğimiz, 1-2 saat de o sürdü. Benim günümün yaklaşık 8-9 saati evde antrenmanla geçiyordu. Ama tabii evde olmak güzeldi, ailemle birlikte olmak ayrı bir motivasyon kaynağıydı benim için. Bundan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edemeyiz. Hep bu şekilde tedbirlerin alınması gerekecek diye düşünüyorum. Biz bundan sonra 1 aylık bir milli takım hazırlık sürecine gireceğiz Antalya'da. Bütün takım orada olacak, kimse bir yere ayrılmayacak. Sadece otel ve saha arasında gidip geleceğimiz bir sistem olacak tamamen hijyenik şartlar altında. Çalışmalarımız bizim aynı düzen aynı sistemde devam ediyor ki önümüze herhangi bir yarışma geldiğinde aynı şekilde başlayalım" diye konuştu.

METE GAZOZ: KARİYERİMDE BİR DAHA TECRÜBE EDEMEYECEĞİM KUPA

Kupada yarışacak bir diğer milli sporcu Mete Gazoz da, "Sabırlızlıkla bekliyorum, okçuluk kariyerimde bir daha tecrübe edemeyeceğim şekilde bir tecrübe. Pandemi sürecinden sonraki ilk spor müsabakası. Buraya katılmaktan ve yarışmaktan dolayı çok mutluyum ve heyecanlıyım" dedi.

DHA