Çok okuyan bir millet değiliz ne yazık ki. Bu yüzden ara ara kitap tanıtımı ve özetlerini yazılarımızı içine alıyoruz. Dünyanın en unutulmaz eseri olarak gördüğüm "Savaş ve Barış" kitabına bu yazımızda yer verdik.

Lev Nikolayeviç Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya’nın Tula şehrindeki Yasyana Polyana adlı konakta 1828 yılında dünyaya gelmiştir. Lev Nikolayeviç Tolstoy yazdığı çok sayıdaki eseriyle edebiyat tarihinde dünyanın en iyi yazarları arasında kabul edilir. Arkasında Diriliş, Gençliğim, Anna Karanina gibi çok sayıda eser bırakan 82 yaşında vefat eden Tolstoy, zengin bir ailenin çocuğu olmasına rağmen Marksizm fikrinden etkilenerek bütün malını köylülere dağıtmış, onlar gibi yaşamaya da çalışmıştır. Bu düşüncelerini eserlerine de yansıtan yazar, Rus ve Dünya edebiyatında unutulmaz yerini almıştır.

İlk kez 1869 yılında yayınlanan Tolstoy’un unutulmaz eserlerinden Savaş ve Barış, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Beş yüze yakın karakteri barındırır roman. Edebiyat eleştirmenleri tarafından bir daha böyle bir eserin yazılamayacağı düşünülmektedir.

Romandan ziyade tarihi bir belge niteliği taşıyan kitap, 1805 yılında Çar 1. Aleksandr’ın iktidara gelmesi ile başlar. 1812 yılında Napolyon’un Rusya’ya saldırısı ile de devam eder. Savaş ve Barış’ta beş yüze yakın karakter olsa da özellikle beş asil ailenin 1805 yılında başlayan yaşam serüvenleri anlatılır. Bu aileler; Bezukovlar, Bolkonskiler, Rostovlar, Kuraginler ve Drubetskoylardır. Bezukovlar zengin ve asil olmasına rağmen parçalanmış bir ailedir. İkinci aile Balkonskiler de eski ve saygın bir ailedir. Rostovlar ise Moskova’da yaşayan asil bir ailedir. Kuragin ailesi ise oldukça tartışmalı bir ailedir. Son aile Drubetskoylardır. Çok asil bir ailedir fakat son zamanlarda oldukça fakirleşmişlerdir.

Dünya edebiyatının olmazsa olmazları arasında hak ettiği yerini alan Savaş ve Barış aslında insanlık var olduğundan beri başına gelebilecek olaylardan ve duygulardan bahseder. Aslında bir nevi bizi anlatan ve herkesin kendinden bir parça bulacağı bir kitap özelliği taşımaktadır. Belki de ölümsüz olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri de budur. Kastettiğimiz şey aşk, tutku, ihtiras, kıskançlık gibi duygulardır. Romanın bir diğer başarısı da titizlikle hazırlanmış olmasıdır. Tolstoy yaşamadığı dönemi anlattığı için, birçok belge incelemiş, sayısız tarihi roman okumuş ve birçok tanıkla konuşmuştur. Bu yüzden karakterler hayali de olsa birçoğu yaşayan kişilerden örneklerle süslenmiştir. O yüzden kitap gerçekçilik akımıyla yazılmış bir eser olma özelliğini taşır. Bu yüzden bu unutulmaz eser kütüphanenizin demirbaşı olma özelliğine sahiptir.

Gelelim bizim verdiğimiz savaşa ve barış isteğimize. Bizim tek isteğimiz başta Efeler olmak üzere ilimizin iyi yönetilmesi, böylece sağlıklı bir ortamda huzurlu bir şehirde yaşamak. Sözü Efeler ilçesine getirmişken 2014 yılında belediye kurulduğunu, belediyenin şimdiye kadar iki başkanla yönetildiğini belirtmekte yarar var. Efeler Belediyesi Kurucu Başkanı Mesut Özakcan ve sonrasında seçilen ise Fatih Atay olmuştur.

Yerel siyaset çok çetindir. Bu Çetin siyaset içinde farklı siyasiler farklı yollardan istediğini almaya çalışır. Yerel anlamda en önemli seçim ise belediye başkanlığı seçimidir. Gerek 2014 seçimlerinde, gerekse 2029 seçimlerinde seçilen iki başkanın da seçilmesinde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun katkısı büyüktür. Hata 2019 seçimlerinde kurulan Millet İttifakı Fatih Atay’ın seçilmesinde önemli rol oynamıştır. Durum böyle iken Efeler Belediyesi’nin eski ve yeni başkanlarına seçilmelerini sorduğunuzda kendi başarıları olduğunu söylerler.

Sonuç olarak, her ikisi de halk tarafından seçilmiş, ama halkın ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak kalmışlardır. Belediye başkanlarının gerek sosyal belediyecilik anlamında, gerekse yatırım anlamında yeterli olamamışlardır. Her şeyi bir kenara bırakın belediyenin kendine ait bir hizmet binası bile yoktur. Hatta ilk defa bu yıl ilimizin en büyük ilçesi Efeler nüfus olarak kendinden neredeyse üç kat küçük Kuşadası Belediyesi’nin bütçesinin arkasında kalmıştır. Tek başına bu bile Efeler Belediyesi’nin yönetiminde ciddi sorunlar olduğunu göstermektedir.

Her iki belediye başkanı döneminde de Efeler Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi arasında bir çekişme, daha doğrusu savaş yaşanmış, bundan da en büyük zararı yine Efeler halkı almıştır. Olması gereken ilçe belediyelerinin Büyükşehir ile barış içinde çalışmasıydı. Ancak gerek Mesut Özakcan'ın, gerekse Fatih Atay’ın egoları nedeniyle bu gerçekleşmemiştir. Bu savaş nedeniyle kılıçlar çekilmiş, adeta savunma hattı kurularak Efeler Belediyesi bünyesinde yapılan işlerde her iki başkan tüm yetkileri kendisinde toplayıp her şeyi deneyim altında tutarak açık vermemeyi düşünmüşlerdir. Böyle olunca da ekip çalışması gereken bu büyük belediyemizde doğal olarak işler aksayıp verim düşmüştür.

Şimdiye kadar kötü yönetilen Efeler Belediyesi’nin tek çıkar yolu bir dahaki seçimde bu barışı sağlayabilecek bir belediye başkanının göreve gelmesidir. Barış her iki tarafa da rahatlama ve huzur getirecek, böylece kazanan Efeler halkı olacaktır. Bu gerçekleşmez ve savaş ortamı sürerse sadece Efeler değil, başta Büyükşehir olmak üzere tüm ilimiz bundan zarar görecektir.

"Birlik her zaman rekabetten daha kuvvetlidir." (Jack London)