Çevre ve Orman Bakanlığı’nın önünde oturma eylemi yaptıkları için gözaltına alınan çevrecilere takipsizlik çıkarken savcı toplantı ve gösteri hakkını savundu. Kararda, toplantı ve gösterilerin anayasal bir hak olduğu, gruba dağılmaları konusunda uyarı yapılmadan doğrudan gözaltı uygulanamayacağı vurgulandı.
Çevre sorunlarına dikkat çekmek için yüzlerce kişi Türkiye’nin dört bir yanından ‘kervan’larla yola çıkarak Ankara’ya gitmişti. Çevreciler, 4 Haziran 2011 tarihinde Çevre Bakanlığı önünde açlık grevindeki arkadaşlarına destek olmak için oturma eylemi yapmıştı.

10 kişi gözaltına alınmıştı
Eylemin izinsiz olduğu gerekçesiyle polis gruba müdahale ederek 10 kişiyi gözaltına almıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da 10 çevreci hakkında ‘izinsiz toplantı yapmak’ suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. Savcı Nadi Türkaslan, tarafından sürdürülen soruşturma tamamlandı. Savcı Türkaslan, çevreciler hakkında dava açmaya gerek görmeyerek takipsizlik kararı verirken çarpıcı değerlendirmelerde de bulundu.

AİHS’ye de atıf var
Takipsizlik kararında, toplantı ve gösteri hakkının anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle (AİHS) güvence altına alındığı belirtildi. Eylemcilerin toplantı ve gösteri hakkının kullanılması için önceden izin almalarının gerekli olmadığı ifade edildi. Kararda, toplantı ve gösteri hakkını düzenleyen 2911 sayılı kanuna göre, toplantı yapılmayacak zaman ve yerler şöyle hatırlatıldı: “Düzenlemeye göre, güneşin batmasından sonra ya da kamu hizmeti veren yerlerde ve eklentilerinde toplantı yapılmayacağı, şüphelilerin toplandığı zaman güneşin batmasından sonra ve bir bakanlık binası olmakla yasak zaman ve yerde toplanıldığı, buna karşın yine uygulamada bu tür zamanda ve yerlerde yapılan toplantılarda dahi topluluğa görüşünü açıklaması için tolerans gösterildiği... Esasen bu tür yasak zaman ve yerlerde toplanılması da doğrudan suç oluşturmamaktadır.”

Görüşlerini açıklasınlar
Kararda, toplantı yasak yer ve zamanda yapılsa dahi, grubun görüşünü ifade etmesinin beklenilmesi, sonra yapılan uyarılara rağmen grubun dağılmama durumunda suçun oluşabileceği anlatıldı:
“Uyarılardan sonra yine topluluğun dağılması için makul bir süre gerek. Topluluğun daha başlangıçta kişilere, çevreye karşı saldırgan bir tavırda bulunması, kişilerin ya da trafiğin güvenliğini tehlikeye düşürmesi halinde toplantı başlangıçtan itibaren suç oluşturur.”

Doğrudan gözaltı tepkisi
Çevrecilerin idareden izin almadan toplandıkları, güvenlik güçlerinin uyarısına rağmen dağılmadıkları hatırlatılan takipsizlik kararının devamı şöyle:
“Toplantının bildirimsiz yapılması, yasak yerde yapılması ve dağılma uyarısına karşın dağılmama nedenleriyle toplantı şeklen hukuka aykırı gibi gözükse de topluluğun kişilere ya da çevreye karşı saldırgan olmaması, güvenliği tehlikeye düşürmemesi karşısında, yapılması gerekenin topluluğun dağılması için beklenip dağılmama halinde, dağıtmak için zor kullanılması gerekir. Bu yapılmayıp, şüpheliler dağılmadan doğrudan gözetim altına alınmış, dağılmaları için değil gözetim altına alınmak için zor kullanılmıştır. Bu nedenle şüpheliler hakkında kovuşturma açılmasına yer bulunmamaktadır.”
radikal