Sosyal Demokrat Belediyecilik denince belediyelerin temel görevinin halkın yaşadığı şehirler üzerinde söz hakkının olduğu, daha adil ve kapsayıcı bir anlayış aklımıza gelmelidir. Bu anlayışı yerleştirebilmeleri için halkın her türlü demokratik hakkını gözetmeli, toplumsal müşterekleri dikkate almalı, kentsel dayanışmayı aktif hale getirerek yeni bir kent hukuku oluşturmalıdır. Bu hukuk kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve tüm toplumsal kesimleri kapsayan çok geniş bir ortak aklı ve güçlü bir katılımı içermeli, şeffaf olmalıdır.

Belediyeler siyasi partilerin en önemli hayat damarlarıdır. Sosyal demokrasi anlayışı ile iyi çalışır ve görevlerini eksiksiz yerine getirirlerse bundan o şehirde yaşayan toplum kadar o siyasi partiler de önemli kazanımlar elde eder. Bunun için yerelde siyaset iyi anlaşılmalı, makamlar onur makamı değil görev makamı olarak görülmelidir. Görev yapan başkanlar halkın huzuru ve refahı için çalışmalı, "Partim benim için ne yapabilir" değil, "Ben partim için ne yapabilirim" demelidir. Ancak günümüzde herşey ters yüz olmuş, başkanlık görevine gelenlerin büyük bölümü "Kendim için ne yapabilirim" diye düşünür olmuştur.

Artık bazı siyasiler belediyeleri kişisel çıkar sağlamanın en kolay yolu olarak görmeye başladılar. Bu hastalık sadece bize özgü değil neredeyse tüm dünyayı kapsayan bir sosyal olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu önlemenin tek yolu siyasal gücü kullanacakların nitelikli kişilerden oluşmasından geçer. Nitelikli kişiyi donanımlı, birikimli ve kişisel kazanç peşinde olmayacak kişi olarak tanımlamak gerekir. Bu kişilerin bilgisi ve sosyal sorumluluk anlayış düzeyi onun belediyelerde toplum yararına hizmet vereceğini varsayar. O nedenle siyasi partiler özellikle belediye başkan adaylarını belirlerken onları sıkı elekten geçirmeli ve kendine değil topluma hizmet edecek kişilerden belirlemelidir. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışının temel noktası budur.

Ülkemizin her köşesindeki belediyeler çok önemli bir istihdam kaynağıdır. Sayıları onbinleri bulan işçilerinin çoğu sendikalıdır. Sözleşmelerle çıkarları iyi koruma altındadır ve böyle olması da gerekir çünkü sosyo-ekonomik sorunları çözülmüş işçiler topluma daha iyi hizmet verir. Öyleyse belediyeler halka iyi hizmet vermek için önce işçilerine iş ve ücret güvencesi vermek zorundadır. Elbette sözde sosyal demokrat belediyecilik uygulamasını gayet iyi yaptığını söyleyen belediye başkanlarından bazıları taşeron işçi çalıştırmaya, üstelik bunları sendikasız olarak işe alırken ellerinden hiçbir hak talep etmeyeceğine dair birden fazla tarihsiz dilekçeler almaktadır. Durum böyle olunca içi başka dışı başka sosyal demokrat belediyecilik anlayışı ile karşı karşıya kalmaktayız.

Günümüzde sosyal demokrat belediyeciliğin en önemli aşamalarından biri olan katılım sürecinin klasik kent meydanlarından hızla çevrimiçi ve sosyal medya platformlarına geçiş sürecindedir. Başta gençler olmak üzere kentlerde yaşayanlar internet üzerinden kente dair görüşlerini, öneri ve eleştirilerini paylaşıp, yerel demokrasiyi başka bir boyuta taşıyorlar. Bu doğrultuda demokratik katılımı, şeffaflığı ve paylaşımı günümüz koşullarına göre dijital platforma taşımak önem kazanmaktadır.

Toplumsal paylaşıma dayalı, doğaya saygılı bir üretim ilişkisini desteklemek, kentsel ve kırsal emeğe sahip çıkarak gelir eşitsizliğini azaltmak, kentlerin canlı bir ekonomiye sahip olması ve refah düzeyini artırarak bunu kentlilere adil dağıtmak, örgütlenmeyi artırarak kentlilerin karar süreçlerine katılımını sağlamak gibi kapsamlı çalışmalar yürütmek gerekiyor. Başta tarım ve hayvancılık olmak üzere, tüm alanlarda kooperatifçiliği desteklemek, üretici pazarlarını teşvik etmek, halk için çalışmak sosyal demokrat belediyecilik için önemli aşamalardır.

Buraya kadar herşey güzel. Sosyal demokrat belediyecilik ancak sosyal demokrat kadrolar ile yapılabileceğini söylemek gerekir. Eğer belediye yönetimindeki üst yönetim kadrosu sosyal demokrasiye inanmıyorsa sosyal demokrat belediyecilik anlayışından söz edemeyiz. Hele hele geçmişinde sosyal demokrat düşünce ve uygulamalara karşı eylem koyan, bu amaçla karşıt görüşte mücadele veren devşirme kadrolarla asla başarıya ulaşılamaz. Ayrıca kendisini sosyal demokrat olarak ilan eden belediye başkanları devşirme kadrolarla asla başarılı olamazlar.

"Demokrasi halkın karar alma sürecine katılabilmesine olanak sağlayacak şekilde liderlerin ve organizasyonların alternatif kamu politikaları için yarıştıkları bir rekabetçi politik sistemdir.” (E. E. Schattschneider)