Anayasa"daki değişiklikler farklı uygulamalara yol açar. Bu, belirsizliğin ilk adımıdır. Tek çözüm, Anayasa"da bir denge unsuru olarak düşünülmüş tarafsız bir makam olan Anayasa Mahkemesi"nin buna "Dur" demesidir. Aksi halde pazartesiden itibaren korkuyorum.

MECLİS"ten dün geçen Anayasa paketinin ardından tartışmalar, YÖK Yasası"na "ek 17. madde" olarak eklenecek türbanda "çene altı" düzenlemesine odaklandı. Siyasiler ve hukukçuların yaptıkları değerlendirmelerde, gelecek süreç için kaos kaygısının işaretleri verildi. AKP kurmayları, "çene altı" tanımını içeren maddeyle ilgili süreci, türban lehine sonuçlandırmaya dönük taktik arıyor. Türban ittifakında da tartışılan senaryo şöyle:

ANAYASA KALIRSA "Anayasa"nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklik yürürlüğe girer. Anayasa Mahkemesi, Anayasa paketini şekil yönünden iptal etmez. Bu sırada yasa değişikliği Meclis"ten çıkar. Mahkeme, türban tanımını, yeni hükümlere değil ama Anayasa"nın değiştirilemez nitelikteki maddelerine aykırı bulur ve iptal eder. Bu durumda yasal boşluk doğar. Anayasa hükümlerini bazı rektörler serbestlik olarak uygular, bazıları uygulamaz. Her şartta rektörlerle ilgili karşılıklı suç duyuruları yapılır. YÖK"ten yargılama izni verilmesi aşamasında ve Danıştay sürecinde tartışmalar yıllara yayılır."

CHP DE DÜŞÜNÜYOR Bu olasılık, CHP"yi de düşündürüyor. Anayasa Mahkemesi"nin Anayasa paketi hakkında iptal kararı vermemesi durumunda CHP, YÖK Kanunu"ndaki değişikliği mahkemeye taşımadan önce değişik olasılıkları hesaplayacak. Öğretim yılının ikinci yarısına yarın başlayacak olan üniversiteler de süreci dikkatle izliyor.

SINIRSIZ SERBESTLİK Anayasa hukukçusu ve eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ise "Senaryolarda haklılık var, bunlar daha da çoğaltılabilir" dedi. Teziç, süreçle ilgili şunları söyledi: "10. maddenin ilk cümlesi tamamen sınırsız bir serbestlik getiriyor. Çok tehlikeli bir madde. Aslında bir uygulamanın somutlaşabilmesi için yasal düzenleme şart. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM içtihatları, bir kanun kuralı gibi bağlayıcı ve varlığını sürdürüyor. O bakımdan yasal düzenlemenin olmaması lehte durum doğurmaz. Ancak fiili durumlar yaratabilir. İşte orada tam bir keşmekeş başlar, büyük bir kaos oluşur. Anayasa"daki değişiklikler farklı uygulamalara yol açar. Bu, belirsizliğin ilk adımıdır. Tek çözüm, Anayasa"da bir denge unsuru olarak düşünülmüş tarafsız bir makam olan Anayasa Mahkemesi"nin buna "Dur" demesidir. Aksi halde pazartesiden itibaren korkuyorum. O makamda olanların herşeye rağmen kendi kişisel tercihlerini, eğilimlerini bir kenara koyarak, ettikleri tarafsızlık yeminine uygun karar vermeleri gerekir. O makamın kendilerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeleri için tarihi bir fırsattır."