Ergenekon"dan tutuklananların dosyalarıyla ilgili kısıtlılık kararını değerlendiren hukukçular bu uygulamanın savunma hakkını ihlal ettiği ve “adil yargılanma hakkı”na aykırı olduğunu belirtti.

Ergenekon soruşturması kapsamında, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Doğan Yurdakul"un da aralarında bulunduğu 7 kişinin tutuklanmasının ardından avukatlarının, dosyadaki “kısıtlılık kararı” nedeniyle savunma haklarının ihlal edildiği yönündeki eleştirileri, Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 153. maddesinde düzenlenen “kısıtlama kararı”nı yeniden gündeme taşıdı.

Hukukçular bu uygulamanın savunma hakkını ihlal ettiği ve “adil yargılanma hakkı”na aykırı olduğunda birleşirken, savcıların bu konudaki yetkilerini şüphelilerin aleyhine kullanmasını eleştirdiler. Hukukçular bu uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesindeki “adil yargılanma hakkı”na aykırı olduğunu belirtirken, AİHM"nin bu konuda başka ülkelerdeki uygulamaları mahkum ettiğine dikkat çektiler. Görüşler şöyle:

AİHM kararları çok açık
Rıza Türmen (Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakimi): “Soruşturmada gizlilik kararı alınması gerekiyorsa alınabilir. Ancak savunma hakkının sınırlanmaması gerekir. Bu hakkın kısıtlanmaması için şüpheli ya da sanığın ve avukatının dosyadaki bütün belgeleri görebilmesi, inceleyebilmesi gerekir. Çünkü bu dosyaya göre savunma yapar. Ayrıca tutuklama yapıldıktan sonra avukatların tutukluluğa itiraz edebilmesi için suçlamaya dayanak olan delillerin bulunduğu dosyayı inceleyebilmesi gerekir. Bu konuda AİHM kararları çok açıktır. Eğer yargılama başlamamışsa yani ifade ve sorgu aşamasında bir gizlilik kararı varsa ve avukatlar bu aşamada dosyayı inceleyemezlerse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 5. maddenin 4. fıkrası yani "tutuklanmaya itiraz hakkı" ihlal edilmiş olur. Yargılama başlamıssa ve kısıtlama kararı devam ediyorsa AİHS"nin 6. maddesinde yer alan "adil yargılanma hakkı" ve "silahların eşitliği" ilkesinden hareketle "savunma hakkı" ihlali gündeme gelir.”

Adil yargılanmadan söz edilemez
Prof. Dr. Erdener Yurtcan (Ceza Hukukçusu): Ceza adalet sistemleri dünya ölçeğinde ele alındığında, "silahların eşitliği" ilkesi temel taşlardan biridir. Bunun anlamı, iddia ve savunmanın eşit hak ve yetkilerden faydalanmalarıdır. Ancak, soruşturmaya konu bir olayda, hazırlık soruşturması aşamasında savunmanın silahların eşitliğinden tam olarak faydalanabildiğini söylemek zordur. Hele, gizlilik kararı alınmış soruşturmalarda bu husus savunmayı daha da zorlamaktadır. Savunmanın tam olarak yapılamadığı bir ceza yargılamasında adil yargılanma hakkından söz edilemeyeceği gibi, gerçeğe ulaşılabilmesi de mümkün olamamaktadır.”

Orta yolun bulunması lazım
Prof. Dr. Hakan Hakeri (19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): “Siz bir savunma yapacaksanız, suçlamaya dayanak olan herşeyi görüp savunmanızı ona göre hazırlamanız gerekir. Göremediğiniz bir takım deliller varsa, o delillere karşı savunma yapamazsınız. Ama bu karşılık da soruşturma aşamasında yani deliller toplanırken şüpheli veya avukatın bütün delilleri görmesi bazı sakıncalara ya da delillerin karartılmasına yol açabilir. Bu durumda CMK"da yer alan kısıtlama kararı alınır. Savcılar da hakim kararından aldıkları bu konudaki yetkilerini çok geniş kullanıyorlar. Aslında iki taraf da haklı...”

Delilleri şüpheliden gizleyemezsin
Prof. Dr. Ersan Şen (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi): “AİHM, Lamy Belçika"ya, Schips Almanya"ya karşı ve Lietzow Almanya"ya karşı kararlarında diyor ki, "Ancak somut olaylar gerekli kılıyorsa dosya hakkında kısıtlama kararı çıkarılabilir. Ama kişiyi yakalamış ve gözaltına almışsan, ayrıca tutuklamaya sevk etme durumu varsa ve tutuklanmışsa o zaman bu tedbirleri sadece suçun adını söyleyerek koyamazsın. Tutuklamasına dayanak delilleri şüpheliye ve avukatına göstermek zorundasın" diyor. "Aksi takdirde adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ihlal edilmiş olur" diyor. Yani bunu basından kamuoyundan gizleyebilirsin ama şüpheliden ve avukatından saklayamazsın çünkü savunmasını yapması için bunları görmesi şart.”

AİHM 30 güne kadar izin veriyor
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (Ankara Barosu Başkanı): “Dosyadaki avukata kısıtlama kararları "adil yargılanma hakkı"nı, "savunma hakkı"nı ihlal ediyor. Silahların eşitliği ilkesine de aykırı. Çünkü aleyhte olduğu söylenen delilleri göremediğiniz gibi lehteki delilleri de görüp onları imkanından yoksun kılıyor. Ancak savcının size okuduğu ve gösterdiği kadarını biliyorsunuz. AİHM tutuklu sanıkların müdafilerine en fazla 30 güne kadar dosyanın kısıtlanmasına izin veriyor. Onun ötesini "ağır yargılanma hakkı"nın ağır ihlali" kabul ediyor.”

Her şey savcının inisiyatifine geçer
Av. Dr. Tuncer Özyavuz (Ceza Hukukçusu): “Ceza Hukuku"nda "silahların eşitliği" ilkesi vardır. Bu iddia makamının ve savunmanın eşit imkanlara sahip olması demektir. Yani savcının elinde şüpheliyi suçlamak için hangi bilgi ve belgeler varsa savunma tarafında da aynı bilgi ve belgelerin olması gerekir. Gizlilik kararının olduğu durumda savcılar dosya üzerinde tam yetkiye sahip olurlar. Avukatlar etkisiz kalır. Her şey savcının inisiyatifine geçer. Savcı size elindeki belgeyi okur, ancak incelenmesi için vermez. Bu da savunma hakkını kısıtlar. AİHS"nin 6. maddesindeki "adil yargılanma hakkı" ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkar.”

milliyet