Milletvekili seçildiği Kırıkkale'de Bayrak gazetesinde bugün yayınlanan röportajın ikinci bölümünde Erdem, Bakanlar Kurulu'nda değişikliğe gidilmesini, atamalarda kadrolaşma yerine liyakata önem verilmesini istiyor. İşte Bayrak gazetesinden Murat Bulut'un yaptığı röportajın yeni bölümleri



Bulut: Bir kabine değişikliği gerilimi düşürür mü?



Erdem: Türkiye gibi demokrasi ile yönetilen ülkelerde devam olarak imaj değişikliğine ihtiyaç duyulur. Hele bizim gibi grubu büyük olan partilerde kan değişikliğine ihtiyaç vardır. Nedense, kabinemiz hep aynı isimlerden oluşuyor. Sanki bizim partide bazı kişiler on senede iktidar olsak bakan olması durumundaymış gibi bir yapımız var. Grubu büyük olan bir partinin yönetimine çok ters bir durum. Bir insanın televizyonda her zaman iyi işler yaptığını görsek de bir yüz yıpranması söz konusudur. Şimdi kan değişiklikleri zamanında yapılmadı. Hala da yapılmamaktadır. Bakanlar kurulu beni sever bende onları severim ama 342'lik bir grupta bakan olabilecek pek çok kişi var. İki üç yılda bence hepsi aynı anda değil ama kan değişimi lazım. Amerika'da 4 yılda bir tamamı değişir. Ama Türkiye'de ve bizim partimizde her nedense bu böyle olmuyor. Bunu kimse konuşamaz çünkü milletvekili konuştuğu zaman bir beklentisi olduğu yönünde bir imaj oluşuyor. Fakat ben bu imajı aştığım kanaatindeyim. Ben bu güne kadar ne görev verildiyse onu en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Verilen görevde hiçbir zaman daha üst düzeyini düşünmemdim. Öyle bir beklenti içerisinde olmadım. Verilen görevi her zaman yerine getirmeye çalıştım. Planlamada en iyi uzmandım. En iyi daire başkanlarından birisiydim. Toplu konut savunma sanayi, NATO parlamenter asamblesi gibi verilen tüm görevleri en iyi şekilde yapmaya çalıştım ve çalışmaktayım. Bana hangi görev verildiyse o görev çok önemlidir ve hep bu anlayışla çalışmışımdır. Bunları bir beklenti içinde olduğum için konuşmuyorum ama yıpranan bakan varsa yada değişmesi gereken varsa yapılmalıdır. Tek başına iktidar olan bir partinin devamlı aynı bakanlarla, devam edilmesinde de anlamakta güçlük çekmekteyim. Şimdi diğer bir konu dışişleri bakanlığı. Sayın Âli Babacan genç lisanı olan biri. Ben şahsına hiçbir şey demiyorum ama dışişleri bakanlığı ağır bir görevdir. Çok seyahatleri olan çok görüşmeleri olan bir görev. Şimdi baş müzakereci bir bakan atasak, Brüksel'de bir ofisi olsa, orada uzmanlar devamlı çalışsa, Avrupa Birliğinin nabzını Brüksel'de tutsa, Avrupa Parlamentosu ile devamlı görüş alışverişinde bulunsa Türkiye için daha iyi olmaz mı? Şimdi Avrupa birliğinde görüşler; söylemler ve dedikodulara göre oluşuyor. Yunanlılar orda ne kadar çok kendi davalarını savunuyorsa başka gruplar Ermeniler ne kadar çok propaganda yapıyorsa bizi de o kadar çok ilgilendiriyor. Şimdi bizim AB'de büyükelçimiz var. Büyükelçi memurdur. 3-4 tane çalışanı vardır. Olmaz! Şimdi orayla ve Ankara'yla devamlı temasta olan baş müzakereciye bağlı bir takım adamlar çalışsa Avrupa Parlamentosu yöneticileri ile devamlı görüşse 5yıl içerisinde de olsa Türkiye için çok faydalı olur kanaatindeyim. Nedense bu bir türlü yapılamıyor. Yani bu kamuoyunda soru işareti yaratıyor. Bu konularda partinin kendisine çeki düzen vermesi lazım.
Bulut: Bürokrasiye atamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? AK Parti kadrolaşıyor mu?

