Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi'nde müsilajla mücadele çalışmalarında, Akdeniz'in en büyük çift kabuklusu 'pina'ların önemine dikkat çekti. Akdeniz ve Ege'de kirlilik ve kaçak avcılık gibi nedenlerle popülasyonu azalan pinaların, son olarak 2016'da ortaya çıkan bir parazit nedeniyle Antalya Körfezi'nde tamamen yok olduğunu, tek yaşam alanlarının Marmara Denizi olduğunu söyleyen Sarı, 'Ortalama bir pina saatte 6 litre deniz suyunu berraklaştırıyor' dedi. Sarı, üniversite olarak başlattıkları 'Marmara'nın Umudu Pina' projesi ile bu deniz canlılarını koruma altına alacaklarını kaydetti.

Marmara Denizi'ni, müsilajdan kurtarmak üzere, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından yürütülen, 'Marmara'nın Umudu Pina' projesi, toplantıyla tanıtıldı. Akdeniz'in en büyük çift kabuklusu 'pina'ların 1 saatte 6 litre deniz suyunu süzerek, müsilajla mücadelede ilk sırada yer aldığına dikkat çeken Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Pinalar Akdeniz'e endemik bir tür. Yani Cebelitarık Boğazı ile İstanbul Boğazı arası, sadece buraya ait. 50 yıl yaşıyorlar. 120 santim boya kadar ulaşıyordu. Şimdi bizim bulduklarımız en uzun 40-50 santim. O kadar uzayacak kadar fırsat bulamıyor hayvan; hemen biz ona zarar veriyoruz" dedi.

'EN YOĞUN BULUNDUĞU YER, DENİZ ÇAYIRLARI'

Pinaların yeterince tanınmadığını, bu nedenle de denizlerin temizliği için hayati öneme sahip olduklarının bilinmediğini söyleyen Prof. Dr. Sarı, "Ortalama bir pina saatte 6 litre deniz suyunu berraklaştırıyor. Denizler de onlarca canlının yaşam alanı. Pinalar deniz kıyısından başlıyor, 60 metre derinliğe kadar iniyor. En yoğun bulunduğu yerler deniz çayırları" diye konuştu.

Prof. Dr. Sarı, 2016 yılının sonbaharında toplu ölümlerin meydana gelmeye başladığını belirterek, "Önce geçici olay olarak düşünüldü ama 2019'a geldiğimizde, Akdeniz'deki pinaların yüzde 90'ı ölmüştü. 2022 yılında ise Marmara Denizi dışındaki Akdeniz havzasındaki pinaların hepsi öldü. Şu an yaşayanlar sadece Çanakkale Boğazı ile İstanbul Boğazı arasında. Niçin ölüyorlar? Sindirim sistemlerinde tek hücreli bir protozoa bulaştı. Daha önce bulaşmayıp şimdi bulaşmasının nedeni ise deniz suyu sıcaklığının artması ve iklim değişikliğinin etkisi. Marmara'da ölmemesinin nedeni, orijinal bir ikil akıntı sistemi var. Yüzeyde Karadeniz suları, 30 metre altında ise Akdeniz suları olması Marmara Denizi'nin orijinal yapısı, pinaların yaşama tutunmasına vesile oldu. Pinaların iklim değişikliği dışında da tehditleri var. Kıyı yapıları, demirleme faaliyetleri, balıkçılık, turizm gibi faaliyetler" ifadelerini kullandı.

'MARMARA DENİZİ'NDE UMUT YEŞERİYOR'

Pinaların müsilajı engellediğini vurgulayan Prof. Dr. Sarı, "Şu an son sığınak Marmara Denizi'nde kaldıkları için onları korumalıyız. Peki nasıl koruyacağız? Marmara'nın Umudu projesi, tam da bu sırada çıktı. 2020 yılı sonbaharında müsilaj yeni başlamışken, Erdek Körfezi'nde 100 metrekarelik alanda da pinaların tümünün öldüğünü gördük. Toplu ölümler burada da başladı diye korktuk ama ölen pinanın yanında genç bir pina çıkmış. Marmara Denizi'nde umut yeşeriyor. Bir koruma stratejisi geliştirmemiz lazım. Yeni bir yaklaşımla bütün faaliyetleri sürdürülebilirlik perspektifinde bir araya getirmemiz lazım, bilinç oluşturmamız lazım. Aklımızı pinalara çevirme zamanı. Marmara Bölgesi'nde 25 milyon insan harekete geçmemiz lazım. Saatte 6 litre deniz suyunu süzerek müsilaj oluşumunu engelliyor. Pinalarla birlikte deniz çayırlarını da korumamız lazım. Yer yer ölümler görsek de Marmara, pina için son sığınak" diye konuştu.