Akman'ın avukatı Hakan Yıldız, "Savcı suçüstü işlemi yapmaya çalıştı ancak eylemin ne olduğuna ilişkin net bir gerekçe sunmadı. Sadece 2003-2005 yıllarına ilişkin sorular sordu. Olmayan bir suçtan tutuklandılar" dedi.
 
Deniz Feneri e.V. soruşturması kapsamında eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ile Ali Solak, neyle suçlandıklarını öğrenemeden tutuklanarak cezaevine gönderildi.
 
Üç yıl önce başlatılan soruşturma kapsamında 2009 yılında Kanal 7'de ile Karaman ve diğer kişilerin evlerinde arama yapıldı. Yaklaşık 2 kamyon evraka incelenmek üzere el konuldu. Bu süreçte Zahid Akman ile ilgili bir işlem yapılmadı. Kanal 7 yöneticileri ve Akman, çeşitli tarihlerde, soruşturma kapsamında ifade vermek, yargılanıp aklanmak istediklerini beyan eden 15 dilekçe ile savcılığa başvurdu.
 
Ancak bu dilekçelerin hiçbirisine yanıt alamadı. Bu süre içinde işleri gereği onlarca kez yurt dışına gittiler. Ancak 6 Temmuz'da 'suçüstü hali vardır' denilerek gözaltına alınan Akman ile Kanal 7 yöneticilerine savcılıkta ve poliste suçüstü halini gösteren hiçbir soru sorulmadı. Daha sonra mahkemeye sevkedilen Kanal 7 yöneticileri ve Akman, mahkeme tarafından 'kuvvetli suç şüphesi, tanık ve 3. kişilere baskı yapma ihtimali' gerekçesiyle neyle ve hangi eylemle suçlandıklarını öğrenemeden tutuklandı. Üstelik bilirkişi raporu da 20 aydır hazırlanamadı.
 
BİLGİ KİRLİLİĞİ YAŞANIYOR
 
Davayla ilgili kamuoyunda bir bilgi kirliliği olduğunu belirten Akman'ın avukatı Hakan Yıldız, "Savcı suçüstü işlemi yapmaya çalıştı ama suç olan eylemin ne olduğu belli değil. Olmayan bir suçtan dolayı tutuklanma durumu sözkonusu. Tutukluluğa neden olan eylemlerin ne olduğunu bilmiyoruz. Ne savcı ne de mahkeme hangi suçtan dolayı tutukladıklarına dair net bir gerekçe söylemiyor. Savcı dava ile ilgisi olmayan konularda da soru sordu, neyi soruşturduğu belli değil, soruşturmayı genişletmek mi istiyor, bilmiyoruz" diyerek, soruşturmanın hukuken birçok boşluğu olduğunu söyledi.
 
İKİ KAMYON EVRAKA EL KONULDU
 
Yıldız, 2009 yılında Kanal 7'de arama yapıldığını belirterek, "Eylül 2009 tarihinde Kanal 7 ile Zekeriya Karaman ve diğer kişilerin hissedar olduğu şirketlerde ve evlerinde arama yapılıyor. Bu aramada özellikle Kanal 7 yönünden yaklaşık 2 kamyon evraka el konuluyor. Bu evraklara delil olarak değil, incelenmesi amacıyla el konuluyor. Sekreterlerin telefon defterlerine dahi el konuluyor. 
 
Ayrıca Kanal 7'nin tüm dijital verilerinin bir buçuk ay boyunca imajları alındı" dedi. Yıldız, aramalarda önemli bir konuya dikkat çekerek, "Akman yönünden ise arama faaliyeti yapılmıyor. Ne iş yerinde ne evinde arama yapılmıyor, savcılık bir arama talebinde bile bulunmuyor. Ama bugün delil karartma ihtimalinden söz ediliyor. Bu bizim açımızdan önemli bir husus" diye konuştu.
 
