Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıla Akhan, akut viral hepatit etkenlerinden B, C ve D virüslerinin yıllar içinde karaciğer kanserine yol açabilme özelliğine sahip olduğunu söyledi.

Hürriyet'in haberine göre Akhan, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2014 verilerine göre dünyada 185 milyon kişinin hepatit C infeksiyonuna sahip olduğunun tahmin edildiğini söyledi.

Her yıl yaklaşık 350 bin kişinin bu sebeple hayatını kaybettiğini ifade eden Akhan, Türkiye'de hastalığın sıklık derecesinin nüfusun yaklaşık yüzde 1-1,5'u olduğunu kaydetti.

Akhan, bulaşma yolları benzer olduğu için dünyada HIV ile birlikte de görüldüğünü dile getirerek, "Türkiye'de hastalık ülkemizde şimdilik çok sık karşılaşılan bir sorun değildir. Hastalığın HIV ile birlikteliği tedaviyi de zorlaştırmaktadır"şeklinde konuştu.

"HEPATİT C'DE BAŞARI YÜZDE 90'LARA ULAŞTI"

"Akut viral hepatit etkenlerinden B, C ve D virüsleri yıllar içinde sessizce kronikleşme ve hepatoselüler karaciğer kanserine yol açabilme özelliğine sahiptir" diyen Akhan hastaların bu yüzden çok iyi takip ve tedavilerinin planlanmasının gerektiğini kaydetti.

Akhan, tıpta bu hastalıkların ilaç tedavisinde son yıllarda çok hızlı olumlu gelişmelerin yaşandığını dile getirerek, 3 virüsün bulaşma yollarının benzer olduğunu ancak seyirlerinin birbirinden farklılık gösterdiğini ifade etti.

Kronikleştiklerinde tedavi gerektiren bu virüslerden hepatit C virüsünün vücuda girdikten sonra çoğaldığı karaciğer hücresinin çekirdeğine uğramadığını kaydetti.

Akhan, bu özelliğin hepatit B virüsünde bulunmadığını anlatarak, "Hepatit B virüsü, hücrenin çekirdeğinde de çoğalma işleminin bir kısmını gerçekleştirdiği için vücuttan virüsü tam olarak atmak çok zor olmaktadır. Yakın zamana kadar hepatit C için ilaç tedavi seçenekleri oldukça sınırlıydı. Tek seçenekli bir tedavi mümkündü ve hastaların ancak yarısı tam cevap vererek virüsten kurtulabiliyordu. Ancak ilaç sanayindeki gelişmelerle bugün tedavi seçenekleri çok artmıştır. Tedavi başarısı da yüzde 90'lara ulaşmıştır."