Üreticiler adına açıklama yapan Söke Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kocabaş hükümetin 2011 yılından itibaren havza bazlı destekleme modeline geçtiğini hatırlatarak, 2011 yılı pamuk maliyetinin satış fiyatının üstünde kalması primin çiftçi açısından ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Söke Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kocabaş hükümet 2011 yılından itibaren havza bazlı destekleme modeline geçtiğini dikkat çekerek, “Bu modele göre çiftçi ekim yapmadan önce ekeceği ürünün destekleme primini önceden bilecektir. Bakanlar kurulu kararı uygulama tebliği gereğince 2011 yılı ürünü kütlü pamuk primi kilogram başına 35 kuruş, sertifikalı tohum kullanımı halinde ise 42 kuruş olarak belirlenmiştir. Yine Dane mısırda kilogram başı 4 kuruş, buğdayda 5 kuruş olarak belirlenmiştir. 2012 Mart ayına geldiğimiz halde hala primler açıklanmış değil. Üretici, bir ürünün maliyetini hesaplarken tarla kirası, sulama, tohumluk ve gübreleme ile bakım giderlerine kadar tüm girdi maliyetlerini ve gelirine primi de dahil ederek hesaplar. Primlerin geç açıklanması nedeniyle üretici ekeceği ürüne karar verememiştir. 2011 yılı pamuk maliyetinin satış fiyatının üstünde kalması primin çiftçi açısından ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Bu amaçla çiftçinin geleceğinin devamı için primlerin çiftçimizin zarar etmeyecek şekilde belirlenmesi ve zamanında ödenmesi gerekmektedir” dedi.
“PAMUKTA EN AZ 60 KURUŞ”
Üreticilerin prim miktarları ile ilgili beklentilerini de dile getiren Söke Ziraat odası Başkanı Kemal Kocabaş; “Pamuktaki primin en az 60 kuruş olması, mısırda kilogram başı 5 Krş, buğdayda da 5 Krş olması gerekmektedir. Başta yağlı tohumlar olmak üzere Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu tarım ürünlerine verilen destekleme primi ekim dönemi başlamadan açıklanmalıdır” ifadelerini kullandı.