Kırpınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uykunun ruh ve beden sağlığı için çok önemli olduğunu belirterek, değişik şekillerde uyku sorunu yaşayanlarda, belli bir miktarın altında veya üstünde uyuyanlarda performans düşüklüğü, stres, anksiyete, depresyon, kalp krizi, hipertansiyon, diyabet, obezite gibi hastalıkların arttığını söyledi.

Zannedildiğinin aksine uyku sırasında zihinsel fonksiyonların kesin bir istirahatinin söz konusu olmadığını, rem uykunun bazı dönemlerinde beyin etkinliğinin uyanıklık kadar hatta daha fazla olduğunu belirten Kırpınar, uykunun, dışarıdan gelen birtakım fiziksel ya da psikolojik etkilenmelere kapalı bir ortamda, insanın bedensel ve ruhsal uyaranlarıyla faaliyeti olarak tanımlanabileceğini kaydetti.

Kırpınar, uyku sırasında kalp ve akciğer gibi beynin de çalışmaya devam ettiğini, rüyaların da bunun kanıtı olduğunu ifade ederek, ''Uyku, basit bir dinlenme değildir. Uykunun çeşitli dönemleri var. Bunların içinde 'rem uykusu' diye bilinen, kalp atışları, solunum ve göz hareketlerinin hızlandığı dönemde insan hem bedensel, hem de ruhsal olarak uyanıklık durumundan daha da etkinleşir. Rem uyku dönemi hem bedensel, hem ruhsal olarak en yoğun olduğunuz dönemdir. En çok rüya bu dönemde görülür, aynı zamanda en derin uyku dönemidir. Biz genellikle o dönemde uyanırsak rüyaları hatırlarız'' diye konuştu.

-İdeal uyku, 6 ile 8 saat-

Prof. Dr. Kırpınar, Türkiye'de yapılan çalışmaların, insanların yüzde 75'inin 6 ile 8 saat arasında uyuduğunu ortaya koyduğunu belirterek, bunun erişkin bir insan için gerekli olan miktar olduğunu söyledi.

Uykunun, bedendeki pek çok hormon ile diğer sistemlerin belli bir devrede çalışmasını sağlayan, dış uyaranlara kapalı, aktif bir dinlenme dönemi olduğunu belirten Kırpınar, şöyle konuştu:

''Uyku sırasında bir taraftan birtakım beyin yapıları, beyindeki bilgi alışverişini sağlayan maddelerin düzeni devam ediyor, bir taraftan da bunlar değişerek, yenileniyor. Uyku, dinamik bir istirahat durumudur. Uyku, gündüz bir yere uzanarak yapılan dinlenmeden çok farklı bir şey. Uyku sırasında 'Beyin kendini resetliyor' diyebiliriz. Uyku sırasında dışarıya kapattığımız sistem, kendini yeni güne hazırlıyor, bir anlamda yeniliyor. Uykunun bazı dönemlerinde beyin daha çok çalışıyor.''

-''İnsanların yüzde 30-35'inin uyku sorunu var''-

Herkesin hayatının bir döneminde uyku ile problem yaşadığını belirten Kırpınar, ''Tanı düzeyinde insanların yüzde 30-35'inin uyku sorunu var. Yaş arttıkça uyku ihtiyacı azalıyor ama uyku sorunları da artıyor'' dedi.

Kırpınar, kaliteli bir uyku için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

''- Akşam saatlerinde çay, kahve içilmemeli, nikotin gibi uyarıcı etkisi bilinen maddelerden uzak durulmalı.

- Hafif bir akşam yemeğe yenilmeli.

- Yorucu olmamak kaydıyla egzersiz ve yürüyüş yapılmalı.

- Yatak odasının ışıksız ve sessiz olması, alışkanlıkla ilgili bir şey. Uyunacak yer, ses ve ışık açısından uygun olmalı.

- Yatak odası, uyku için kullanılmalı. Kişi 15-20 dakika uyuyamayınca yatağı terk etmeli ve uykusu gelince tekrar yatmalı.

- Yatağa birtakım sıkıntı ve düşünce ile girilmemeli. Sıkıntı ve stres verecek durumlar bilinçli olarak zihne getirilmemeli.

- Uyumadan önce süt, peynir ve yoğurt gibi gıdalar tüketilmeli.

- Alışılan uyku karakterini sağlamak gerekiyor. Yatma saati kişisel farklıklar gösterebilir ama ritmin korunması açısından her sabah, hafta sonları dahil aynı saatte uyanılmalı.

- Uyku odası, ağır bir çalışma mekanıdır. Mümkün olduğunca rafine bir oda olmasında yarar var. Lavanta, gül gibi rahatlatıcı kokular rahat uykuya dalmayı sağlayabilir.''

Prof. Dr. İsmet Kırpınar, her uykusuzluk çekildiğinde ilaçlara sarılmanın çok yanlış olduğunu vurgulayarak, ''İdeal bir uyku ilacı yoktur. Uyku sorununa neden olan duruma göre hekimlerin önerecekleri ilaçlar olur. Sadece uyku için geliştirilen bir ilaç yoktur. Hemen uyku ilacına sarılmak yerine basit önlemler almak daha önemli'' diye konuştu.