İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya,insan vücudunun makine gibi olduğunu ve bir taraftan enerji alırken, bir taraftan iş üretildiğini ve diğer taraftan da zararlı artıklar ortaya çıktığını belirtiyor:
 
“İnsan vücudunun normal metabolizması sırasında besinler alınır, bu besinler vücudun yapıtaşına çevrilir ve bu esnada serbest radikaller dediğimiz bazı zararlı atıklar oluşur. Normalde insan vücudunun bunu kendi kendine temizleyen mekanizması vardır. Buna antioksidan yolaklar denir. Bazı yiyeceklerin ve içeceklerin de antioksidan kapasiteleri yüksektir. Yani bu tür yiyecekleri tercih ettiğinizde hücreleriniz daha iyi temizlenir. Özellikle B-karaten, C vitamini, E vitamini açısından zengin yiyecekler, omega-3 oranı yüksek yiyecekler, selenyum iyonu antioksidan açıdan yüksek yiyeceklerdir. Semizotu, turunçgiller, ceviz, ıspanak, badem, nar, havuç, kivi, ananas, balık, kurubaklagillerin hem vücudumuzu temizleyici hem de zindelik verici özellikleri vardır.
 
ŞEKERLİ YİYECEKLERE DİKKAT!
Şekerli yiyecekler, bal, pekmez, çikolata, helva, lokum, tatlılar, şeker oranı yüksek meyveler, muz, incir, üzüm basit karbonhidratlara örnektir. Bu yiyecekler kısa vadede enerjimizi yükseltse de uzun vadede yorgunluk yapar. Bu tür gıdaların verdiği enerji yalancı enerjidir. Bu yiyecekler kan şekerimizi hızlı yükseltir ve hızlı düşürür. Yani aşırı yorgunluk hissettiğimizde bir miktar bu yiyeceklerden yediğimizde öncelikle hızlı bir kendini iyi hissetme safhası, akabinde de yorgunluğun derinleşerek uyku isteğinin ortaya çıktığını görürüz. Bu durumu özellikle hipoglisemisi olan insanlar öğleden sonraları, basit karbonhidrat yüklü bir öğlen yemeğinin hemen 1-2 saat arkasından yaşar. Şekeri yükseltmek için yenilen çikolata önce iyi hissettirir daha sonra da daha fazla yorgunluk, halsizlik ve uyku isteği şeklinde vücutta kendini gösterir. Bu yiyecekleri özellikle yorgunluk şikayetiniz varsa sık kullanmayın. Kan şekerini daha kontrollü yükselten yiyecekler aynı zamanda kaliteli bir enerji deposudur. Örnek, bulgur, kurubaklagiller, işlenmemiş unlar, kepekli pirinç, ekşi meyveler, kivi, ayva ve turunçgiller örnek olarak verilebilir. Özellikle reaktif hipoglisemi dediğimiz yemek sonrası şekeri düşen hastaların, bu türdeki karbonhidratları şeçerek yemeleri kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar.
 
YORGUNLUĞUN NEDENİ HASTALIK OLABİLİR
Ayrıca pişirilirken çok fazla yağ kullanılan yiyecekler, kızartmalar, yağ ve beyaz unun birlikte kullanılarak yapılan kurabiyeler, poğaçalarda yorucu yiyeceklerdir. Yorgunluğun nedeni sadece kötü beslenmek değildir. Bazı hastalıkların seyrinde de yorgunluk görülebilir. Örneğin, kansızlık, tiroid bezlerinin az çalışması, Vitamin B12 eksikliği, hipoglisemi, çeşitli bağ dokusu hastalıklarının seyrinde de yorgunluk şikayetleri ortaya çıkabilir.
 
Kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız bunun direkt kötü beslenmekten önce metabolik bir hastalığa bağlı olabileceğini de bilin. Öncelikle bir iç hastalıkları uzmanına başvurun ve bu hastalıklar açısından detaylı bir inceletme yaptırın. Bunlar toplumda aslında oldukça sık görülen hastalıklardır. Örneğin demir eksikliğine bağlı kansızlık Erkeklerde yüzde 20, kadınlarda yüzde 35, gebelerde yüzde 50, bebek ve çocuklarda ise yüzde 50-60 oranında görülmektedir. Eğer böyle bir hastalığınız varsa öncelikle bu hastalıkların tıbbi tedavisini yapmak uygun olur. Bununla birlikte B grubu vitaminler ve C vitamini de yorgunluk problemi olanlara iyi gelir. Ancak vitamin dahi alsanız mutlaka doktorunuza danışın. Bu vitaminleri ne kadar sürede ve ne miktarda kullanmanız gerektiğine doktorunuz doğru karar versin, vücudunuzda birikme olmasın.
 
İYİ UYKU, İYİ BESLENME  VE EGZERSİZ...
Tüm bunlarla birlikte açık havada, sabah gün ışığı ile birlikte yapılacak yarım saatlik tempolu yürüyüş, vücudumuzda serotonin dediğimiz iyilik hormonunu yükseltir. Daha sağlıklı düşünmemizi ve daha pozitif olmamızı ve daha doğru kararlar vermemize yardımcı olur. Eğer önemli bir toplantıya ya da sunuma hazırlanıyorsak işin egzersiz kısmına çok önem vermeliyiz. Bununla birlikte beslenmeye çok dikkat etmek gerekir. Çünkü vücudumuzun yapıtaşı yiyeceklerimizdir. Bu dönemde alkol alımını sıfırlamak, şekerli içeceklerden, kahve ve çaydan kaçınmak, hazır ve işlenmiş yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durmak gerekir. Akşam yemeklerini de çok ağır yememek, uyumadan en az 3 saat önce besin alımını kesmek de uyku sürecinin daha iyi ve kesintisiz olmasını sağlar. İyi uyumak, iyi beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak hem özel yaşamda hem de iş yaşamında başarıyı beraberinde getirir.”