Dün siyasi olarak birlikte olduğumuz arkadaşların, aldığım pozisyon ve gösterdiğim tutuma dair, güya vatanseverlik ve müslümanlık adına söz söylemelerine ne diyebilirim ki, herkes düşüncesini beyan etme hakkına sahiptir.

Bu hakkı teslim edelim ve bize de söz söyleme hakkı doğsun.

Evvela şunu ifade edeyim.

Ne dediğini bilmeden sadece laf sokmayı(!) marifet ve davasına sadakat (!) gösterdiğine inanan ve ortaya düşünce veya eleştiri koymak yerine, suçlamayı tercih edenler muhatabım değildir.

Onlar, içine düştüğü ahlaksızlık çukurunda istedikleri kadar kalabilirler.

Bu kişiler, kendilerini doğrunun ölçüsü, kendi görüşlerini hakikatin tek temsilcisi sanıyor.

Ve ahlâk abidesi olduklarını vehm ediyorlar.

Efendice kendi görüşlerini anlatmaya çalışmak yerine, beraber ekmek yiyip su içtikleri, hayatın birçok noktasında kader birliği yaptıkları arkadaşlarını sırf aynı düşüncede olmadığı veya aynı yoğunlukta düşünceye sahip olmadığı, olaylara aynı pencereden bakmadığı için iğnelemeye, damgalamaya çalışıyorlar.

İşin komiği bunu kendi gözlerindeki merteği görmezden gelerek yapıyorlar.

Onlarla kaybedecek enerjim ve vaktim yok.

Kendileri gibi düşünmeyenleri dinlemeyi onlardan beklemiyorum.

Onlar sadece etiketler.

Hatta bunu bile kendileri yapamaz.

Mutlaka birilerinin ne diyeceklerini onlara öğretmesi ve sufle vermesi gerekir.

Daha dün 2014 yılında belediye başkanlığına aday yapılmayınca aday adaylığı sırasında verdiği bağışı geri isteyenlere dahi itibar göstermeyi kutsal görev bilirler.

Böyle davranış içine girenler için sadece üzülüyor ve kendime kızıyorum.

Ve hayıflanıyorum.

Ne çok lüzumundan fazla insan biriktirmeye çalışmışım.

Olmadık insanları dost hanesine kaydetmişim.

Yalancı gülüşlere, merhabalara aldanmışım.

Ben kendileri için meyve verdiğinde altında toplanılan ağaca benziyormuşum meğer.

Gülümseyen yüzleri maskeli balodan çalınmaymış.

Herşey onların istediği ve beklediği şekilde olursa güzelmiş.

Varlığımız onların doğrularını olumlayınca anlamlıymış.

Dostluklar yalan olunca itibarda yalan olurmuş bunu da öğrenmiş oldum.

Bilmelerini isterim ki;

siyasete iman derecesinde sadakat göstermek bizim için doğru değildir.

Benim inancıma göre;

siyaset toplumun hayat koşullarını iyileştirmek için yapılır.

İktidarda veya muhalefette olanların, siyaseti ülkenin varlık yokluk meselesi üzerinden yürütmeleri sakıncalı bulurum.

Ülkenin varlığı, birliği ve dirliği bir siyasi düşünce ve partinin tekelinde olamaz.

İster muhalefet, ister iktidardakiler böyle düşünürlerse iş zorunlu olarak düşüncesine katılmayanları "Hain" ilan etmeye kadar gider.

Bugün ülkemizde yaşanan tamda budur.

İktidar her yaptığını "İstiklal ve istikbal" mücadelesi olarak tanımladığı için politika ve söylemlerine karşı düşünce üretenlere ihanetle suçlamakta, içeriden karşı çıkanları "Ümmeti bölmek" olarak tanımlamaktadır.

Bu söyleme inanan samimi insanlar, gerçekten birilerinin ülkelerine ihanet ettiklerine inanmaktadırlar.

Ve bu inançla, dün birlikte olduklarını bile yargılamaktan hicap duymuyorlar.

Böyle düşünenler, iyi niyetli olsalar bile yanlış yapmaktadırlar.

İyi niyetleri onları mesuliyetten kurtarmayacaktır.

Bir de ayrılanlara söyledikleri bir şey daha var.

Efendim, parti ve dava(!) zor zamanda iken terk edilmemeliymiş!!!

Şimdi soruyorum;

2001 parti kurulurken, ordu içinde darbeci subaylar darbe hazırlığı yaparken, e muhtıra verilirken, partiye kapatma davası açılırken, 367 garabetinde, çözüm sürecinin zor günlerinde,, 2010 referandumunda, 17-25 kumpasında, 2014 referandum ve cumhurbaşkanlığı seçiminde, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı referandumunda, 24 Haziran seçimlerinde, son yerel seçimlerde şuan muhalif olanlar partinin yanında değil miydi?

Elbette partinin yanındaydı.

Şimdi parti politikalarını eleştirmeyip ne yapacaklardı?

Reisin kararının ve söylemlerinin "Hikmetinden sual olunmaz" diyerek her ne yapılırsa sineye mi çekeceklerdi?

Unutulmalıdır ki;

Partiyi sıkıntıya sokanlar ve samimi olmayanlar iktidarla işi olanlardır.

Onlar için iktidarda olmaktan ve iktidardan elde ettikleri pozisyonları ve maddi imkanları korumak önemlidir.

Bunlar için, kelebeklerin ateşin etrafında dönmeleri gibi iktidarın etrafında, yanında yöresinde olmaları önemlidir.

Dostlukları ve sadakatları hasbi değil hesabidir.

Önümüzdeki süreç bunlar için zor zamanlar olacak.

Zira siyasi hava biraz puslanacak.

Partilerine olan sadakatten ötürü yol arkadaşlarına ihanet ve nankörlükle suçlayanlara ise yaptıkları ve söylediklerinin utancı kalacaktır.

"Siyasetin limanı ahlaktır" diyerek çıktığımız yol buraya çıkmamalıydı...

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!