Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2012'nin Türk Lirası'nın dünyada en çok güçlenen, en çok değerlenen paralardan birisi olduğu bir yıl olacağını bildirdi.

Erdem Başçı, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen ''Para Politikaları'' konulu konferansta, Merkez Bankası'nın birinci önceliğinin enflasyonun oldukça düşük seviyede ve istikrarlı devam etmesi olduğunu söyledi.

''1 dolar 1 TL olsaydı Türkiye için büyük bir risk oluşurdu'' değerlendirmesinde bulunan Başçı, ''Cari açığa ilişkin aldığımız tedbirlerin hepsi cevap verdi ve başarıya ulaştı. 2012, Türk Lirası'nın dünyada en çok güçlenen, en çok değerlenen paralardan birisi olduğu bir yıl olacak. 2012 yılında Türk Lirası'na yatırım yapanlar hep kazanacak. Merkez Bankası bu yıl TL'nin değer kazanmasına izin verecek'' diye konuştu.

''2012 yılında Türk Lirası'na yatırım yapanlar hep kazanacak''

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ''Reel sektör, geçmiş yıllara kıyasla uzun vadeli, Türk Lirası cinsinden kredi alabiliyorsa bu, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük kalması sayesinde oluyor'' dedi.

Erdem Başçı, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen ''Para Politikaları'' konulu konferansta, bu toplantıları, 3 ayda bir Anadolu'nun çeşitli kentlerinde yaptıklarını söyledi. Toplantılarda, reel sektördeki gelişmeler, istihdam, kapasite kullanım oranları, iş adamları ve sanayicilerin birebir muhatap oluğu konulara ve beklentilere değindiklerini anlatan Başçı, özellikle Merkez Bankasının temel amacı olan fiyat istikrarından bahsettiklerini kaydetti.

Her şeyin temelinin fiyat istikrarı olduğunu vurgulayan Başçı, ''Eğer reel sektör, geçmiş yıllara kıyasla uzun vadeli, Türk Lirası cinsinden kredi alabiliyorsa bu, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük kalması sayesinde oluyor. O yüzden birinci hedefimiz, önceliğimiz enflasyonun oldukça düşük seviyelerde, istikrarlı bir şekilde seyretmesi. Bunun yanında kanunun bize verdiği ikinci görev var. O görev de finansal sistemdeki istikrarı sağlayıcı tedbirleri almak. Bunlar daha ziyade döviz ve para politikalarıyla ilgili tedbirler'' dedi.

Merkez Bankası Başkanı, geçen yıl çok istisnai bir yıl yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:

''Hatırlarsınız Kasım ayında ABD Merkez Bankası, ikinci parasal genişleme programına başladığında biz, 'bunun bizim için sonucunun bol ve ucuz kredi olacağını söylemiştik. Bol ve ucuz kredinin sonucunda, Türkiye'de aşırı borçlanma ve Türk Lirası üzerinde aşırı değerlenme baskısı var. Bunların ikisine de karşı gelecek, yumuşatacak, finansal kalitesini iyileştirecek yönde tedbirler almalıyız, Türkiye'nin tüm kurumları olarak' dedik. Eğer bir ülkede fazla para basılıyorsa, o zaman finansman çok kısa vadeli oluyor, yabancı para cinsinden oluyor ve içinde riskler barındırıyor. Doğrudan yatırım yerine kredi şeklinde oluyor. Bunların kendine göre riskleri var.''

''1 dolar eşittir 1 lira olsaydı''

Aşırı iyimserliğe kapılmadan kredilerde biraz yavaş gidilmesi uyarısında bulunduklarını hatırlatan Başçı, ''Çin'den daha hızlı büyümeyelim. Çin'deki kredi artışı yüzde 25 ise Türkiye'de yüzde 35 olmasın. Türkiye'de de yüzde 25 olsun şeklinde yaklaştık. TL üzerinde de aşırı değerlenme baskısı olmasın dedik, yaklaşık 1 yıl 2 ay önce'' dedi.

O dönemlerde Türkiye'de ''1 dolar eşittir 1 TL olur mu?'' şeklinde konuşmalar, yorumlar yapıldığını ifade eden Başçı, şöyle devam etti:

''Biz ne dedik Merkez Bankası olarak? 'Türkiye'de serbest dalgalı kur rejimi uygulanıyor. Döviz kurları piyasada arz ve talep koşullarıyla belirlenmektedir. Eğer döviz kurlarındaki gelişmeler fiyat istikrarı ya da finansal istikrar hedeflerimizi tehlikeye atarsa o zaman biz döviz piyasasına da müdahale ederiz, bu gelişmeyi önleriz' dedik. Yani kısaca bir dolar eşittir 1 lira olsaydı, bizim açımızdan, ihracatçı açısından, cari denge açısından çok büyük risk oluşurdu. Çünkü kar marjının hepsini sıfır ya da eksiye götürebilecek bir gelişmeydi. O yüzden Merkez Bankası ne dedi? 'Hayır 1 dolar eşittir 1 lira olmaz. Türk Lirası'nın bir miktar zayıflamasında fayda var' dedik.''

