Özlem Çelik/Akşam

'Dokunan yanar!'

O Kara Perşembe, hepimizin aklından geçeni Nedim Şener söyledi... ''Türkiye'de Amerika'dan daha özgür bir basın var (!) İçişleri Bakanı'na selam olsun!''
Ahmet Şık ise polis aracına bindirilirken 'Dokunan yanar!' dedi. Kimse 'neye?' diye sormadı çünkü cevabı herkesçe biliniyor...

Soner Yalçın'ın bilgisayarında bulunan o tuhaf belge öyle şüpheli ki! Ahmet Şık bile henüz yayımlanmamış kitabının oraya nasıl gittiğine şaştı kaldı! Cemaatin son 25 yılda Emniyet'te nasıl örgütlendiğini anlatan o kitap, belli ki birilerini ürküttü...

Kara propaganda ile önce hedef gösterilen daha sonra evlerinden apar topar alınan gazetecilerin ardından şunları söylemek şarttır:

- Gazeteci haber için herkesle görüşür.
- İktidarın hoşuna gitmeyen haber yapmak ya da kitap yazmak suç değildir.
- Sosyalist Ahmet Şık'ın, cep telefonunu aradığınızda İstiklal Marşı çalan Emniyet eski Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ile iktidara karşı iş çevirdiği iddiasına çocuklar bile güler. Şık, Darbe Günlükleri'ni yayımlarken iyiydi de şimdi mi örgüt üyesi oldu?

- Yazdığı son kitap için görüştüğü herkese, 'Bir çalışma yaparken objektif olmak adına herkesle görüşürüm ve beni kimsenin kullanmasına izin vermem' diyen Şık'a birilerinin kitap yazdırdığını söylemek ahmakçadır.
- İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Sabri Uzun yakın çevresine, 'Ben yaşadığım zulümleri kendim yazıyorum. Bilgisayarıma kaydediyorum. Kitap yazmıyorum' diyormuş.
- Nedim Şener, 'Sıra bende' yazısında demişti ki, 'Hrant Dink cinayetinde ihmali ve sorumluluğu bulunanların, Ergenekon soruşturmasını yürüten polisler olduğu anlaşıldığından beri bana yapılan uyarıların ardı arkası kesilmiyor.'

- Son operasyon tepkileri arttırdı... Ankara'da, Mustafa Balbay'ın, 'Düşünüyorum o halde sanığım-ZULÜMNAME' adlı kitabının imza törenine onlarca gazeteci, Yıldız Kenter ile Fazıl Say ve binlerce vatandaş katıldı...
- Cemaatten birileri çıkıp 'Bu yaşananların bizimle alakası yok' dese de artık kimse inanmaz!
- Derin devleti ortaya çıkarma iddiasıyla işe koyulanların kendisi mi davayı sulandırdı yoksa başkaları mı?

Uğur Dündar dedi ki...

Hem Nedim Şener'in başına gelenlerden dolayı geçmiş olsun demek hem de kayınvalidesinin vefatından dolayı başsağlığı dilemek için aradım Uğur Dündar'ı... Dedi ki,
'Nedim Şener gibi meslek ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, haber kaynaklarıyla mesafesini koruyan, halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmetten başka hiçbir amacı olmayan, terör örgütü, çete, mafya ve Türkiye'nin kaynaklarını hortumlayanlarla mücadele etmiş ve bu uğurda bir yığın tehlikeyi göğüslemiş bir gazetecinin terör örgütüyle bağlantılı olduğunu rüyamda görsem kalkar abdest alırım. 'Allah'ım, ben ne büyük kötülük yaptım da bana rüyamda bu kabusu gösterdin' derim.

Bu güzel meslek bir korku mesleği haline dönüştürüldü. Ya korkacaksınız, oto sansürü haberlere yansıtacaksınız... Ya yapılan her şeyi alkışlayacaksınız ya da bu koşullarda gazetecilik yapmak mümkün değil diyerek kaleminizi kırıp çekip gideceksiniz!'