Hiç kimse yatağına aç girmeyecek sözüne ek olarak hiçbir Aydınlı genç gelecekte aş ve iş için Aydın dışına gitme ihtiyacı duymayacak diyebilmektir önemli olan.

Aydın’da vatandaşın gözünde siyasetin çözüm aracı olmaktan çıkması sebepsiz değildir.

Bu coğrafyada gerek siyaset gerek demokrasi serbest seçimlerin varlığından ibarettir.

Bizde demokrasinin siyasetçi sayısı kadar tanımı vardır, eline gücü geçiren demokrasi sınırlarını kendisi belirler.

O nedenle tarihsel yolculuğumuz mehteran yürüyüşüne benzer, iki adım ileri bir adım geri…

Siyaset denilince ilk akla gelense kolayca istismar edilebilen sözlü tartışma ve çekişmedir.

Kavganın ne ölçüsü ve vicdani sınırı vardır,mücadele rakibi kardeş de olsa öldürücü darbelerle sonlanabilir.

 Bunda Osmanlı’da siyaset sözcüğünün idamla eş anlamlı kullanılmasının da etkisi olduğu muhakkak…

Kavramın zihin haritamıza Batı’daki anlamı mümkün olanın sanatı değil de kavga sanatı olarak yerleşmesinin nedenlerinden biri de bu olmalı.

Bir demagoji ustası olan Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel de bizde siyasetin bu sertlikte uygulanışını geleneklerle açıklar.

Ancak özünde söz sanatından ibaret olan siyasetin pratikte kavga ve çekişme gibi kabul edilerek uygulanması aslında siyaset kavramın içini boşaltmıştır.

Siyaseti gerçeklikten koparan, şahsileştiren, bu sapma insanların partilerden ümidini kesmesine neden olmuştur.

 Bu gün parlamentoda milletin yüzde 98’i temsil edilmesine rağmen siyaset eliyle sorunların çözüleceğine ya da partilerin çözüm aracı olacağına yüzde 40’lık bir kesim inanmıyor.

Bu güvensizliğin bir nedeni de siyasi partilerin millet tarafından pratikte sözlü tartışma ve çekişmelerle karşı tarafı yenmesi gibi algılanmasıdır.

Sözlü tartışma ya da münazara örnek eğitimde ailemi yoksa okul mu daha etkilidir gibi anlamı iç içe iki konuda birbirinin tezlerini çürütme üzerine kurulu demagoji sanatıdır.

Münazarada amaç tarafların birbirini anlaması değil rakibi sözle alt etmek, yenmektir.

Çekişmeyi sözlü tartışmadan ayıransa çekişmenin duyguları, öfkeleri ve şiddeti de kapsamasıdır.

Burada amaç karşı tarafı güç kullanarak susturmak, etkisiz hale getirmektir.

Günümüz siyasetinde gerek tartışmanın gerek çekişmenin insanı bıktıracak örneklerini görüyor, yaşıyoruz.

Siyasetteki bu kutuplaşma kimlikler ve aidiyetler arasına sıkıştığının, çağın insanının yaşadığı gerçeklere ayak uyduramadığının bir göstergesidir.

Her ne kadar siyaset deyince çekişme, tartışma olarak algılansa da gerçekte siyaset sorunları karşılıklı konuşarak, müzakere ederek çözüme kavuşturmaktır.

Ancak konuların karşılıklı masaya yatırılması demek düşünceleri ya da önerileri karşıdakilere dayatmak değildir.

Tam tersi çözüme yönelik üçüncü yol aramaktır, uzlaşmaktır.

Daha da önemlisi geçmişe ve bu güne takılıp kalmak yerine geleceği, yarını konuşmaktır.

Bu amaç üzerinden ortak akılda buluşmaktır, karşılıklı rekabetle bir hizmet yarışıdır.

Konuyu yerele indirgersek bireysel hırslardan, geçmişin takıntılarından kurtulmak geleceği, Aydın’ın dönüşümünü planlamaktır.

Gençlere umut olacak bir gelecek hazırlamaktır.

Hiç kimse yatağına aç girmeyecek sözüne ek olarak hiçbir Aydınlı genç gelecekte aş ve iş için yurtdışına gitme arzusu duymayacak diyebilmektir, önemli olan.

Aydın siyasetinin çıkmazı, gerçeklikle bağının kopması tam da bu noktada başlıyor.

Siz Vali’nin organizesinde BŞB Başkanının iktidarıyla muhalefetiyle milletvekillerinin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin önyargısız, peşin hükümsüz salt Aydın’ın sorunlarını tespit, öncelik sırasına göre çözümünü müzakere amacıyla bir araya geldiğini duydunuz mu?

Peki, siyasetçiler niye bir araya gelmezler, engel nedir, bu zevat siyaseti kimler için yapıyor, Aydın için mi bireysel hırslarını tatmin etmek için mi?

Görünen o ki, her bir siyasi aktör kendi gettosunda yaşamayı tercih ediyor, dışta kalanları ‘öteki’ olarak görüyor.

Herkes gettosunda kavga etmeden mutlu yaşantısını sürdürüyor.

Var olan sorunları da ya ötekilerin üzerine atarak ya da reklamlarla üzerini kapatarak istismar etme kolaycılığına kaçıyor.

Arıtma tesisi mi yapamadınız bahane için iktidar izin vermedi, dersiniz işin içinden çıkarsınız.

Modern hal tesisi yapma sözünü mü yerine getiremediniz devlet kurumları yer vermede rıza göstermedi, dersiniz yakayı sıyırırsınız.

Alt geçit, üst geçit sözünü mü yerine getiremediniz, Karayolları engel oldu dersiniz, kurtulursunuz.

Popülizm mi yapmak istediniz kentin reklam panolarını marka kent reklamlarıyla donatırsınız, kasabanız olur size marka kent…

İktidar partisinin il başkanına Efeler’in otopark, trafik gibi acil çözülmesi gereken sorunlarını niye dile getirmiyorsunuz, deseniz alacağınız yanıt BŞB biz de mi ki, soralım, der üzerine bile almaz.

İktidar partisi milletvekillerine BŞB’nin bütçe performansını millet adına niye sorgulamıyorsunuz, deseniz taştan ses gelir, vekillerden gelmez.

Manzaranın yabancısı da sanacak ki, iktidarıyla muhalefetiyle her parti ve siyasi aktör birbirini rahatsız etmeme adına aralarında centilmenlik anlaşması imzalamış…

Bu durumda Aydın’ın 2019 yılı milli geliri Türkiye ortalamasının 2 bin dolar altında gerçekleşmesi sürpriz mi sizce?

Asıl denk ya da üzerinde olsaydı sürpriz olurdu.