15 TANE DİLEKÇEMİZ SAVCILIKTA
 
Yıldız, yaşanan süreç içerisinde müvekkilinin ve Kanal 7 yöneticilerinin savcılık makamına yazılı ve sözlü ifade vermek istediklerini ifade ederek, "2008 yılından bugüne kadar yaklaşık 15 dilekçemiz var. Sözlü söylediklerimiz hariç. Her defasında CMK 145'e göre bizi davet edin biz ifade vermeye hazırız, dedik. Bizim hakkımızda dava açın biz yargılanıp aklanmak istiyoruz diye. Ancak savcılık, bilirkişi incelemesi sürüyor. Tamamlandıktan sonra size tebliğ edeceğiz ondan sonra ifade alma sürecine geçeceğiz" cevabını aldık.
 
Son olarak 1 Temmuz'da savcılığa giderek süreci sorduğunu ve şu aşamada birşey yok denildiğini dile getiren Yıldız, şöyle devam etti: "Ama 6 Temmuz günü hukuka aykırı bir şekilde olduğunu düşünüyoruz. 
 
Bu kişiler hakkında yakalama ve gözaltı işlemleri yapıldı. Bunun gerekçesini ise savcılık şu şekilde ifade ediyor, suç üstü hali vardır, bu nedenle CMK 90'a göre biz bu kişileri yakalatıyoruz ve gözaltına alıyoruz şeklinde ifade edildi. 
 
Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü ne savcılık ifadesinde ne sorgu sırasında suçüstü halini gösteren hiç bir şey sorulmadı. Örneğin Zahid beye sorulan sorular 2003-2005 yılına ilişkin hususlardır. Bu süreçte hukuka aykırı uygulamalar oldu. Zahid bey, 7 Temmuz tarihinde ifadesini verdi. Savcılığın sonra şu kararı vermesi lazım. Ya tutuklamaya sevk etmesi ya da salı verilecekse salıverilmesi lazım. Bunun yerine gözaltı süresini uzatarak tekrar emniyete gönderdi."
 
SEVK YAZISINI BİLE ALAMADIK
 
Avukat Yıldız, müvekkillerinin tutuklanma sürecinin savcılık makamı tarafından kendilerine tebliğ edilmediğine vurgu yaparak, "Anayasa'ya, CMK'ya, yönetmeliklere göre gözaltı süresi sona erdiğinde sorgu hakiminin önüne çıkması gerekirken müvekkili, diğer kişiler neyle suçlandıklarını bilmeden tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi. Çünkü savcılık ifadesinde net olarak şu eyleminiz sebebiyle yargılanıyorsun diye bir şey yok. Ne de sevk yazısında böyle bir şey var. Tutuklama sevk yazısı bize tebliğ edilmedi. 
 
Bu konuda savcılığa yaptığımız başvuruda bize iki farklı cevap verdi. Bir kişi yönünden yapılan başvuruda sevk yazısının kısıtlılık kapsamında bir belge olmadığı ama vermeye uygun görmedikleri şeklinde bir beyanları var. Benim yaptığım başvuruda ise Savcılık Makamı; sevk yazısının kısıtlılık kapsamında bir belge olduğu bu nedenle de veremeyecekleri şeklinde iki farklı beyanda bulundu. Neyle suçlanıyoruz, hangi eylememizle suçlanıyoruz. Onu dahi bilmiyoruz halen" diye konuştu.
 
150 KLASÖRÜN İÇERİĞİNDEN BİLGİMİZ DAHİ YOK
 
Yıldız, süreç içerisinde toplam 150 klasör evrakın oluştuğunu duyduklarını ancak içerikleri hakkında bilgilerinin olmadığını ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
 
"Aleyhimize toplanan delillerin ne olduğunu bilmediğimiz için lehimize olan şu husustaki delilleri toplayın bile diyemiyoruz. Bize bir belge gösterilmedi. Bu yüzden savunma dahi yapamıyoruz. Tutuklama kararı verildi. Tutuklama gerekçesi olarak da, genel ifadeler kuvvetli suç şüphesi, kaçma ve delil karartma ihtimali. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Öncelikle kuvvetli suç şüphesi olacak bize her hangi bir şey gösterilmedi."
 
