Rize'de Atatürk anıtı, çay bardağı tartışması başladı. Bu kuşkusuz basit bir tartışma değil. AKP dönemiyle başlayan Cumhuriyet devrimi karşıtlığının bir tezahürü. Rize Belediyesi, çevre düzenlemesi bahanesiyle oldu bittiyle Atatürk anıtını kaldırmak istiyor. Yerine de Rize'nin simgesi çay'ı temsil eden çaybardağı anıtı dikecekmiş! Oysa bilmezler ki Rize'ye çay ekimini Cumhuriyet devrimi ve onun lideri Atatürk ve ardından da İsmet İnönü getirdi ve kurumlaştırdı. Karadeniz'in şirin kasabası görünümendeki Rize ve çevresini çay merkezi yaptı. Binlerce aileye geçim kaynağı yarattı. Göçerlikten, başkasının kapısında amelelikten kurtardı. Eğer anıt yapılacaksa yine Atatürk anıtı olmalı ve yanına da bu konuda büyük emekleri geçmiş Ziraat Mühendisi Zihni Derinle birlikte ellerinde de çay bardağı olan bir anıt dikilmeli.

rizecay.jpg

İttihatçılar ilk adımı attı

Günlük yaşamda vazgeçemediğimiz çay, Türkiye'de öyle asırlardan beri yetiştirilen bir ürün değil. Çay üretmek için ilk girişim 1888 yılında, zamanın Ticaret Nazırı Esbaki İsmail Paşa tarafından yapıldı. Çin'den getirilen çay tohumları Bursa'da ekilmiş, ancak sonuç alınamamıştı. Yine de bu sevdadan vazgeçilmedi. 1917 yılında bölgenin kalkınması için İttihatçı yönetim, Batum ve çevresinde incelemeler yapmak üzere, bölgeye aralarında Halkalı Ziraat Mektebi Alisi Müdür Vekili Ali Rıza Erten'in de yer aldığı bir heyeti gönderir. Yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, Batum ile benzer ekolojiye sahip Doğu Karadeniz bölgesinde çay ve narenciye bitkilerinin yetiştirilebileceği belirtilir. Denemeler yapılır. Ancak halkın benimsememesi üziren üzerinde durulmaz.

 

Cumhuriyetçiler başardı

Cumhuriyet yönetimi ise bu konuda kararlıydı. Bölgenin kalkınması ve göçün önlenmesi için bölgeye uygun tarım ürünleri için harekete geçti. 1923 yılında ilk çalışmalar başladı. Bu işin Sovyetler Birliği'nin Gürcistan Cumhuriyeti'nin güzel kıyı şehri Batum'da çok iyi yapıldığı öğrenildi. İklim de benziyordu... Muğlalı Ziraat Mühendisi Zihni Derin ve heyeti inceleme gezisine gönderilir. Zihni Bey, gelirken bolca çay ve narenciye tohumuyla gelir. Rize'de deneme ekimi yapar. Sonuç alır. Ardından Batum'dan büyük miktarda tolumluk çay getirilir. 500 bin tohum, fidan haline getirilir. Halka dağıtılır. Ancak yeterince üzerinde durulmayınca iş tutmaz. Zihni Bey işin peşini bırakmaz ve işi resmileştirmek için kolları sıvar. Konuya hal çaresi bulmak için bir kanun teklifi hazırlar, bakanlık kanalıyla Meclis'e sunar. Bu tasarı, o dönemin Rize Milletvekillerinin de desteğiyle 6 Şubat 1924 tarih ve 407 sayıyla kanunlaşır ve "Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında; Fındık, Portakal, Limon, Mandalina, Çay Yetiştirilmesi Hakkındaki Kanun" adıyla yürürlüğe girer. Bu sırada Zihni Bey başka illere atanır. Bir süre öğretmenlik de yapar. Ama aklı fikri Rize'de başlattığı işi bitirmektir. 1938 yılında Rize ve çevresinde kurulacak Zirai teşkilat'ın koordinatörlüğüne getirilir.

 

Zihni Derin'in çabaları

Bu süre içinde Ankara da işin peşini bırakmaz. 1937 yılında ikinci hamleyi yapar ve Rusya'dan binlerce ton tohum getirtilerek, Araklı'dan Sovyet sınırına kadar olan bölgede 30 bin dekarlık bir alan çay tarımı için ayrılır, üreticiye Ziraat Bankası'ndan 5 yıl süreyle faizsiz kredi verilir. Fidanlar tutar. İlk yaş çay yaprağı hasadı ve kuru çay üretimi 1938 yılında gerçekleştirilir. Ceplere para girmeye başlar. Halk da benimser ve hızla bölgeye yayılır. Bu sefer olmuştur artık. Halkın da yüzü gülmeye başlar.

 

Atatürk dönemindeki çalışmaları İsmet Paşa devralır... 1940 yılında çıkarılan '3788 Sayılı Çay Kanunu' ile iş güvence altına alınır ve çay bahçesi kuracaklara ruhsatname alma zorunluluğu getirilir. Bu yasal gelişmenin ardından çay tarım alanları giderek genişler ve üretim miktarı hızla yükselir. İlk çay fabrikası, 1947 yılında, 60 ton/gün kapasiteli, Rize Fener Mahallesi'nde, Merkez Çay Fabrikası adı altında işletmeye açılır. 1973 yılında, kurulan yaş çay işleme fabrika sayısı 32´ye, 1985 yılında ise 45´e ulaşır. 1963 yılına kadar ithalat ile karşılanan iç tüketim talebi, 1963 yılından sonra yurt içi üretim ile karşılanmaya başlanır. İhracat bile yapılır.

1971 yılında Çaykur kurulur. 1984 yılında özel üretimin yolu açılır. Daha sonraki yıllarda yapılan özelleştirmeyle de çay'da tekrar ithalatın kapısı açılır. Ne acıdır, çayla birlikte Atatürk'e de darbe vurulmak isteniyor. Oysa Cumhuriyet devrimi Türkiye'yi, kişi başına çay tüketiminde dünya ülkeleri arasında 4. sıraya; dünya çay üretiminde ise 6. sıraya getirmiştir...

Ömrünü çaya adadı

Rize'nin simge ismi olan Zihni Bey ise, 1950 yılında emekli olana kadar kendini bu işe verir. 1964 yılında Rize'de çay'ın 40. yılı kutlamaları yapılır. Çalışma Bakanı Bülent Ecevit ile birlikte Zihni Derin de davet edilir. Bu sırada bir araba ona çarpar ve kalça kemiğini kırarak tekerlekli sandalyaye mahkûm eder. 25 Ağustos 1965 günü Ankara'da 85 yaşında hayatını kaybeder. O bir devrimcidir! Türkiye onlara çok şey borçlu... Anıt yıkanlara ve çay ile fındığı söküp kivi ekenlere değil...