Türkiye’ye böyle bir dert dünya çapında 1918 yılında musallat olmuştu.

Birinci Dünya Savaşı sonrası baş gösteren “İspanyol Gribi” sadece İstanbul’da kayda geçen can kaybı 6 bin 835 olmuştu.

Çünkü o yıllar İstanbul İngiliz işgali altındaydı ve ücra mahallelerde ne olup bittiği devlet için meçhuldü.

O bakımdan 6 bin 835 sayısını dörtle, beşle hatta dokuzla çarpmak gerekir. Ülke geneli can kaybı ise bilinmemektedir.

Bu gün olduğu gibi millet salgın başlangıcında evlerine kapanmıştı ama bir müddet insanlar umumi yerlere doluşunca ilk dalgayı ikinciler, üçüncüler izlemişti.

O günün yetkilileri daha fazla insan kaybını önlemek için okulları bile kapatmıştı.

Sonuçta insanlar salgın karşısında çaresiz kalınca dünyada 30-40 milyon insan canından olmuştu.(Murat Bardakçı, Haber Türk 19.11.2020)

Yaşanmakta olan pandemide de Türkiye başta belediyeler halkın ve kurumların işbirliğiyle diğer ülkelere göre ilk dalgayı hafif atlatmıştı.

İspanyol Gribinde nasıl ki, ilk dalgadan sonra insanlar ve kurumlar her şey oldu, bitti rehavetine kapıldıysa yaşanmakta olan süreçte de bizde sanki tarih tekerrür etti.

Bakan Fahrettin Koca’nın dünkü açıklamasına göre Aydın pandemide yüzde 50 artış olan iller arasında.(25.11.2020)

Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’e göre Aydın’daki bu artışa birinci neden İzmir Depremi sonrası Kuşadası gibi yakın ilçelere göç, ikinci neden de kışla birlikte insanların kapalı mekânlara çekilmesi…

Söylemekten imtina ettiği üçüncüsü de biz söyleyelim…

Vatandaşın bilhassa gençlerin maske, mesafe ve temizlik konusundaki “bana bir şey olmaz” vurdumduymazlığı…

Birinci dalgadan sonra restoranlarda, kafelerde, küçücük masalar etrafına gençler doluştu, taziye evleri doldu taştı, asker uğurlamalar, ev ziyaretleri ona hakeza eskiye döndü.

Bu manzara ile Türkiye birinci dalga sonunda, ikinci dalga başında zaten birinci dalga İtalya’sını ve İspanya’sını andırır hale gelmişti.

Artık birinci dalgada birkaç vakanın görüldüğü Karpuzlu,  Karacasu, Yenipazar gibi küçük ilçelerde bu gün yoğun vaka artışları yaşanıyor.

Tabi bu sonuçlara göre salgına bağlı ölüm oranlarında Aydın’da da gözle görünür bir artışın olması da gayet doğaldır.

Görünen o ki, eğer her kim birinci dalgadaki gibi kendi önlemini almayı savsaklarsa bedelini bütün Aydın’da yaşayanlar çok ağıra öder.

***

Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde Aydın’daki salgın bu hızla artarak devam ederse bizleri nelerin beklediğini bir de işin uzmanlarından dinleyelim, istedik.

Doktor bir tanıdığımıza göre virüsün mutasyona uğraması yayılma hızını birinciye göre artırdı ve virüsü ilaçlara karşı daha dirençli hale getirdi.

Bunun diğer bir anlamı virüs daha fazla can alacak demektir.

Buna bağlı olarak bilinmesi gereken bir başka gerçek de daha çok kronik hasta yaşlılarda görülen salgına bağlı ölümler artık her yaş için söz konusudur.

Ayrıca eğer uzun süreli sokağa çıkma yasağı gibi radikal tedbirler alınmazsa korkulan üçüncü dalga gerçekleşir ve İspanyol Gribi gibi çok canlar yakar.

Yaşanan bu gelişmeleri konuştuğumuz Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz “birinciye göre ikinci dalga maalesef daha ağır geçiyor” diyor.

Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Adalet Çıbık da başta Vali Hüseyin Aksoy ve sağlık çalışanlarının özverili çalışmaları sonucu artış normal seyrediyor, demişti demek ki, yeniden tırmanış söz konusu…

Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz ise Aydın’a özgü bir birim olan “Covdet Ekibi’nin” canla, başla çalıştığını söylemişti.

Covdet Ekipleri Valiliğin tahsis ettiği 12 araçla çağrı merkezine gelen müracaatlardan yerinde numune alıyor ve sonuç hakkında geri bildirimde bulunuyorlar.

Buna rağmen artışın olması son derece düşündürücü… Bu demek oluyor ki, aramızda virüs taşıyan bol miktarda insan dolaşıyor. 

Sağlık Müdürünün verdiği bilgiye göre en fazla vaka da Efeler, Nazilli ve İncirliova’da…

Yapılan günlük test sayısı ise yaklaşık 3200…

Bakanlığın emri gereği testler sadece HES kaydına giren temaslılara uygulanabiliyor.

Günlük izolasyona tabi tutulanların sayısı ise ortalama 200…

Onları takiple görevli filyasyon ekip sayısı ise 1200…

Bir hastane çalışanın dediğine göre bütün önlemlerin eksiksiz uygulanması sonucu bu gün için salgında en güvenli hastaneler…

Hastanelerdeki doluluk oranı ise ortalama yüzde 52…

Yoğun bakımlarda bu oran ortalama yüzde 85’e çıkıyor.

Bu yatakları bölge illerinden yönlendirilen hastalar da kullanabildiği için bu oranda artış ya da eksilme olabiliyor.

Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz “yoğum bakımlara 30 yatak ilavesiyle kısmen de olsa bir rahatlık sağladık ayrıca bir hayırseverin sözünü verdiği Kuşadası’na 5 milyon TL’lik bir yoğun bakım ünitesi kazandıracak olması sorunu önemli ölçüde çözecektir,” dedi.

Ama bir dereceye kadar... Hasta sayısı üçe, beşe katlanırsa ne olacak, orası meçhul.

***

Sonuç olarak denebilir ki, Valilik, Sağlık Teşkilatı salgın konusunda gerekli gayret gösteriyor ama Bakan’ın açıklamasına göre salgın da almış başını gidiyor.

Demek ki, bu işin vatandaş ayağı maske, mesafe, temizlik konusunda pansumanın kar etmediği tedavi edilemeyen kronik bir hastalık var.

Tek ümit kaynağı aşı konusunda yakın zamanda dileyenin erişebileceği bir gelişmenin de bu gün için hayli uzağındayız.

O nedenle arkadan gelecek üçüncü dalga Aydın için tam bir kâbus olur ki, işte o zaman can kaybında rekor kırarız.

Bu durumda bacayı saran ateş binayı yakıp kül etmeden il pandemi kurulu Vali Hüseyin Aksoy’un başkanlığında toplanmalı yangını köstürecek gerekli tedbirleri almalıdır.

Hem de acilen…