Annem ve eşim de bu durumumdan rahatsız. Sevenlerimi mutlu etmek için ne hakemlerle ne de diğer futbolcularla artık böyle bir diyaloga girmek istemiyorum.
'Bir çocuk var, büyük futbolcu olacak...' Emre'nin 8 yaşında iken hayatını değiştiren söz. İlkokula gidiyordu.
Bir gün evlerine çok yakın olan Zeytinburnu sahasında amatör takımın idmanın izlerken, Emre'yi ilk keşfeden Piliç Mehmet lakaplı hocası, kalecisine şöyle bağırır;
'Çok kötü gol yiyorsun. 8 yaşındaki çocuk bile sana gol atar'
Sonra saha kenarında oturan tanımadığı çocuğa dönerek yanına çağırır. Topu penaltı noktasına diker 'At bakalım' der.
Penaltı gol olmaz ama vuruşu gözüne batar.
İsmini sorar, 'Çok iyi topa vuruyorsun' der.
Akşam kahveye gider.
Sohbette arkadaşına, 'Bir çocuk var. Çok büyük oyuncu olacak' der.
İsmini sorarlar.
Emre lafını duyunca Emre'nin babası, 'O benim oğlum' der.
Babasının ismi de Mehmet. O da zamanın iyi sağ beklerinden. Galatasaray'da, Edirnespor'da oynamış. Bileği kırılınca da 22 yaşında futbolu bırakmış.
O çocuk büyüdü, babasının izinden gidip Galatasaray'da oynadı, Avrupa çapında isim yaptı. Inter, Newcastle derken geldiği Fenerbahçe'de temiz bir sayfa açtı. İkinci baharını yaşıyor.
Emre delikanlı, mert ve cana yakın insan. Öyle bazı kişilerin söylediği gibi hiç değil. Tanırsan, çok farklı, samimi, içi dışı bir. Gezmeyi de, eğlenceyi de seven birisi. Gece hayatında gazetelerde, televizyonlarda görünmek istemediği için de paparazzilerin olduğu mekanları tercih etmiyor. Ama arkadaşları ile aile ortamında her yere de gidiyor. Evine de, dostlarına da son derece bağlı bir yapısı var.
Oyun anlayışına ruh kattığı Fenerbahçe'nin saha içindeki cesur yüreği olurken tek bir şeyden rahatsız. Agresifliği...
Sonrasını Emre'den dinleyelim:
'Ben hırçın, kavgacı futbolcu değilim. 14 senelik futbol hayatımda iki kırmızı kartım var. Biri Galatasaray'ın Avrupa maçında, diğeri de Fenerbahçe'de. 3 maç ceza çok ağrıma gitti. Kaybetmeyi sevmiyorum. Haksızlığa tahammül edemiyorum. Bu yönümü, agresifliğimi ben de beğenmiyorum ama maça çok konsantre olduğum için oyunun temposu yükseldikçe bazı şeylere insan engel olamıyor. Bu yapımdan kaynaklanan bir şey. Annem ve eşim de bu durumumdan rahatsız. Daha sakin olmaya çalışacağım. Annem ve eşim de beni bu görüntümden rahatsız. Söz veriyorum, sevenlerimi mutlu etmek için elimden geleni yapacağım. Ne hakemlerle ne de diğer futbolcularla böyle bir diyaloga girmek istemiyorum..'

Eşlerimiz de çok iyi anlaşıyor
Çok iyi bir hava yakaladık. Aramızda kırgın, dargın, küskün kimse yok. Eşlerimiz de birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar. Semih, Uğur, Gökhan ile şimdiden devre arasında nereye tatile gideceğimizin planlarını tartışıyoruz. Sarıyer'de bir ev aldım. Bir ay oldu taşınalı. Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımı eşleri ile birlikte evime davet edeceğim. Uzun zamandır bize gelmek istiyorlardı.

