Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında olup primlerini zamanında ödeyemeyen ve borçlu duruma düşen milyonlarca yurttaş, artık devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Yurttaşlar, “Hani sağlık ücretsizdi? Sosyal devlet bu mu?” diye soruyor.

Birgün gazetesinden Sevgim Denizaltı'nın haberine göre 2020 yılı başlarında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile GSS borcu bulunan yaklaşık 6 milyon yurttaşın Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneler ile kamu üniversite hastanelerinde sunulan sağlık hizmetlerinden yılsonuna kadar yararlanabilmesinin önü açılmıştı. Bu süre 31 Aralık’ta sona erdi. Süre bitince de Ağustos 2020 öncesine ait kesinleşmiş tüm prim borçları otomatik olarak yeniden yapılandırıldı; ancak sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için koşul getirildi. Buna göre, borcunu yapılandıranlardan ancak ilk taksiti ödeyenler ve cari dönemde 60 günden fazla borçları olmayanlar ile bu yurttaşların bakmakla yükümlü oldukları kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.

HASTANEYE GİDEMİYORUM

Borcunu ödeyemeyen, ağustos ayı sonrasında 60 gün ve daha fazla prim borcu olanlar ile bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları kişiler ise artık devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor ve hastaneye gittiklerinde provizyon alamıyor. Böylelikle pandemi sürerken milyonlarca yurttaş sağlık hizmetinden mahrum bırakılıyor.

Serhat Aktan da bu yurttaşlar arasında, 3 yıldır işsiz. Manisa’da anne ve babasıyla yaşıyor, ailenin tek düzenli geliri babanın emekli maaşı. Aktan da günlük olarak bulabildiği bağ bahçe, tarla işlerine giderek aile ekonomisine katkı sağlamaya çalışıyor.

Aktan’ın 3 bin lira GSS borcu var. “Devlet bana çalışmadığım her gün için GSS borcu çıkartmış. 18’e bölmüyor, taksitlendirmiyor. Sadece nisan ayı sonuna kadar ödememi istiyor. Aksi takdirde icra sopasını gösteriyor. Yani ‘Sen bu parayı bana vereceksin’ diyor. Peki madem zorla istiyorsun, neden beni şimdi sağlık hakkımdan mahrum bırakıyorsun?” diye soruyor. 32 yaşındaki Aktan, astım hastası. Geçen hafta şehir hastanesine gitmiş ama hiçbir hizmet alamadan geri dönmüş. “Bir muayene, bir tomografi bir de kan tahlili için 800 TL para istediler, kapıdan geri döndüm. Sosyal devlet bu mu? Hani sağlık ücretsizdi? Hepsi yalan dolan” ifadelerini kullanıyor.

‘MAKARNACI DEĞİLİM’ DEDİM

Devlet, daha önce hiç gelir testi yaptırmamış GSS sigortalılarının 31 Mart’a kadar gelir testine başvurmalarını istiyor. Bu yurttaşların hane içindeki gelirlerinin asgari ücretin brüt tutarının üçte birinden az olduğu tespit edilirse GSS prim borçları silinecek ve primlerini devlet ödeyecek.

Serhat Aktan, daha önce gelir testi yaptırmış. Şimdi yeniden yaptırmak istiyor. Aktan, bu nedenle SGK yetkilileri ile yaşadığı tartışmayı şu sözlerle anlatıyor: “Diyor ki SGK, ‘Sen 3 yıl önce gelir testi yaptırmışsın.’ Şimdi Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na gelir testi için tekrar başvurmak istediğimi söylüyorum, bana verilen cevap: ‘Hane geliri uymuyor!’ Uymayan hane geliri dediği ne biliyor musunuz? Babamın bir emekli maaşı var, bir de oturduğumuz ev var. ‘Kardeşim siz benimle alay mı ediyorsunuz? Bu açlık değil, sefillik sınırı’ dedim. ‘Ben sizden her ay para istemiyorum, makarnacı değilim. Benim borcumu silin ve hastanede ücretsiz bakılabileyim yeter’ dedim. ‘Yok, hayır, olmaz’ diyorlar.”

HER GÜN 10-15 TELEFON GELİYOR

GSS mağdurları içinde çok sayıda emeklilikte yaşa takılan (EYT) yurttaş da var. Bu yurttaşlar hem emeklilik hakkından hem de sağlık hakkından mahrum bırakılıyor. EYT Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gönül Boran, işsiz kalan EYT’li sayısının pandemi sürecinde arttığını belirterek, “Bana her gün 10-15 telefon geliyor bu konuda. ‘Bana iş bulun’ diyen, ‘GSS borcumu ödeyemiyorum, hastaneye gidemiyorum’ diyen… Sesimizi duyurmaya çalışmaktan başka elimizden hiçbir şey gelmiyor. Eminiz ki iktidar sesimizi duyuyor; ama hâlâ duymazlıktan geliyor” diyor.

EYT’liler olarak yıllarca çalıştıklarına ve devletten sağlık hizmeti alabilmek için prim yatırdıklarına dikkat çeken Boran, “20-25 yıl prim yatırıyorsunuz; ama işsiz kaldığınız anda GSS kapsamına giriyorsunuz” diye konuşuyor. İŞKUR ilanları da dahil tüm ilanlarda 35 yaş sınırı konulduğunu belirten Boran, “45-50 yaş aralığındaki insanlar açlığa, sefalete mahkûm ediliyor. Zaten işsiz, geliri olmayan bu insanların sağlık hizmetinden yararlandırılmaması, borçlandırılması akla mantığa sığar mı? Ne yapsın bu insanlar, hırsızlık mı yapsın? Çekin elinizi artık emeğimizden, alın terimizden, haklarımızdan!” ifadelerini kullanıyor.