''TL diğer ülkelerin paralarına göre daha az değer kaybetti''

Ağustos ayında Avrupa'da ortaya çıkan problemlerden dolayı gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin genelde bir zayıflama eğilimi içine girdiğine işaret eden Başçı, ''Biz ilk etapta şöyle strateji izledik: Biz düzenli döviz satışları başlatalım, bunun dışında başka birkaç araç var onları kullanalım ve Türk Lirası'nın nispeten daha az zayıflamasına yol açacak politikalar izleyelim. Gerçekten Ağustos ayından 29 Aralık'a kadar politikalar uyguladık. TL, diğer ülkelere göre daha az değer kaybetti. Hangisine karşı? Amerikan Doları'na karşı. Çünkü avroya karşı birçok para değer kazandı. Türk Lirası da kazandı. Orada çok miktarda basa basıyorlar. Ne kadar çok para basarlarsa avro, o kadar çok değer kaybediyor. Sizin çaba göstermenize gerek yok. Aşırı basmıyorsanız sizin paranız avroya göre güçlenir'' diye konuştu.

Yaşanan asıl problemin panik halinde dönülen Amerikan Doları olduğunu belirten Başçı, Amerikan Doları'na karşı Türk Lirası'nın değer kazanma şansının çok fazla olmadığını ifade etti. ''Değer kaybını biraz sınırlayalım' şeklinde yaklaştıklarını ve başardıklarını kaydeden Başçı, 29 Aralık'a gelene kadar gerçekten Türk Lirası'nın en sağlam paralardan biri olduğunu söyledi.

Gelinen noktada cari açığa ilişkin aldıkları tedbirlerin cevap verdiğine dikkati çeken Başçı, arzu edilen seviyelerde düzelme olduğunu ve bunun devam ettiğini belirtti. Merkez Bankasının analizi ile çok yaygın olarak yurt dışında ve içinde yapılan analizler arasında fark olduğunu kaydeden Başçı, şöyle konuştu:

''Biz Merkez Bankası olarak 'cari açık, bol ve ucuz finansmandan kaynaklanıyor. Para kıtlığından değil, paranın bol olmasından kaynaklanıyor' diyoruz. Bu şekilde bir teşhis farklı tedavi gerektirir. Diğer teşhis şu, Türk Lirası yıllarca bastırıldı, aşırı değerlendi. Sonucunda ithalat ihracat arasındaki fiyat dengesine bakıldığında burada sağlıklı fiyat dengesi yoktur dolayısıyla bu kendini düzeltecektir. Cari açık da bu yüzdendir. İkinci analiz türü çok yaygın ve hatalı. Bunun hatalı olduğunu bilmezsek teşhisimiz yanlış olur ve kaybederiz. Beklentilerimiz yanlış yerde olur, kaybederiz. Bu fark tekrar tekrar vurgulanması gereken fark.''

''Para gidebilecek yer arıyor''

Dünyada çok bol miktarda kısa vadeli finansman imkanı bulunduğunu vurgulayan Başçı, ''Bunu kim sağlıyor? Avrupa Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası sağlıyor. Tasarrufu yüksek olana Asya ülkeleri sağlıyor para kaynaklarını. Şu anda dünyada para, gidebilecek güvenilir bir yer arıyor. Nereye gidebilirim ki yatırımımı sağlıklı şekilde getirisiyle geri alayım? Neresi güvenli? Teker teker güvenli yerlerin sayısı azalıyor. Böyle bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir dünyada Türkiye gibi ülke çok rahat, kesinlikle çok rahat dış finansman bulur, kimsenin endişesi olmasın, buluyor zaten'' değerlendirmesinde bulundu.

Bu nedenle, cari açıktaki büyümenin, kredilerin ve dış finansmanın bol ve ucuz olmasından kaynaklandığını kaydeden Başçı, ''Bunu bilmeliyiz. Yine o yüzden Türk Lirası'nın zayıflaması için bir sebep yok. 2012 nasıl bir yıl olacak? 2012, Türk Lirası'nın dünyada en çok güçlenen, en çok değerlenen paralardan birisi olduğu bir yıl olacak. 2012 yılında Türk Lirası'na yatırım yapanlar hep kazanacak. Kim yaparsa yapsın. Bizim vatandaşımız yaparsa bizim vatandaşımız, dünya vatandaşı yaparsa dünya vatandaşı kazanacak. Bu çok doğal şekilde, kendiliğinden olacak. Fakat bunun Türk kamuoyuna anlatılması, yanlış algının giderilmesi gerekiyor'' diye konuştu.

''Cari açık, kredi büyümesinden kaynaklanıyor''

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, cari açığın kredi büyümesinden kaynaklandığını, bu aşırı kredi büyümesini kademeli olarak yavaşlatmayı başardıklarını söyledi. Başçı, Türkiye'ye ''inanılmaz finansman geleceğini'', Avrupa'daki problemlere rağmen çok rahat bir şekilde finansman sağlanmaya devam edeceğini belirtti.

Erdem Başçı, Bursa'da ''Para Politikaları'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, ne zaman dolar yükselse, 1,90 lirayı geçse hemen herkesin ''olmadı bu iş gidecek, dolar 2 lira mı 3 lira mı olur?'' şeklinde düşündüğünü söyledi.

