Oral Çalışlar, hem AKP'nin "polis devleti"nden "hayal edemeyeceği" kadar heyecan duyuyor, hem de "demokrat" payesini bırakmıyor. Çalışlar, tek başına heyecan duymaktan da tatmin olmuyor, herkesin heyecan duyması gerektiğini söylüyor.

Polis devletinin kurulmasından heyecan duyan “demokrat türü” muhtemelen sadece Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’de polisin geçmişte ve yakın dönemde gerçekleştirdiği katliamlar, yaptığı işkence ve kötü muamele ile toplumsal olaylar karşısındaki faşizan tutumu bilinirken, AKP’nin “terörle etkin mücadele” bahanesiyle polisten bir ordu yaratması liberal cenahta olumlu karşılandı. Bu cenahtan Oral Çalışlar, AKP’nin çalışmasını “sivilleşme” olarak selamladı ve değişikliğin öneminin daha iyi anlaşılması için bir yazı yazdı.

Radikal gazetesinde yayınlanan “Askerden Polise Devir, Bir Paradigma Değişikliği” başlıklı yazısında Çalışlar’a göre yapılmaya çalışılan sadece “1990’lar modelini yeniden denemek” değil. Osmanlı’dan bugüne “100 yıllık güvenlik konseptinin” değişmekte olduğunu iddia eden Çalışlar, “40 bin yaşama mal olan ‘Kürt sorunu’nda ‘güvenlik’ ve ‘operasyon’ inisiyatifinin askerde olması, askerin siyaset içindeki varlığına ve iç atmosfer üzerindeki egemenliğine neredeyse sınırsız bir boyut sağladı. Doğu ve Güneydoğu’da yürütülen operasyonlar askerin sadece bölgesel güvenlik paradigmasını değil ülkenin genel paradigmasını da kendi egemenliği altında tutabilmesini sağladı” diye yazdı.

Ancak Çalışlar’ın demokratlığı, "güvenlik" ve "operasyon" inisiyatifinin polise geçmesiyle, polisin siyaset içindeki ağırlığının tartışılmasına kadar uzanamadı.

"Eskiden hayal bile edilemeyen bir tablo sağlayabilir"

Çalışlar, satır aralarında AKP’nin yeni projesinden daha fazla heyecan duyulması gerektiğini belirterek şöyle yazdı:

“Yeni proje, asker sayısının azaltılmasını, Genelkurmay’ın yetkilerinin kısılmasını ve askerin sivil yönetimin emrine girmesi gibi konularda eskiden hayal bile edilemeyen bir tablo sağlayabilir. Bir ‘güvenlik devleti’ olmaktan çıkabildiğimiz ve özgürlükleri derinleştirebildiğimiz oranda, daha güvenli bir ülkede yaşama şansımız olacak.”

Bu satırlarla, demokratlığı kadar hayallerinin de sığ olduğunu gösteren Çalışlar’ın polis devleti için hayallere dalmasına ihtiyaç yok. Türkiye’de polisin sicili, Çalışlar’ın “polis devleti” hayali gerçek olduğunda yaşanacaklara ilişkin çok sayıda veri barındırıyor. Bunlardan sadece birkaç tanesinin hatırlanması bile, “polis ordusu”nun yapabilecekleri konusunda ürkütücü bir tablo sunuyor:

Hatırlatma: Çalışlar'ın hayalleri zaten gerçek oldu

- AKP’nin “terörle mücadele”de polisi kullanma formülü 1990’lı yıllarda kullanılmış, Özel Harekat polisleri çok sayıda faili meçhul cinayet gerçekleştirmişti. Özel Harekat Daire Başkanlığı en fazla Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde büyüdü. Mehmet Ağar’la adı Susurlukla birlikte anılan İbrahim Şahin’in işbirliği yaptığı dönemde binlerce faili meçhul yaşandı. Bugün sadece JİTEM’den bahsedilirken bu isimlerin yargılanması yönünde herhangi bir adım atılmaması dikkat çekiyor.

- Henüz 12 yaşındayken vücuduna 13 kurşun sıkılarak öldürülen Uğur Kaymaz’ı öldürenler de Özel Harekat polisleriydi.

- Bugün “demokrat” kesimin sadece Ergenekon’la ilişkilendirmeye çalıştığı Hrant Dink cinayetinin her aşamasında polisin de parmağı olduğuna ilişkin pekçok belge ve tanıklık var. Trabzon Emniyeti’nin ve İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığı’nın sorumluluğu bilindiği halde, Dink cinayeti sırasında görevde olanlar henüz kanun önünde hesap vermedi.

- Polis, karakollarda işkence yapmaya ve hatta yolda hedef gözeterek ateş etmeye ve insan öldürmeye devam ediyor. Sadece son yıllarda işlenen cinayetlere bakıldığında polisin karnesi ürküntü verici. Festus Okey ve Engin Çeber karakolda gördükleri işkence sonucu hayatlarını yitirdi. Arabasıyla seyir halindeyken “dur” ihtarına uymadığı iddia edilerek öldürülen Baran Tursun’u vuran polise sadece 2 yıl hapis cezası verildi.

- Polis, toplumsal muhalefetin bastırılması için faşizan yöntemler kullanmaktan çekinmiyor. Bu yöntemlerin son kurbanı, Hopa’da polisin kullandığı gaz nedeniyle hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu oldu. Ankara’da Lokumcu’nun öldürülmesini protesto eden Dilşat Aktaş ise polis tarafından takip edilerek hunharca dövüldü ve hastanelik edildi.

- Polis, Türkiye'ye son yıllarda damga vuran Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah ve şike operasyonları gibi operasyonlarda Özel Yetkili Savclılıklarla yakın bir mesai yürütüyor. Bu operasyonlar ve davalar sırasında bazen şüphelilerin ifadelerini sızdırarak ya da ses kayıtlarını basına el altından vererek kamuoyu yaratılmasına çalışıyor, bazen de Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin başına geldiği gibi, telefonlara "sehven" rehber ekliyor.