Prof. Dr. Kezban Hatemi, "Derhal yapılması gereken şey savcı hakkında dava açılmasıdır. Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmalıdır. Cumhurbaşkanının parti kapatılması yoluyla görevden alınmasını hiç gördünüz mü? Buna yargının siyasallaşması denir.

Cumhurbaşkanının davaya dahil edilmeye çalışılması savcının Anayasaya uymayan bir müdahalesidir. Bu durumda da savcıya gereği yapılır. Cumhurbaşkanı tarafsız bir konumdadır nasıl olurda davaya konu edebilirsiniz.

Binlerce iddianame hazırlanır ve bu parti kapatılması için yeterli değildir. Bu antidemokratik bir uygulamadır. İktidar partisinin de içinde bulunduğu bir yapıyı yüzde 47'lik bir kitleyi siz nasıl yok sayarsınız. Bildiğimiz bir tek gerekçe var "Ulema" lafıdır. Ulema lafı da bilgin anlamına gelir. Yargının siyasallaşmasına bir örnektir malesef.

"Dindar bir cumhurbaşkanı" seçeceğiz sözü dışında laik demokratik ülkeye yönelik herhangi bir açıklama olmamıştır. Laiklik devlet demek anlamına gelir. Bülent Arınç laik olmaya bilir bir birey olarak. Ama devlet laiktir. Laiklik dinin karşıtlığı değildir ama ülkemizde malesef hep böyle bir algılama vardır.

Farklı inançları yönetme sanatıdır laiklik. Devletin temel ilkesi bu olmalıdır. Laikliği dine karşı bir tür uygulama olarak göstermek doğru değil. '367 olayı ile' birlikte AKP'nin oy oranı yüzde 47 oldu. "