Erdem: Atamalarda bence esas olan şeyin liyakat olması gerekir. Atamalarla kamuoyunda çok şüphe var. Hep belli kişiler ve belli görüşteki insanların atandığı kanaati var. Türkiye cumhuriyeti hepimizin. Hiçbir partinin değil. Tabi partiler kendisine uygun olan müsteşar ve bakanları atar buna bir şey demiyorum ama bu atamalarda bence liyakat tecrübe ön planda olması lazım. Tabi parti ile uyum içerisinde çalışılabilirlik de bu kriterlerden birisi olması lazım. Bunu en çok kim iyi yaptı? Anavatan zamanında bu iyi yapıldı. CHP'de kadrocudur MHP'de kadrocudur. Sol partilerde kadrocudur. Genelde Demirel bunu iyi yaptı. Demirel'in atamalarında şu görüş yada bu görüş kriterleri yoktu. Demirel'in Adalet Partisi ve Özal'ın Anavatan'ı böyleydi. AK Partide büyük bir kitle partisi çünkü büyük bir kitlenin oyunu aldı onun için AK Partinin de atamalarda böyle davranması lazım. Bence AK Parti liyakat konusuna atamalarda önem vermeliydi. Çok fazla kadrocu görünmemeliydi. Maalesef böyle görünüyor. Bu konuda bir imaj değişikliğine ihtiyaç olabilir.

Bulut: YÖK başkanı tercihi size göre doğru mu?

Erdem: İç uygulamalarını doğru bulmuyorum. İsmini de zaten atandıktan sonra duydum. Yanlış iç uygulamaları sıkıntılar yarattı. İlk baştaki imajı endişe ve şüphe yarattı.

Bulut: Devlet kademesinde birçok görev aldınız. İki dönemden bu yana da siyasetin içindesiniz. Ne zaman siyasete nokta koyacaksınız. Gelecek dönemde sizi Kırıkkale'den siyasetçi içerisinde görebilecek miyiz?



Erdem: Türkiye siyasi konumda çokta öngörülen bir ülke değil. Yarın ne olacağını bilemeyiz. Seçim biteli bir yıl olmuş. Şu an erken seçimden bahsediliyor. O bakımdan benim gelecekte ne olacağımı söylemem çok zor ama ben şunu söyleyeyim ki benim enerjim var. Sağlığımda yerinde hizmet edebilirim Ama benim için siyaset olmazsa olmaz değil. Sadece bu tecrübe ve bilgi birikimi ile kamuda daha iyi hizmet edebileceğim kanaatindeyim. Mesela milletvekili oldum ben. Bana ne görev verildi. NATO parlamenter asamblesinde üyelik. orada ben çok iyi hizmet ettiğimin kanaatindeyim. NATO'da çalışanlar beni çok iyi bilirler. Hatta geçen dönem Türkiye ile müzakereler başlayacağı zaman İtalyan bir senatör, İtalya senatosundan bir bildiri yayınladı. Türkiye'nin Avrupa birliği ile müzakerelerinin başlaması ile ilgili. Bildirinin bir paragrafında Türkiye'nin NATO'da temsili seviyesine atıfta bulundu. O da NATO parlamenter asamblesi üyesiydi. Bunları kendimi övmek için söylemiyorum. Ama ben kendimi o işe verdim. Toplantılara sabah 9'da başlayıp akşama kadar hepsine katıldım. Her zaman aktif oldum ve katkıda bulundum. Çok çalıştım ve daha yeni olmama rağmen oy birliği ile başkan vekili seçildim. Komisyon başkanlığına seçildim. Şu an Akdeniz diyalogunun raportörüyüm. Belki bu senenin sonunda Fransız parlamenterin süresi doluyor. Beni Akdeniz diyalogunun başına teklif ediyorlar. Yani şunu demek istiyorum faydalı olabilirim. Milletvekilliği fazla bir şey değil onu söyleyeyim. Ama bana derlerse ki sen milletvekili oldun, 3 metrekarelik odada otur, gel elini kaldır derlerse ki bunu herkes yapar. Ama herkeste olmayan tecrübe ve bilgi birikimi var bende. Onu en iyi şekilde kullanmak kaydıyla hizmet etmek isterim. Ama gelecek dönem ne olur. İsteyeceğim yerin tutumu ne olur çünkü ben çok siyasi bir adam değilim. Siyasi adam fazla doğruları söylemez. Tabi devletle çalışmam dolayısıyla beklenilen düzeyde bir siyasi adam olamadım. Belki benim tutumum batı da geçerli ama Türkiye'de geçerli kanaatinde değilim. Zaman zaman parti içinde fırsat oldukça doğruları söylemek ihtiyacı duyuyorum. Her doğruyu söylemek doğru değil ama söylenmesi gereken doğruları da söylüyorum. Bunlar ne derece partileri ve parti başkanları memnun eder bilemem ama önümüzdeki dönem seçim olur mu olmaz mı, olursa nasıl bir ortam olur, benim yer alıp almamam mümkün olur mu olmaz mı? Bunların hepsi soru işaretleri.

