Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet’in aylık dergisinde ‘Vefakârlık ve Ahde Vefa’ başlıklı yazısında siyasetçilere, ‘Kızım sana diyorum, gelinim sen anla’ mesajı verdi. Kuran’da Allah’a ve insanlara karşı yerine getirilmeyen sözlerin cezasının ağır olduğuna değinen Görmez, özetle şöyle dedi: 

Ahde vefanın gerçek manası, Allah’a verdiğimiz erdemli ve güvenilir olma sözümüzü hatırlayıp, ne pahasına olursa olsun bu söze sadakat göstermekle başlar. Ahlak telakkimiz verdiğimiz söze ne derece sadık kaldığımızla yakından ilgilidir. 

Kuran’da, verilen sözlerin yerine getirilmemesi Allah katında en sevimsiz davranışlardan biri olarak kabul edilmekte, dünyevi beklenti ve çıkar nedeniyle verdiği sözden dönenler, “Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahrette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.” (Al-i İmran, 7.) ayet-i celilesi ile uyarılmaktadır. 

Yeni konuşmaya başlayan çocuğumuza verdiğimiz sözden, nikâhta eşlerimize verdiğimiz söze ki bu, manevi boyutuyla bir misak, hukuki boyutuyla bir akit, ahlak boyutuyla ise bir ahittir, iş anlaşmalarından topyekûn millete verdiğimiz söze varıncaya kadar, her söz sorumluluktur. Ve verdiğimiz her söze karşı ahde vefamız, aslında Allah’a verdiğimiz söze/misaka sadık kaldığımızın bir göstergesidir. 

Tutulmayan söz, yerine getirilmeyen vaat, şartlarına riayet edilmeyen anlaşma toplumsal çöküşü hızlandıracak, ahrette büyük sorumluluklar yükleyecektir. 

Söz, Müslüman’ın onurudur. Bir müminin Allah’a verdiği söz ile, peygambere mirasçı olmaya namzet bir âlimin, yahut topluma dini mübini İslam’ı anlatmayı, mihrap, minber ve kürsü vazifesini deruhte etmeyi üstlenmiş bir insanın sözü aynı değildir. Zira ikincisi, bildiği bütün hakikatleri gizlemeden, saklamadan insanlığa anlatmaya ve o bilgi doğrultusunda hayatını tanzim edip yaşamaya söz vermiştir. Mihrap bir emanettir, kürsü bir emanettir, minber bir emanettir. Ve her biri için hem Rabbimize hem de bütün topluma verdiğimiz bir söz ve ahd-ü peymanımız vardır. Yüce Rabbimiz bizleri, hem kendisine hem de kullarına verdiğimiz sözlere vefadan ayırmasın.