Cumhuriyet Ankara Büro- Yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarını önceki gün Çankaya Köşkü’ne davet eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir süre önce Ankara Barosu BaşkanıMetin Feyzioğlu’nu kabulünde kendisine iletilen KCK tutuklularının Kürtçe savunma yapamadıkları yönündeki şikâyeti gündeme getirdi. Yargı erkinin başkanları ise Gül’e yanıt olarak, “Türkçe bilmeyen tutuklular için mutlaka anadillerinde yardımcı bulundurulur. Ancak KCK sanıkları Türkçe bilmelerine karşın ideolojik davranarak konuşmuyor ” yanıtını verdi.

Edinilen bilgilere göre, yüksek yargı organlarının başkanları görüşmede yargının siyasallaştığı iddialarından rahatsızlık duyduklarını dile getirirken yargıda maaş dengesizliğinin giderilmesi gerektiğine vurgu yaptılar. Toplantıda konuya ilişkin görüşler dile getirilirken tutukluluk süreleri, anayasa maddeleri gibi konular ise görüşülmedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise kabulde, ilginç bir konuya değindi. Ocak ayı başında Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyeti kabulünde, KCK davalarında anadilinde savunma yasağı uygulanmasıyla ilgili eleştirileri dinleyen ve “Eğer yan salondaki o mahkemelerde mutad olarak anadilinde duruşmalar görülüyor da KCK’de izin verilmiyorsa bu büyük bir yanlıştır” diyen Gül, bu konuyu yüksek yargı başkanlarına sordu.

Mahkeme başkanları ise bu konuda yanlış bir yorumlamanın söz konusu olduğunu belirterek “Bir insan Türkçe bilmiyorsa, Kürtçe biliyorsa mahkemede mutlaka yanında yardımcı bir kişi bulundurulur. Bu yıllardır uygulanır, bu şikâyeti dile getirenler belki bu uygulamadan habersizlerdir” dedi. Aynı uygulamanın KCK tutukluları için de geçerli olacağına vurgu yapan başkanlar, “Ancak KCK sanıkları Türkçe bilmelerine karşın ideolojik davranıyorlar ve Kürtçe konuşuyorlar” itirazında bulundu.

Konuyu Cumhurbaşkanı’na ileten Ankara Barosu Başkanı Feyzioğlu ise KCK’lilerin özellikle Türkçe konuşmadıkları yönündeki eleştiriye “İnsanların hangi dili ne kadar bildiklerini nereden biliyorlar?” diye itiraz etti. Feyzioğlu, “Sonuçta beyanlara itibar edilmesi lazım. Adam bilmiyorum diyorsa, daha az bildiği bir lisanda savunma yapmak onun avantajına değil. Bu, Almanya’da yetişmiş, Almancayı daha iyi bilen bir Türk’ün Türkiye’de yapacağı savunmada da böyledir. Onun da burada Almanca savunma yapması gerekir” dedi.