Çakır'la ilgili bu bilgiyi Yeni Akit'in Ankara Temsilcisi Yener Dönmez ifşa etti. 
 
Dönmez bugünkü yazısında, Ruşen Çakır'la ilgili başka şok bilgiler de aktardı.
 
Akit Temsilcisine göre, Ruşen Çakır “bir gazeteciden öte” birisi. 
 
İşte Yener Dönmez'in yazısı...
 
Bir Gazeteciden Ötesi(1)
 
PKK’ya sempati besleyen gazetecilere yoğunlaştığımda, hemen hepsinin geçmişinde bir terör örgütü mensupluğu dönemine rastlıyorum.
 
Ruşen Çakır’da da aynısı oldu.
 
Hayatını incelediğimde ne göreyim: Dev Sol’un daha sonra DHKP-C olacak kanadında faaliyetler göstermiş hatta tutuklanmış.
 
Bu örgütle ilgili dönemini ve polise ötüp arkadaşlarının isimlerini bir bir nasıl saydığını tutanaklardan yazacağım ama işin bu zevkli bölümünü sona bırakıp, önce Ruşen Çakır ve PKK’sı üzerine yoğunlaşalım.
Hatırlarsınız Ruşen Çakır AB Türkiye Yurttaş Komisyonu’nun Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği “Kürt Konferansı”na katılmış ve “Bu sürece gelinmesinde PKK’nın silahlı mücadelesinin katkısı olmuştur.” demişti.
 
Türkiye’nin demokrasisinin gelişmesiyle Kürtlere yönelik baskıcı, hak gaspı içeren yasaklamaların kaldırılmasını “PKK’nın silahlı mücadelesinin kazanımı” olarak AB’nin kalbinde pompalayan Ruşen Çakır, hemen her gün köşesinden de ince taktiklerle bunu yapıyor.
Dün ve önceki günkü yazılarına bakmanız yeterli.
 
Konulara yaklaşımı, “Hükümet böyle diyor, PKK şöyle diyor, ama kimin haklı olduğunun önemi yok...” şeklinde.
 
Her konuda ısrarla tekrarladığı bu tarz, PKK’yı “legal bir taraf” olarak kamuoyuna hazmettirme taktiği.
Bunu NTV ekranlarında da uzun süre devam ettirmişti.
 
Ama Çakır’ın PKK’nın silahlı mücadelesinin elde ettiği kazanımları biraz açması gerekiyor. Mesela 4 genç kızı 200 kurşunla delik deşik etmek, hamile bir kadını ve çocuğunu öldürmek Ruşen Çakır için nasıl bir kazanımdır?
 
Bunu bilmek hakkımız.
 
Onlarca şehit verilirken PKK’ya bu kadar açık destek veren bir yazarın, medyanın en gözde kurumlarında tutunabilmesi çok ilginç.
 
Görünenin dışında bağlantılar olmalıydı ve koyuldum bunları araştırmaya.
 
Çakır ilginç biçimde hem PKK, hem Derin Ulusalcılar, hem de Ergenekon tarafında muteber bir isim.
Mesela Derin Ulusalcılardan Yeniçağ yazarı Özcan Yeniçeri, Cengiz Çandar’ı Brüksel’deki toplantıda daha hafif şeyler söylemesine rağmen yerden yere vurmuştu.
 
Ama yukarıda bahsettiğim sözleri söyleyen Çakır’a tek kelime sarf etmemişti.
Açılım’ın inşa edildiği toplantılara katılan 12 Akademisyeni Devlet Bahçeli hain ilan ederken, içlerinden sadece Ruşen Çakır’ı sessizce getirip MHP’nin Parti Okulu’nda ders verdirtmişti.
 
Ne ilginç değil mi?
 
Ama daha ilginci de var.
 
Çakır, Brüksel’deki toplantıdan sonra köşesinde “PKK’nın Avrupa uzantıları AK Parti’yi hiç samimi bulmuyorlar ama CHP’den çok ümitliler.” diye yazmıştı.
 
AK Parti’yi sevmeyen o Avrupa uzantıları daha sonra MİT-PKK görüşmesinin kaydettikleri bantlarını AK Parti’yi en iyi vuracak zamanlamayla servise koydular.
 
Çakır tespiti iyi yapmış.
 
Yapar çünkü PKK’yla yakınlığı bildiğiniz gibi değil.
TV’de çağırdığı kendinden büyük gazetecilere bile ismiyle hitap ederken Sırrı Sakık’a “abi” diye hitap eder.
 
Aysel Tuğluk’a emir verebilecek derecede katı konuşabilir.
 
Aslında PKK’yı yaşatacak her türlü temasın içindedir.
 
2007 yılında Washington’daki Hudson Enstitüsü’nde düzenlenen ve Tuğgeneral Süha Tanyeri’nin “PKK’nın liderlerini teslim ederseniz AK Parti’nin oyu artar” dediği, AK Parti’yi devirmek için korkunç senaryoların yapıldığı toplantıda da O vardır.
 
Orada konuşulanlar ve Tanyeri’nin söyledikleri “bomba haber” olmasına rağmen tek satır yazmaz, hatta toplantının medyaya sızmasından rahatsız olur, kendi yokmuş gibi davranır.
 
Çünkü Ruşen Çakır, Bir Gazeteciden Ötesidir.
 
Hakkında yazılacak çok şey var ama yerimiz dar.
Yerel ve uluslararası bağlantıları, Dev Sol olayı bir sonraki yazıya...