Belediye başkanı seçildiği yerleşim yerinin başkanıdır. O şehirde yaşayanlar tarafından şehirlerini yönetip daha yaşanır hale getirsin diye seçilmişlerdir. Çoğu belediye başkanı; “kapım açık olacak,” “size hizmet için buradayım,” “siz varsanız biz varız” gibi söylemleri seçim dönemlerinde bolca kullanırlar. Bunların önemli bir kısmı ise bu söylediklerini seçimden sonra nedense hemen unuturlar. Onlara ulaşmak artık imkânsızlaşmıştır. Halk ile makam odası arasına görünmez bir duvar inşa ettirir, örnek mi? Etrafınıza bakın ne kadar çok olduğunu göreceksiniz.

İşin doğrusu, belediye başkanı olduktan sonra “Görünmez Adamolmamak gerekir.

Şöyle bir örnek verebiliriz; şehrinizde belediye başkanının yanına gitmeyi düşleyebilir, başkanla görüşmek isteyebilirsiniz. Muhtemelen ikinci kat başkanlık kapısından salona gireceksiniz. Salona girince özel kalemin görünmez duvarını, aşılabilirseniz artık kaç kapı varsa bunları teker teker aşıp sonuncusundan geçerek başkana ulaşırsınız.

Ya da bizim gibi (bir aracı ile) randevu istersiniz, sizden telefonunuzu alırlar ve size döneceklerini söylerler. Siz beklemekten sıkılınca Belediye Başkan Yardımcısına ulaşırsınız ve ondan randevu istersiniz. O da olmazsa belediye başkanını tanıyan bir başka arkadaşınızdan rica edersiniz. Yine alamazsanız bu sefer belediye başkanına yakın bir belediye meclis üyesinden rica edersiniz. O da olmazsa bizim gibi köşe yazısı yazarsınız. Eğer gazeteci değilseniz o zaman bir dahaki seçime kadar beklemek zorunda kalırsınız. Benim Söke Belediye Başkanı Levent Tuncel ile maceram böyle. Burada Levent Tuncel ismi sadece bir örnek. Başkanların veya üst düzey yöneticilerin çoğu maalesef böyle. Seçilince telefon numarasını değiştirenler bile var.

Söke’den iyi görüştüğüm bir arkadaşım randevu alabilmek için çok uğraştı ama başaramadı. Aslında kendimiz için değil, Söke için randevu istemiştik, daha ilk günlerde gördüğümüz yanlışları ve yapılması gerekenleri birlikte konuşacaktık. Demek ki her şeyi iyi biliyorlarmış veya fikir almaya gerek görmüyorlarmış ki gerek duymadılar. Sağlık olsun, zamanı gelince duyarlar sanırım. Daha ilk aylardan halktan kopuk olursanız işin sonunu varın siz düşünün.

 Bu davranışların genel adı hepimizin çok iyi bildiği gibi; seçilene kadar halkın ayaklarına kadar giderek oy istemek, seçildikten sonra “Görünmez Adam” olmaktır. Halktan bir şekilde kaçmaktır.

Peki, halktan kimler kaçar? Genel olarak anlatalım.

 Yanlış yapan, yaptığı yanlışların yüzüne vurulmasından korkan, gerçeklerle yüzleşemeyen, kendini hizmet etmesi gereken bir şehirde sorgulanamaz, eleştirilemez görerek kibirlenenler kaçar. Kendisi bu makama geldiği için herkesten üstün görenler kaçar. Ama bu görevler geçici insani ilişkiler kalıcıdır.

Belediye başkanı iken sırtını halka dönenlerden, gençleri, çocukları düşünmeyenlerden kimseye hiç bir fayda gelmez. Belediye başkanı vizyon sahibi, çağdaş, kapısını halka açmış, gençlere çağdaş etkinlikler sunan, kadın-erkek ayırmadan sorumlusu olduğu toplumun sorunları dinleyen kişi olmalıdır.

 Yerel yöneticilerin kapılarını sadece yukarılardan gelen yöneticilere, bakanlara, müsteşarlara, kodamanlara açması kendini sadece onlara saklaması, kendisini o makama getiren seçmenlerine kapılarını kapatması düşünülemez. Kapılarını esnafından ev kadınına, seyyar satıcısından boyacısına, şoför esnafından kâğıt toplayıcısına, iş adamından işçisine, tüm meslek guruplarını, köylüyü, kentliyi, gazeteciyi dinleme lütfunda bulunacak belediye başkanı olmak bu kadar zor mu?

 Artık halkı sadece seçim yaklaştığında dinlemeyin. Seçim dönemi halk için değil, kendiniz için halkın ayağına geliyorsunuz. Seçmen akıllı olursa, kendisini makamına kabul etmeyene iyi bir ders verirse, o makama oturacak olanlar, kimi muhatap almaları gerektiğini çok iyi anlar.

Seçilmiş başkanlar sakın ola ki kendini halktan soyutlamasın. Sakın dört tane kapının arkasına saklanmasın. Kendisini görmek isteyen, derdini anlatmak isteyen, görev verdiği müdürlerinin bir takım yanlışlarını anlatmak isteyen kişilerle, sivil toplum yetkilileri ile hele hele gazetecilerden görüşmekten kaçmasın. Halktan kaçmanın kimseye faydası olmaz. Yapılması gereken sadece halk ile iyi bir iletişim.

“Kibir beIe bağIanan taş gibidir, onunIa ne yüzüIür, ne de uçuIur.” (Hacı Bayram-ı VeIi)

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!