Washington'da Türk Miras Vakfı (THO) tarafından gerçekleştirilen "Transatlantik İlişkiler" başlıklı moderatörlüğünü CNN güvenlik analisti Samantha Vinograd'ın yaptığı panele, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Aybet'in yanı sıra Amerikalı eski diplomat Nicholas Burns konuşmacı olarak katıldı.

Türk-Amerikan ilişkilerinde daha önce de ciddi iniş çıkışlar yaşandığını kaydeden Aybet, S-400 ve F-35 konusunun öncekilerden daha zorlu bir süreç olduğunu, iki ülkenin bunun farkında olduğunu ancak Türkiye'nin ABD ile iyi ilişkiler içinde olmayı her zaman istediğini anlattı.

"ABD, Türkiye'nin güvenlik endişelerini yeterince ciddiye almıyor"

ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgalinden sonraki süreçte de Suriye'deki iç savaş ve buna bağlı YPG/ PKK tehdidinde de Türkiye'nin güvenlik önceliklerini yeterince iyi dinlemediğini belirten Aybet, "ABD özellikle son 2 yıldır Türkiye'nin güvenlik endişelerini yeterince ciddiye almıyor. Türkiye'nin ve ABD'nin ortak şekilde terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın Suriye kolu olan YPG'yi silahlandırıp kendine Suriye'de ortak edinmesi kabul edilebilir bir şey değil." diye konuştu.

ABD'nin özellikle Suriye konusundaki politikasının Türkiye'yi zor durumda bıraktığını ifade eden Aybet, "Bazı durumlarda çok zor bir bölgede kendi sorunlarımızla baş başa bırakıldık." dedi.

"ABD'nin dayatması kabul edilemez"

Türkiye'nin Rusya ile gelişen ilişkileri ve S-400 alması konusunda "ABD'nin kendine bakması" gerektiğini değerlendirmesinde bulunan Aybet, şunları dile getirdi:

"10 yıl önce Obama döneminde biz Patriot'ları istedik. ABD yönetimi vermedi. Zaman içindeki taleplerimiz de karşılık bulmadı. Biz de hem teknoloji transferi hem de fiyat açısından bize en iyi gelen Rusya'nın teklifini kabul ettik. Bugün Rusya'nın önerisi hala ABD'nin (son Patriot) önerisinden daha iyi. 10 yıl süren Patriot hikayesinin tam sonunda biz Rusya ile anlaşma yapmışken ABD'nin gelip S-400 anlaşmasını iptal et Patriot'ları al dayatmasına girmesi kabul edilemez. Biz hala Patriot önerisini geri çevirmedik. Eğer bazı düzenlemeleri yaparlarsa bunu müzakere etmeye hazırız fakat 'benim önerim budur, bunu almazsan sana yaptırım getiririm' demek ortakların kullanacağı bir dil değildir."

"NATO'ya tehdit olduğu iddiası doğru değil"

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in daha geçen hafta Washington'da "her ülkenin istediği silahı almasının ulusal bir karar" olduğunu belirttiğini hatırlatan Aybet, "S-400, NATO sistemlerine entegre olmak zorunda değil, bu savunma sistemi kendi başına bir sistem. Bunun doğrudan NATO'ya tehdit olduğu iddiası doğru değil. Bunun yazılımında, kurulumunda ve işletmesinde günün sonunda bizim Türk mühendislerimiz olacak. Yani zaman içinde bu sistem bir Türk sistemi olacak. Bu konuda ABD'nin ya da NATO'nun Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışması kabul edilemez." ifadelerini kullandı.

S-400 konusunda ABD'nin Türkiye'ye yaptırım getirmesi durumunda Türkiye'nin bölgedeki alternatiflere bakmaya devam edeceğini dile getiren Prof. Aybet, bu tür adımların Türkiye'yi Rusya'ya daha da yakınlaştırdığını Washington'ın görmesi gerektiğini belirtti.

"Rusya ile pragmatik bir ilişkimiz var"

Türkiye'nin Rusya ile Suriye özelinde önemli bir ilişkisi olduğunu, ilaveten savunma, ticaret ve ekonomi alanında iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştiğini kaydeden Aybet, "Rusya ile pragmatik bir ilişkimiz var. Kaldı ki biz Türkiye olarak hava savunma güvenliğimiz için hala Patriot konusuna bakmaya devam ediyoruz, ABD'nin son önerisini geri çevirmiş değiliz." dedi.

ABD'nin Suriye politikası konusunda ciddi bir kafa karışıklığı içinde olduğunu ve bunun Türkiye'nin Suriye sınırında bir YPG/PKK tehdidine yol açtığını belirten Aybet, "ABD'nin DEAŞ'la mücadelede NATO müttefiki yerine gidip YPG'yi en iyi müttefik olarak seçmesinin ne kadar ironik olduğunu görmemiz lazım. En önemli müttefikimiz gidip YPG'ye silah veriyordu." ifadelerini kullandı.

ABD'nin sıfır toplamlı oyunu

Aybet, "Sıfır toplamlı yaklaşımlar ikili ilişkilere yardımcı olmaz. Eğer ABD, bugünkü gibi sıfır toplamlı oyunla Türkiye'ye yaklaşmaya devam ederse o zaman şu anda (iki ülke ilişkilerinde) gelecek için açık olan kapılar bölgedeki başka bir ortağa doğru dönebilir, ki o da Rusya'dır. Peki ABD'nin istediği bu mudur?" değerlendirmesini yaptı.

Genel anlamda Batı medyasında özelde ise ABD'de mevcut olan "Türkiye'nin otoriterleştiği" şeklindeki söylemi de kategorik olarak reddettiklerini vurgulayan Aybet, ABD'nin 15 Temmuz sürecinde yaşananları görmezden gelmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti.

ABD'nin çeşitli ülkelerde büyükelçiliğini de yapmış olan eski diplomat Burns ise Türkiye'nin, NATO'nun en önemli tehdit olarak gördüğü Rusya ile bu denli yakınlaşmasının ve S-400'leri almasının Ankara açısından ciddi sonuçları olacağını savundu.

Burns, S-400 alım sürecinin tamamlanmasının ardından Türkiye'nin F-35 projesinden çıkarılacağını ve NATO içinde marjinalleştirileceğini ileri sürdü