Değerli AydınPost Okuyucuları bu hafta sizleri Şanlıurfa’ya götüreceğim ve dünyanın merak ettiği Göbeklitepe’yi anlatacağım.

Dünya Göbeklitepe’yi görmek için Şanlıurfa’ya akın ediyor, UNESCO tarafından 2018 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmasının ardından ülkemizde 2019 yılı”GÖBEKLİTEPE YILI” ilan edildi. Tarihi baştan yazan bu keşfe ev sahipliği yapan Şanlıurfa, Türkiye’den ve Dünya’nın dört bir tarafından gelen turistleri, asırların gölgesinde demlenmiş misafirperverliği ile ağırlanıyor.

Öğrenmenin ve keşfetmenin sonunun olmadığının tarihi bir kanıtı ile karşı karşıyayız. Üstelik bu kanıt, bizim ülkemizde gün ışığına çıkmış durumda….

Gelin önce kendi bilgilerimizin üzerinden geçelim. Taş devrinde insanlar nasıl yaşıyordu?

Avcı ve toplayıcıydılar, en fazla küçük el aletleri yapabilecek kadar makine-teknik bilgisine sahiptiler. Bu aletleri de avlanmak, otları kesmek gibi günlük yaşamsal aktiviteler için kullanıyorlardı. Mağaralarda yaşıyor ve duvarlara hayvan resimleri çiziyorlardı… Böyle biliyorduk çünkü eski kazılar bize tam olarak bunları söylüyordu.

Derken Şanlıurfa’nın yaklaşık 12 kilometre kuzeydoğusunda Tek Tek Dağları’nın üzerinde bulunan Göbeklitepe’de yapılan kazı çalışmaları bütün bildiklerimizi altüst etti.

Taş devrinde yapılmış, ileri düzeyde mimarlık gerektiren tapınaklar hem arkeoloji hem de dinler tarihine yepyeni sayfalar açtı. Birçok figürle zenginleştirilmiş tapınakalar, taş devrindeki insanların tapınma ihtiyacını gözler önüne serdi. Bugün Göbeklitepe arkeoloji dünyasının en önemli keşiflerinden biri olarak tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen turistler, bu şaşırtıcı keşfi yakından görmek için ülkemizi ziyaret ediyor.

Çocuklara tarihi, arkeolojiyi, bilimi sevdirmek, bu muhteşem keşfin öyküsünü anlatırken onların gözlerindeki ışığı görmek için siz de imkanlar dahilinde Göbeklitepe’yi ziyaret edebilisiniz.

İşte size bir fırsat YUPA TUR 20 HAZİRAN 2020- 28 HAZİRAN 2020 Gap turuna götürmek ve yukarda anlattığım gibi bir yanda Adanası diğer yanda Hatay veya Antakyası, Gaziantep’i. Zeugma Mozaik Müzesi Çingene kızının kayıp parçaları 20 yıl aradan sonra Zeugma müzesinde, Peygamberler şehri, Şanlıurfa ve simgeleşmiş Balıklı Göl’ü. Türkiye’nin en büyük yedinci şehri kabul edilen Şanlıurfa Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer almaktadır. Eski ve halk arasında kısa adıyla Urfa olarak bilinmektedir. Kurtuluş savaşında halkın gösterdiği başarının hatırasına 1984 yılında Şanlı unvanını almıştır.

Bu yüzden ŞANLIURFA olarak ilLer arasında yer almıştır. Efsaneler şehri olarak ta bilinir.

Doğuda Mardin, Batıda Gaziantep, Kuzeyde Adıyaman, Kuzey doğuda Diyabakır ve Güneyde Suriye il sınırları vardır. Ayrıca Harran ovası konik evleri, ilk camilerden Ulu Cami buradadır.

Bu yazdığımız ileri rehber eşliğinde gezip göreceği, daha fazla bilgileri orada görerek, yaşıyarak, sıra gecesinde eğlenerek Aydın şehrimize yeni anılarla döneceğiz,

Konumuza dönecek olursak, Göbeklitepe Arkeolojik Alanı 1963 yılında, İstanbul ve Chiago üniversitelerinin bir yüzey araştırması sırasında keşfedildi. Alanın gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başlandı. Bu çalışmalar sonrasında Göbeklitepe’nin 12.000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşıldı. Çapları 30 metreyi bulan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet “T” biçimli 5 metre yüksekliğinde, kireçtaşından, bağımsız sütun yer alıyor. Yapıların iç duvarlarında da daha küçük sütunlar bulunuyor.

Bölge ile ilgili anlatılacak o kadar çok şey var ki anlatmak ile bitmez. Yeri gelmişken benim de 6 yıl çalıştığım Yaşar Holding de bulunduğu bölgeyi kalkındıran, harekete geçiren ve refah yaratan niteliğe sahip projelere imza atan Yaşar Holding 2016 yılında Pınar Süt Şanlıurfa fabrikasının açılışını yapıyor. Bu yüzden bölgenin ve ülkemizin kazandığı değer her geçen gün artmaya devam ediyor.

SADE BİR LEZZET DEĞİL, ADETA BİR ŞÖLEN!

Türkiye’de turist olarak gezmenin en keyifli taraflarından biri de kuşkusuz zengin mutfağı,

Şanlıurfa’ya kadar gitmişken, yöresel lezzetlerin tadına bakmadan dönmeyeceksiniz elbette.

Ciğer kebabı, patlıcan kebabı, çiğ köfte, lahmacun, ve elbette Urfa kebap damaklarınızı şenlendirecektir.

Baklava, billuriye ve şıllık tatlısı ise keyfinize keyif katacaktır. (Tatlıların yanında bir bardak süt veya bir bardak ayran ikram eden Urfalıların sözünü dinleyin ve şeker dengeniz için mutlaka için)

Dönüşte de mutlaka kurutulmuş bamya almayı unutmayın. Lezzet duraklarından bu hafta da bu kadar.

SONUÇ

Bilinen şu ki günlük yaşama dair hiçbir bulgu ya da mezarlar ve gömülmemiş cesetler olmadığı için, Göbeklitepe’nin sadece ibadet ve törenler için bir tapınak olduğu.

Ayrıca Göbeklitepe’ye bu kadar emeği geçmiş Fırat Vadisinde geçen yılları saymasak sırf Göbeklitepe’de geçen 20 yıl ve son gününe kadar hayatını adadığı bir kazı macerası sayesinde bize böylesine eşsiz bir arkeolojik alanı kazandırdığı için hepimizin Klaus Schmidt’e büyük bir şükranlık borcumuz var. Klaus Schmidt 2014 yılında kalp krizinden vefat etmiştir.

Bir Turizmci olarak önünde saygı ile eğiliyorum.

Bir başka yazımda buluşmak üzere değerli yorumlarınızı bekliyorum.