Sepeti yavaş yavaş öğretmeye başladıklarını, şimdi herkesin sepet cinsinden konuştuğunu ifade eden Başçı, şöyle konuştu:

''(Dolarla avronun ortalamasını alın, ona bakın) diyoruz. 'Sepet' diyor mesela, '2,30-2,40 olur, bu sayede cari denge düzelir' diyor. Şimdi bunu söylüyor, bunu söylerken de dolar 1,91'e çıkmış ve vatandaş da soru işaretleri var, pek çok döviz borçlusu var. Türk vatandaşı da spekülasyon yapabiliyor zaman zaman. Türk vatandaşı da diyebiliyor ki; 'Bu böyle giderse ben döviz alayım'. Öbürü diyor 'Benim döviz borcum var, döviz alayım, borcumu kapatayım' diyebiliyor. Dolayısıyla sadece yurt dışına bakmayın, onlardan da elbette Türk Lirası'nın zayıflamasını isteyen pek çok kişi, kuruluş var. Onları bir tarafa bırakalım, bizim kendi vatandaşımızı ikna etmemiz lazım. Teşhisiniz yanlış. Cari açık kredi büyümesinden kaynaklanıyor ve biz bu aşırı kredi büyümesini yavaşlatmayı başardık kademeli olarak ve inanılmaz finansman gelecek Türkiye'ye ve çok rahat bir şekilde bu finansman sağlanmaya devam edecek, Avrupa'daki problemlere rağmen. Avrupa bankaları zor durumda kalsa bile dünyada başka bankalar var, fon kaynakları orada olduğu sürece, Türkiye'ye finansman gelmeye devam edecek. O yüzden de TL değer kazanmaya devam edecek.''

Merkez Bankasının bu yıl, TL'nin değer kazanmasına izin vereceğini belirten Başçı, çünkü enflasyonun şu anda dış dengeye, cari açığa göre daha öncelikli bir problem alanı olduğunu ifade etti.

''İhracat reeskont kredileri kanalıyla desteklenecek''

Enflasyonun çift haneli rakama çıktığını, arzularının enflasyonun en kısa zamanda önce tek haneli rakamlara inmesi ve yıl sonunda da yüzde 5'lik hedefe yaklaşması olduğunu kaydeden Başçı, ''Herkes görsün fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankasının temel önceliğidir ve gerektiği zaman bunu hemen yapar. Burada hiçbir problem olmaz'' dedi.

2012 yılının Merkez Bankasının ihracatçıları ağırlıklı olarak Eximbank üzerinden kullandırılan ihracat reeskont kredileri kanalıyla destekleyeceği bir yıl olacağını, döviz kurları kanalıyla destekleyeceği bir yıl olmayacağını kaydeden Başçı, 2012 yılının TL'nin kademeli şekilde değer kazandığı bir yıl olacağını da söyledi. Bunun kendiliğinden olacağını, ancak kendiliğinden olmaması halinde Merkez Bankasının bunu kademeli bir şekilde yapacağını ifade eden Başçı, bankanın elinde bunu yapmak için yeterli aracının olduğunu vurguladı.

Tek araçlı merkez bankalarıyla çok araçlı merkez bankalarının karşılaştırılması halinde, sadece tek bir kısa vadeli politika faizi olan ve bunu ayda bir kez değiştiren merkez bankalarının şu anda çok ciddi bir satış dalgası altında paralarının değer kaybettiğinin görüleceğini anlatan Başçı, Doğu Avrupa ülkelerinden birkaçının parasının şu anda inanılmaz bir değer kaybına maruz kaldığını ve yaptıkları hiçbir şey olmadığını söyledi.

''Bir numaralı Merkez Bankası TCMB olabilir''

Türkiye'de ise durumun böyle olmadığına dikkati çeken Başçı, şunları kaydetti:

''Türkiye'de bizim o kadar çok araç var ki şu anda büyük ihtimalle dünyada araç zenginliği açısından bir numaralı Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) olabilir. Bir numara. peki bu araçları nasıl kullanacak, tecrübesi var mı? İnanılmaz tecrübesi var. O kadar çok kriz tecrübesi yaşadık ki biz 'döviz kurlarındaki kan kaybı nasıl durdurulur, gerek yerleşiklerin, gerek yurt dışındakilerin spekülasyonu nasıl kesilir, defansif araçlar nasıl kullanılır, daha sonra ofansa nasıl geçilir?' Bunların hepsini daha önce defalarca yaşadık. En son örneği 2006 yılındadır. Hatırlarsınız nasıl TL'de kan kaybını hızlı bir şekilde önledik? Şu anda onu daha etkin ve az maliyetle yapabilecek durumdayız. Çünkü hem araçlarımız daha fazla 2006 yılına göre hem de tecrübemiz daha fazla. Dünyayı okuyuşumuz da daha iyi o zamana göre. O zaman Türkiye'ye özgü ufak bir problemdi, şu anda dünyanın ciddi bir problemi var ve bunun farkındayız.''