"Kutsal Damacana filmleriyle birlikte figüranlarla çalışmaya başladım. Trabzon'dan oynamaya gelenler vardı. Tanımadığım bir ajanstan geliyorlardı.

Şirket sahibi paralarını ödememişti. Kız bana ayağını gösterdi. 'Sabahtan beri dans ediyorum. 100 TL'mi vermiyorlar.' dedi. Ben onlar için ajans sahibiyle kavga ettim. Hepsine iyi davrandım. 'Yardımcı oyuncu arkadaşlar sizi sete alabilir miyiz' gibi nazik ifadelerle yaklaştım hep. Fakat geldikleri dakikadan itibaren her şeyden nefret ediyorlar. Çünkü alternatif çok.

Benden çıksa Ata Demirer'in filmine gidecek. Ata'dan çıksa Cem Yılmaz'ın filmine gidecek. Milyonlarca dizi var.

Çok iyi bir oyuncu olarak getirdiklerini bir kadın programında seyirci olarak görüyorum. Başka setlerde çay bile vermiyorlar. Bizde öyle bir durum yok. Ama sabah 6'da kahkaha atarsan olmuyor işte. 80 kişi lokum yiyor, bir kişi gülüyor.

Sen de monitörün başındasın. 'Arkadaşım gülme, gülme, gülme... ' deyince 6 saat geçiyor. Altı saat sonra aynı sahneyi çekiyoruz. Yine gülüyor. Ondan sonra da 'bir garibanla kavga etti.' diyorlar. Sette benden başka kişilerle de tartıştılar. Ben de 'sus' diye bağırdım. Sonra birbirlerine girdiler."

Milliyet