Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Varlık Barışının süresinin uzatılması ve yeni bir Varlık Barışı'nın söz konusu olmadığını söyledi. 
 
Şimşek, Koç Üniversitesi'nin ev sahipliğinde Fordham Üniversitesi tarafından düzenlenen "Jeopolitiğin İş Dünyası Üzerindeki Etkileri" başlıklı uluslararası konferans kapsamında yaptığı "Türkiye Ekonomisine Genel Bakış" konulu konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin "Varlık Barışı'nın 2 Mayıs'a alınmasının sebebi nedir?" sorusu üzerine Şimşek, Varlık Barışı'nın süresinin uzatılması ve yeni bir Varlık Barışının söz konusu olmadığını söyledi. Şimşek, çıkarılan tebliğle Varlık Barışı'ndan yararlanmak isteyip de gerekliliklerini yerine getiremeyen mükellefler için fırsat sunulduğunu ve 2 Mayıs'a kadar süre verildiğini belirtti. Bir soru üzerine Şimşek yeni bir varlık barışının gündemde olmadığını ve ihtiyaç olduğu kanısında da olmadığını belirterek, "Zaten biz cumhuriyet tarihinin en kapsamlı barış projesini uygulamaya koyduk. Gayet başarılı gidiyor, yoğun bir ilgi var. Dolayısıyla gündemde bu türden bir yaklaşım ve çalışma söz konusu değil" dedi. 
 
Bir gazetecinin İDO'nun değerinden az bir fiyata satıldığına ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine Şimşek, özelleştirmelerde kurulan komisyonun özelleştirilecek varlığın değerini belirlediğini ifade ederek, ihalede de o değerin altına inilmediğini söyledi. Şimşek, "Mutlaka bir değer tespiti yapılmıştır. Mutlaka o çerçevede o özelleştirme söz konusu olmuştur. Neyin ucuz, pahalı, yeterli, yetersiz olduğu konusu dışarıdan bakılarak anlaşılamayabilir. Önemli olan o şirketin şu anda yarattığı değerdir veya geleceğe ilişkin beklentilerdir. Olaya o çerçevede bakmak lazım" dedi. 
 
Maliye Bakanı Şimşek, "Cari açık için beklenti nedir, bir rakam verebilir misiniz?" sorusu üzerine, günübirlik rakamlara ilişkin tahminleri olmadığını söyledi. Petrol fiyatlarının dün 124 dolar, önceki hafta ise 127 dolara kadar çıktığını belirten Şimşek, şöyle konuştu: "Maalesef Türkiye enerjide dışa bağımlı. Yani bizim petrol kuyularımız yok denecek kadar az, doğalgazın neredeyse tamamını ithal ediyoruz. Dolayısıyla Türkiye enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı. Bu gerçeği değiştirmek için son yıllarda memleketin rüzgarını, suyunu, güneşini, jeotermal kaynaklarını enerjiye dönüştürmek için gerçekten büyük bir çaba içindeyiz. Türkiye büyük bir ülke ve enerji ihtiyaçları hızla artıyor. 
 
Türkiye'de sadece geçen yıl 760 bin araba satıldı. Bu yılın ilk çeyreğinde araba satışları yüzde 50-60 yukarıda. Bunların hepsi Türkiye'nin geliştiğini büyüdüğünü ve enerjiye ihtiyacının arttığını gösteriyor. Hal böyle iken bu alternatif enerji kaynaklarının katkısı sınırlı kalıyor. Hükümet olarak bütün alternatifleri değerlendiriyor ve harekete geçiriyoruz. Petrol fiyatlarının yaklaşık 120 doları aşması demek, son birkaç ay içinde fiyatların yüzde 40 artmasını ifade ediyor, bu bir şoktur. Petrol fiyatlarındaki bu artış dünya ekonomisi için en büyük risktir. Bundan önceki dünya ekonomisindeki 5 yavaşlamanın tamamı, petrol fiyatlarındaki artışla aynı döneme denk gelmiştir. 
 
Türkiye ekonomisi açısından da petrol fiyatlarının artması maalesef talihsiz bir gelişme. Çünkü cari açığı artırıyor. Petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık artış Türkiye'nin cari açığını belli varsayımlar altında 4-4,5 milyar dolar artırıyor. Bunun enflasyona, büyümeye etkisi var. Çünkü daha çok benzine para harcadığınız zaman o para dışarıya gidiyor. Yani dolayısıyla başka ürünlere harcayabileceğiniz imkanınız sınırlı oluyor. Bu bir şok. Ama şu gerçeği de kabul etmek lazım. Bu yüksek petrol fiyatlarına rağmen Türkiye'de bir sıkıntı yok. Bu süreci iyi yönetiyoruz. Cari açık yüksek, bunu makul düzeye çekmek için çaba içindeyiz. Ama şu da bir gerçek. Türkiye'nin şu anda ne bir döviz sıkıntısı ne petrol sıkıntısı var. Orta ve uzun vadede katma değeri yüksek, bilgi ve teknoloji yoğun ürünler üreterek, biz bu dar boğazı aşacağız. O nedenle eğitime, alt yapıya ve araştırma geliştirmeye önem veriyoruz." 
 
"Petrol fiyatları artarsa vergilerle müdahale etmeyi düşünür müsünüz?" sorusuna da Bakan Şimşek, şu yanıtı verdi: "Hiçbir şekilde bu dönemde vergileri artırmadık. Benzin fiyatlarındaki artış tamamen petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Bizim vergi yükümüz sürekli bir şekilde aşağıya iniyor. Çünkü biz vergiyi nominal düzeyde sabit tutuyoruz. Ama bu ülkede biraz enflasyon var. Bu nedenle topladığımız verginin reel değeri düşüyor. Vergi yükünde artış yok ve olmayacak. 
 
Petrol fiyatlarındaki artış şu veya bu şekilde ülkeye ve ekonomiye yansıyor. Keşke sihirli bir değnek olsa ve bunun yansımasını engelleyebilsek. Öbür türlü söylemler, popülist söylemlerdir. Türkiye'nin gerçeklerini yansıtmıyor. Petrol fiyatları arttığı zaman maliyeti artar, ya siz başka vergileri artırıp, o vergiyi düşürürsünüz ya da bu ülkeyi daha fazla borç altına sokarsınız. Öyle kolay bir çözüm yoktur. Bizim için Türkiye'nin geleceği önemli. Seçim arefesinde bu türden çok söylemler var ama biz o popülizm tuzağına düşmeyeceğiz. Türkiye için ne doğruysa onu yapacağız. Türkiye için doğru olan borcunu azaltması, bütçe açıklarını azaltması, faizi tek hanede tutması, esnafını, yatırımlarını ve büyümeyi desteklemesidir." (AA)