Yüzyıllardan beri tartışılmış evlilik, ölüme kadar ayrılmamak, duyguların ve fikrin bir akde bağlanması, evlilik yemini… Evlilik kavramını anlamaya ve tanımlamaya çalışmadan önce; 'biz' olmanın anlamını anlamak gerekiyor belki de.

"Biz kimseye ait değiliz, kimse bize ait değil, birbirimize bile ait değiliz" dizelerinde olduğu gibi, bir aidiyet duygusu olmadan, birine, bir şeye tabi olmadan " biz" olmanın anlaşılması evlilik için çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar; kadın-erkek hayatını paylaşmak, ister sevgi, aşk, ister mantık eksenli olsun, duygu ve fikirlerinin seçtiği kişiyle mutlu olmak, "biz"olmak için evleniyorlar. Peki bu evlilik masalları nasıl boşanma trajedisine dönüşüyor? 

Evlenirken "Prenses" olan kadınlar, nasıl kötü kalpli bir cadı olarak görünüyorlar erkeklerin gözüne veya birer "prens" olan erkekler nasıl oluyor da pamuk prenseslerin kalplerini söken kötü niyetli avcılar oluveriyorlar birden? "Evlilik" denen olgu mu yaşatıyor bunu insanlara ya da en baştan bir yanılsama içinde mi herkes? 

Boşanma tek çözüm değil 

Son yıllarda hızla artan boşanma davaları gösteriyor ki, boşanma evlilikten sonra gelinen doğal bir süreç olarak algılanmaya başladı. Boşanma bir haktır, ancak her zaman tek çözüm değildir ve toplumumuzda son yıllarda gelinen noktada bu anlayışın ciddi anlamda sorgulanması gerekmektedir. Gerek sosyolojik, gerek psikolojik açıdan insanların içindeki derin boşluğun sebepleri irdelenmeli ve önce kişilerin sonra ailelerin mutluluğu ve mutlu evliliklerin sağlanması için uzun süreç gerektirecek eğitimsel çalışmalar yapılmalıdır. 

Hangi nedenler boşanma aşamasına getiriyor? 

Bizler hukukçu olarak objektif açıdan olaylara baktığımızda; evliliklerde her ne kadar genel sorunlarla karşılaşsak da her evlilik, içinde kendi dinamiklerini barındırmaktadır. Toplumumuzda var olan töre gereği evlilikleri, aile zorlaması ile yaşı küçük kızlarımızın evlendirilmesini veya evlilikleri şiddet, pek fena muamele sebepleriyle sona eren durumları ayrı tutarsak, kadın-erkek özgür iradeleri ile hukuken makbul ve geçerli bir biçimde evlilik birliği içinde hayat ortaklığı kurmuş iken, hangi sebeplerle boşanma aşamasına geliyorlar? 

Son zamanlarda önümüze gelen vakalara baktığımızda; kişileri boşanma aşamasına getiren sebeplerin başında, para hırsı, kariyer düşkünlüğü, başarmaya odaklı yaşam kurmak birincil sıralarda gelmektedir. Ayrıca son zamanlarda oldukça düşündürücü olan kişilerin haz düşkünlüğü, bir işin sadece keyifli yanlarını isteyip, sorun kısmıyla ilgilenmek istemeyip, hiç üzüntü yaşamadan, hiç emek vermeden her şeyin istediği gibi olmasını isteme, hiç çaba göstermeden iyi bir evlilik yaşamayı isteme duygusu, eşlerin evliliğin getirdiği yükümlülüklerden kaçmaya ve eşlerin birbirlerinden uzaklaşmaya başlamasına neden olmakta. 

İnanç ve istek çok önemli 

Günümüzün değişen toplumsal ve sosyolojik değer yargıları neticesinde; insanların sorumluluk duygusunun az geliştiği bir toplum haline geldiğimiz söylenebilir. Bu durum kadın-erkek evlilik içinde rollerin belirlenmesi ve sorumlulukların alınması açısından sorun yaratmakta. Eşler arasında iletişim kopukluğu en temel boşanma nedenleri arasında. Herkes evlilik içinde kendi istek ve arzuları doğrultunda yaşamak ister, ancak sorunlar olduğunda, eşler arasında iletişime dair bağın olması, sorumlulukların paylaşılması bu sorunların çözülmesini sağlayabilmekte. Ancak iki tarafın da evliliğe inancı ve isteğinin olmaması veya sorunların aşılabileceğine inancının olmaması durumlarında eşler boşanmayı çözüm olarak görmeye başlamakta. 

Sanal ortamlar düzeni bozuyor 

Aşk-sevgi-saygı-emek kavramlarının içi boşaltılıp, şekilci anlayış hayatın her alanında kendini göstermekte. İnsanlar mutlulukları için birbirlerine emek vermek durumunda, kendi öz saygılarını yitirmeden, birbirlerinin kişiliklerine saygı duymak, ortak mutlukları için "biz" olmanın anlamını kavramış olmaları gerekmekte. Bu sebeplerin yanında, bize gelen davalarda diğer öne çıkan boşanma sebepleri arasında, günümüzde gittikçe yaygınlaşan sosyalleşmenin sanal ortama kayması, internet, arkadaşlık siteleri ve bunların eşler tarafından aile hayatlarının düzenini bozacak şekilde kullanılması gösterilebilir. Eşler evlerine geldikleri zaman "evdeki gerçek durumdan" daha çok sanal ortamda kısa süreli kendilerini eğlendirecek sosyalleşme alanlarını tercih etmekte, evlilik birliği içinde paylaşılması gereken zamanı bilgisayar başında geçirmekteler. Bu durum, boşanma davalarında sıkça karşımıza çıkmakta. 

Evlenmeden önce konuşun! 

Açıkladığım tüm bu nedenlerle, kişiler boşanma isteği ile evliliklerini sonlandırmak isteyecekleri gibi, her evliliğin kendine özgü bitiş nedenleri de var. Evlilik hiçbir zaman kişilerin ve varsa çocuklarının mutsuz olmalarına, sağlıklı bir yaşam düzeni veya insan onuruna yakışmayan şekilde bir yaşam sunmasına rağmen sürdürülmesi zorunlu bir kavram, yaşam biçimi değildir ve olmamalıdır. Evlilik, eşlerin birbirleriyle sevgi, saygı ve fikir ekseninde ortak istek ve kararlarıyla bir hayatı paylaşma, içinde hayatın getirdiği tüm zıtlıkları acı-tatlı beraber paylaşarak yaşama isteği barındıran bir olgu. Evlenmeden önce, kişinin evlilik ile ilgili konularda evleneceği kişi ile konuşarak iletişim kurması, gerek maddi gerek manevi konularda birbirlerinin fikirlerini bilmeleri gerekiyor. Evlendikten sonra evlilik içinde çıkan sorunların önce konuşularak, gerçekten birbirini anlamaya çalışarak çözülmeye çalışılması iyi bir başlangıç olacaktır. Her halükarda eşlerin boşanmanın bir hak olduğunu fakat her zaman çözüm olmadığını bilmeleri de gerekmekte...