Oysaki gerek müvekkili gerekse Kanal 7 yöneticilerinin işleri ve görevleri gereği yaklaşık 30 defa yurt dışına gittiklerini belirten Yıldız, tutuklama gerekçesi olarak gösterilen 'kaçma' eyleminin yersiz olduğunu savundu.
 
Avukat Yıldız, yargı makamlarına her türlü destekte bulunduklarını ifade ederek, "Kanal 7 ile ilgili aldıkları bazı programları hakkında teknik yardım istediler. Kanal 7 personeli geldi savcılıkta makamına yardımcı oldu. Hangi programın nasıl kullanıldığını gösterdi. Böyle bir delil karartma gibi bir durum olsa bunları yapmazdı kimse. Muhasebe bölümüyle ilgili teknik bilgiler verildi" dedi.
 
Genel olarak bu operasyonun Kanal 7'ye yönelik yapılmış bir operasyon olarak düşündüklerini söyleyen Yıldız, "İki siyasi parti ve onlara angaje medya 3 yıldır bu kişileri yargısız infaza tabi tuttu" dedi.
 
Er meydanında her şey anlaşılacak
 
Hukukçu ve Deniz Feneri avukatlarından Prof. Dr. Ersan Şen ise yargısız suçlamaların yapıldığını belirterek, "Müvekkillerim yurt dışına gidip geliyor. Kaçma, delil karartma şüpheleri yok. İkamet adreslerinde değişme yok. 2011 yılının temmuz ayına gelmişiz artık bu aşamada 3 yıllık soruşturmanın sonucuna gelmişiz, bir dava açılması gerekiyor. Toplum bakımından, failler bakımından, ortada bir mağdur olduğunu iddia eden kimse yok, bizim gördüğümüz yani dolandırıldım deyip ortaya çıkan kimse yok" dedi.
 
Şen, devam eden bu süreçte birden bire şartlar oluşmadan yakalama ve gözaltı tedbirlerine başvurulduğunu belirterek, "Oysa biz sürekli başvuruyoruz bizi davet edin, çağırın, ifade vermek istiyoruz, savunma yapmak istiyoruz. Her soruya cevap vereceğimizi beyan etmişiz. Sen benim müvekkilimi suç işlerken mi yakaladın?
 
Hangi belgelere, hangi imzalara, hangi fotoğraflara dayanarak suçluyorsun? 3 yıl bekledikten sonra hiçbir yeni delil yokken tutukluyorsun. Gizlilik perdesine sığınıryorsun. Suçlanan kişi bu durumda nasıl savunma yapacak? Burası er meydanı, aç davanı neyin ne olduğu ortaya çıksın. 6 ayda hazırlanması gereken bilirkişi raporu 20 aydır çıkmadı. Somut deliller ve gerekçe olmadan tutuklandılar" diye konuştu.
 
Almanya bıraktı Türkiye tutukladı
 
Avukat Yıldız Almanya'daki süreç ile şunları söyledi: 'Almanya'da verilen ilk karar sonrası bu kişiler hakkında da soruşturma başlatıldı. Mustafa Çelik için savcılık aşamasında takipsizlik kararı verildi. Zekeriya Karaman, Zahid Akman ve bir kişi hakkında dava açıldı. Ancak mahkeme; bu kişiler hakkındaki iddialarla ilgili tek delilin Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan'ın itirafları olduğu, başka bir delil olmadığı gerekçesiyle davayı askıya aldı, duruşma günü dahi vermedi. Savcılıktan ek delil istedi.
 
Ayrıca bu kişilerin tutuklanması talebini de kaçma ve delil karatma ihtimali yoktur gerekçesiyle reddetti. Bu nedenle Almanya'da halen görülen bir dava yoktur.' Yıldız, Mustafa Çelik hakkında Alman savcılığının tutuklama talebinin Almanya mahkemesi tarafından "delillerin toplanmış olduğu, delilleri karartma ihtimali olmadığı ve kaçma şüphesi bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiğini ancak Türkiye'de aynı dosya kapsamında tutukluluğuna karar verildiğini söyledi.
 
yenişafak