Bulut:Tüm bunların bakanlıkla değerlendirmesini istiyorsunuz sanırım.


Erdem:
Bu tecrübelerimi ülkemin menfaatlerine kullanmayı arzu ederim ama kamuda imkan olmazsa yine bir yerlerde çalışırım.


Bulut: Size parti içerisinde ki liberallerin öncüsü olduğunuz yönünde bir yakıştırma var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdem:
Ben bir öncülük durumunda bulunmadım hiçbir zaman. Bana telkinler olmadı mı oldu zaman zaman ama böyle bir öncülükte bulunmadım. Şu an öyle bir öncülükte de bulunmayı doğru bulmuyorum. Hele bir ülkeyi düzlüğe çıkaralım. Ben zamanı gelince bilgi çerçevesi doğrultusunda gerekli yerlere mesajları iletirim. Şunun liderliğini yap bunun liderliğini al gibi bir düşüncem yok.

Bulut: Son olarak ülke bu gerilimli günlerden nasıl kurtulur? Neler yapılması gerekir?

Erdem:
Öncelikle korkulardan arınmak gerekir. İrtica gelir korkusuyla sertleşen, katılaşan, laiklik adına çok katı olan normal din vecibeleri yerine getiren kesimden endişe edenlerin de durumunu gözden geçirmesi lazım. Ulusalcılığın bir tehdit olduğunu söyledim ben. Onların da durumu gözden geçirmeleri lazım. Lütfen gezsinler görsünler, bizim gibi böyle katı bir tutum içinde olan, bizim çapımızda olan batı demokrasilerinde böyle bir paranoya var mı? Orada da mal alınıp satılıyor, orada da serbest piyasa ekonomisi var. Onların da durumunu gözden geçirmesi lazım. Bölücü görünenler bunun olmayacağını, kendilerinin de istemeyeceğini, iş ciddiyete bindiği zaman bilerek samimi ve ülkenin gelişmesini zorlaştırıcı engelleyici hareketlerden vazgeçmeleri gerek. Korku yarattığı söylenen bizim iktidarımızın ve buna benzer merkez sağ iktidarların, dini referansı kabul edilen kişilerin de korkutucu, ürkütücü, beyanlardan, hareketlerden sakınmaları gerektiği kanaatindeyim. Bizim partimiz iktidarda şu anda. Topluma ve bu kesimlere rahatlatıcı beyanlarda bulunmaları gerek.

Vatan