75 puan bizi şampiyon yapar
Biz kötü futbol oynamıyoruz. Aşırı eleştirilecek bir durum da ortada yok. Attığımız goller ve maçlarda yakaladığımız pozisyonlar ortada. Türkiye'nin en az gol yiyen takımıyız. Taraftarımızın ve medyanın beklentisi çok yüksek olduğu için bizden 90 dakikaya yayılmış iyi bir performans göremeyince eleştiriyorlar. Hep kazanmak üzerine oynuyoruz. Skoru ve polemiği seviyoruz. Geçen sene 6. haftada 4 yenilgimiz vardı. Bu sene 8 maçı da kazandık. Bir gün biz de yenileceğiz ama bu yenilmezlik sayısını mümkün olduğunca yukarılara taşımak istiyoruz. Geçen seneye göre en büyük farkımız üç büyüklerin dışındaki bütün takımları yenebilecek güçte olmamız. Geçen sene derbileri kazanıp, diğer takımlara yenilmiştik. Bu sene o eksiğimizi düzelttik. 75 puanla şampiyon oluruz. İlk yarıda 40 puan toplarsak bu rakam 80'e bile yakın olabilir. Önemli olan Galatasaray ile aramızdaki 5 puan farkı daha yukarılara çıkarmak. Bu sene çok iyi bir hava yakaladık. Geçen sene taraftarımızı ve başkanımızı çok üzmüştük. Bu sene sevindireceğiz. En büyük hedefimiz şampiyonluk. Onu da yakalayacak gücümüz de, inancımız da var.

35 yaşında bırakacağım
Y aşım 30'a geliyor. Hedefim öncelikle oyunumu bu şekilde devam ettirip, Fenerbahçe camiasına yararlı olmak. Başkanımızın koyduğu 3 yıl şampiyonluk hedefine tek tek ulaşmak. Kulübüm ile 3 yıllık anlaşmam var. Bitince bir üç yıl daha hizmet etmek ve 35 yaşında futbolu F.Bahçeli Emre olarak bırakmak istiyorum. Futbolu bıraktıktan sonra ne yapacağımı düşünmedim ama gençlere kendimi adayabilirim. Tecrübemi gençlere F.Bahçe'de ve Milli Takım'da aktarmak isterim.

Bir daha kaptan olmam
Fatih Terim hocam ile aramda hiçbir sorun yok. Her futbolcu ile hoca arasında diyaloglar olabilir. Ama benim Fatih hocam ile öyle abartıldığı kadar bir problemim hiç olmadı. Olamaz da. Olsa da bunu basına yem olarak kullandırmam. Fatih Terim'in benim üzerimde emeği çoktur. 16 yaşımdan beri bana sahip çıktı. Milli Takım ve kulüpler kişisel hesaplaşmaların olacağı yerler değildir. Kaptanlık ile ilgili hiçbir kompleksim olmadı. Benim için önemli olan Milli Takım'ın başarısıdır. Tuncay benden daha fazla milli oldu. Sakatlıklar olmaza benim Milli Takım sayım çok daha fazla olurdu. Bir daha bana kaptanlık verilir mi, verilmez mi bilmiyorum ama verilirse bunun çok ciddi bir sorumluluk olduğunu düşünür kabul etmem. Nedeni de, Milli Takım'da kendimi sadece iyi futbol oynamaya konsantre etmem, futbolumu daha yukarılara çıkarmak istememdir. Çünkü kaptanlık uğraş isteyen bir görev. Ben ise oynayacağım futbol dışında başka bir şey düşünmek istemiyorum. Bunu da kimse yanlış anlamasın.

Tuncay'la Fener'de oynamak isterim
Yabancı oyuncular arasında Zidane'a karşı bir hayranlığım var. Onun ile aynı takımda oynamayı çok isterdim ama futbolu bıraktı. Türkiye'de iki-üç yetenekli oyuncu var. En çok Arda gündeme geliyor. Onun ile de aynı takımda oynamak güzel. Çok değişik özellikleri olan bir oyuncu. Ama ben Tuncay'ın Fenerbahçe'ye dönmesini çok isterim. İngiltere'de futbolunu çok geliştirdi. Türkiye'ye dönerse, Fenerbahçe'de beraber oynarsak, keyif alırım. Ama bunun kararını ben değil, yönetim, hoca ve Tuncay verir. Her hoca da Tuncay gibi bir oyuncuyu ister. / akşam