Norveç’in tarihinde gördüğü en büyük terör saldırılarından biri olan, 68 kişinin hayatını kaybettiği Utöya katliamını yaşayan gençlerden birinin, olay sırasında annesine gönderdiği cep telefonu mesajları ortaya çıktı.

Julie Bremnes, Anders Behring Breivik’in saldırısının hedefi olan İşçi Partisi Gençlik Kolları Utöya kampının katılımcılarından biriydi. 16 yaşındaki genç kız saldırının başladığı sıralarda annesine mesaj atmaya başladı ve daha sonra her 5 dakikada bir durumuyla ilgili bilgi verdi.

Julie’nin annesi Marianne Bremnes, İngiliz Sky News kanalına yaptığı açıklamada, kızının “Anne, polise çabuk olmalarını söyle. Burada insanlar ölüyor” şeklindeki ilk mesajının kendisini inanılmaz çaresiz hissettirdiğini anlattı.

Anne Bremnes, “Polisin yolda olması ve kızıma kavuşabilmem için dua ettim” dedi.

Julie’nin arkadaşlarından 5’i saldırıda hayatını kaybetti ancak Marianne Bremnes kızının sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti, ancak “Henüz bir şey söylemek için erken, uzun vadeli etkilerinin ne olacağını bilemiyorum” dedi.

"POLİS ÇABUK OLSUN BURADA İNSANLAR ÖLÜYOR"

Anne-kız Bremneslerin katliam sırasındaki mesaj trafiği şöyle:

J: Anne, polise söyle çabuk olsunlar. Burada insanlar ölüyor!
A: Uğraşıyorum, Julie. Polis de yolda. Beni arayabilir misin? 
J: Hayır.
J: Polise söyle burada deli bir adam var, sağa sola koşup ateş ediyor.
J: Acele etmeleri lazım!
A: Polisin bilgisi var, birçok telefon almışlar. Her şey iyi gidiyor Julie. Polis şu aN bizi arıyor. Bize her 5 dakikada bir hayatta olduğuna dair bir işaret verir misin lütfen?
J: Tamam.
J: Ölmekten korkuyoruz.
A: Çok iyi anlıyorum canım. Gizlendiğin yerde kal, sakın kıpırdama! Polis yola çıktı, belki varmışlardır bile. Herhangi birinin yaralandığını ya da öldüğünü gördün mü?
J: Sahilde kayaların arasında saklanıyoruz.
A: İyi! Büyükbabana her şey normale döndüğünde oraya gelip seni almasını söyleyeyim mi? İstersen böyle bir şey yapabiliriz.
J: Evet.
A: Hemen büyükbabanı arıyoruz.

"KORKUYORUM AMA PANİK YAPMIYORUM"

J: Zaman zaman tartışsak bile sizi seviyorum.
J: Ve şu an çok korkmama rağmen panik yapmıyorum.
A: Biliyorum canım. Biz de seni seviyoruz. Hala silah sesi duyuyor musun?
J: Hayır.
A: Trömso’daki diğer insanlarla ilgili bir haber aldın mı? Büyükbaban yola çıktı.
J: Polis geldi.
A: Ateş eden kişinin de polis üniforması giydiği söyleniyor. Dikkatli ol! Şu an ne oluyor?
J: Bilmiyoruz.
A: Şu an konuşabilir misin?
J: Hayır. Hala ateş ediyor.

"HALA HAYATTAYIM"

A: Jörgen yüzerek karşıya geçmiş. Az önce babasıyla konuştum. Bütün haberlerde bundan bahsediyorlar, herkesin görü Utöya’nın üzerinde. Dikkatli ol! Fırsatını bulduğunda anakaraya gelip büyükbabanla kal.
J: Hala hayattayım.
A: Çok şükür.
J: Polisin gelip bizi almasın bekliyoruz. Şimdi bir silah sesi geldi, dolayısıyla kalkmaya cesaret edemedik:
A: İyi! İyi, aferin. Televizyonda dediklerine göre adanın tahliyesi sürüyor.
J: Umarım hemen biri gelip bizi alır. Daha yakalayamamışlar mı?
A: Terörle mücadele birimi orada ve saldırganı yakalamaya çalışıyorlar.
J: Tamam.
A: Uçağa binip yarın oraya gelelim mi?
J: Şu an bunu düşünecek zamanım yok.
A: Anlıyorum.
A: Yakalayabildiler mi, bir bilgin var mı?
A: Sana sürekli haber vereceğim canım. Her şeyi televizyondan izliyoruz.
A: Hey, orada mısın?

"DENİZDE İNSAN ARIYORLAR"

J: Evet. Helikopterler etrafımızda çember oluşturuyor.
A: O zaman iyisin demek ki?
J: Denizde insan arıyorlar, henüz bizi almadılar.
J: Haberlerde ne diyorlar?
A: Polis de tekneyle Utöya’ya geliyor, onun dışında yeni bir şey yok. Saldırgana ne olduğu belli değil, dolayısıyla yerinizden ayrılmayın. Birinin sizi almasını bekleyin.
A: Adamı yakalamışlar!