Aydın Büyükşehir Belediyesi hızla Aydın yollarını asfaltla kaplıyor. Son olarak Hükümet Bulvarında bulunan parke taşlar kaldırılarak asfaltla kaplandı.

Bu uygulama, eskiden beri devam eden asfalt kaplama ve parke taş (Arnavut kaldırımı) tartışmasını yeniden hatırlattı.

Parke taş aslında “Arnavut Kaldırımı” olarak bilinen, geçmiş Osmanlı zamanına kadar uzanan bir yöntem.

“Arnavut Kaldırımı”, Türk Dil Kurumu tarafından "Yollarda irili ufaklı taşlarla gelişigüzel yapılan kaldırım" olarak açıklanıyor.

Osmanlı Devleti zamanında yollarda “Arnavut Kaldırımı” yaygındı.

Neden “Arnavut Kaldırımı” denildiği hususunda birçok rivayet bulunsa da, Cengiz Orhonlu’nun "Mesleki bir Teşekkül Olarak Kaldırımcılık" adlı çalışmasında "İstanbul ve civarında yapılan yol, suyolu vb. inşaatta çalışan kaldırımcılar, genellikle Silivri bölgesinden temin edilirlerdi. Bunların da pek çoğu buraya Rumeli’den, bilhassa Arnavutluk’tan gelmekte idiler. Bundan da anlaşılmaktadır ki kaldırımcı esnafının çoğunluğunu, Arnavut asıllı kimseler teşkil ediyordu." şeklindeki ifadesi son derece açıklayıcıdır.

“Arnavut Kaldırımı”, yağmur suyunun akmasına olanak tanıdığı, rutubeti aldığı, sele karşı dayanıklı olduğu ve ağaç köklerinin su almasına olanak tanıdığı için tercih edilmiştir.

Yol üzerinde alt yapı çalışmalarına olanak sağlaması nedeniyle de benimsenmiştir. Ama hepsinden önemlisi, nostaljik bir hava kattığı için de belediyelerin sıkça tercih ettiği bir yol şeklidir. Hızla gelişen şehir mimarisine ve teknolojiye rağmen hala en sağlıklı, en çok verim alınan ve söküp çıkarması en kolay sistemdir.

Osmanlı zamanından başlamak üzere “Arnavut Kaldırımı” şehrin kimliğinde yer etmiştir.

“Arnavut Kaldırımı” sadece bize ait bir kültürün parçası değil. Avrupa’da birçok şehirde, kenti mimarisinin bir parçası olmuştur.

Mesela Prag’da “Arnavut Kaldırımı”, izleyeni zaman içerisinde gezintiye çıkaracak kadar şehre nostalji katıyor. Prag’ın bu güzelliğini 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler bile bu güzel şehri bombalamaya kıyamamıştı.

Kültür ve sanatın merkezi Avusturya'nın başkenti Viyana, “Arnavut Kaldırımı” yolları ve meydanlarıyla tarihe ev sahipliği yapmaya devam etmektedir.

Almanya'nın Heidelberg şehri, Ren ve Neckar Nehirlerinin arasında kalan vadide kurulan şehrin kalbi “Arnavut Kaldırımı” ile kaplı Hauptstrasse sokağında atar.

Macaristan'ın başkenti Budapeşte, Orta Avrupa şehirleri içerisinde en gözde şehirlerden biri. Arnavut kaldırımlı yolları ile kent kimliğini hala koruyor.

Arnavut kaldırımı, artık yaşamımızın, edebiyatın içine girmiş, duygularımıza, tarihimize tanıklık eden bir olgudur.

Turgut Uyar, “Vaiz Sokak No. 70” şiirinde;

“Ben sana kürk alamam doğrusu
Güzel bileklerine bilezik alamam
Bir kap yemek, bir elbise
Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
Başka hiçbir şeyde bulamam…

Sokağımız arnavut kaldırımı,
Evimiz ahşap iki oda.
Daha iyisi de olabilirdi ya,
Şükür buna da.”

Orhan Kemal, “Karanlık , alaca karanlık sokaklar, harap arsalardan sonra Arnavut kaldırımları.” (Mokasen Pabuç,sayfa 109) diyerek anmıştır belleğinde kaldırımları.

Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği (TÜRKEV) kurucularından Perihan Balcı, “Eski İstanbul Evleri” adlı yazısında, evler ve yollarla ilgili olarak “…Şimdi evler yerini beton yığınlarına bırakmış, Arnavut kaldırımı asfalt olmuş, netice sokak özelliğini kaybetmiş. Artık onu gözleyene hiçbir şey vermiyor.” demiştir.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ne yaptı?

Aydının taş kaplama yollarını asfaltladı. Son olarak Hükümet Bulvarında bulunan parke taşlar kaldırılarak asfaltla kapladı. Hükümet Bulvarı, Aydın'ın kalbi demektir. Osmanlı Devleti dönemindeki Güzelhisar’da da burası kuzeyde bulunan kaleye, şehrin merkezindeki yoldu.

Burada, sorun yolların asfaltlanması değil. Asıl sorun Aydın kent kimliğinin her geçen gün eritilip, yok edilmesi.

Özlem Çerçioğlu, 2009 yılından bu yana, Aydın’da kent kimliğini koruma ve oluşturma adına bugüne kadar hiçbir şey yapmadı.

11.07.2016 tarihinde “Kent kimliği ve Aydın” başlıklı bir yazı yazmıştım[1].

Bir kişinin gözlerini kapayıp bir şehre götürsek, o şehre vardığımızda gözlerini açtığımızda nerede olduğunu söyleyebiliyorsa, o şehrin kimliği var demektir.

Örneğin, o kişi gözlerini açtığında Ayasofya’yı gördüğünde, İstanbul’da olduğunu anlayacaktır. Buna karşılık bu kişinin gözlerini açtığımızda karşısında AVM görürse nerede olduğunu asla bilemeyecektir. Çünkü her yerde, her şehirde o yörenin tarihi, sosyal ve kültürel dokusu ile hiçbir ilgisi olmayan AVM yer alır.

Yapılan bilimsel araştırmalar ile bir kentin kimliğinin, karakterinin; kentin doğal, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve yapılaşmış çevresinin mekânsal öğeleri ile bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerekliliği ortadadır.

Şimdi size bir soru sormak istiyorum.

Aydına hiç gelmemiş bir kişinin gözlerini kapatalım ve Aydına getirelim. Aşağıdaki görselin bulunduğu yerde gözlerini açalım. Kapıdaki tabelayı göremeyeceği açıdan gösterelim. Sizce nerede olduğu konusunda ne der?

Aydın'ın kent kimliği var mı?

Aydın'da müthiş bir tarihi birikim olmasına rağmen turist gelmiyor. Zincirlihan projesi dışında, tarihi doku Aydının kent kimliğine dahil edilememiştir. Aydın’da Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ayakta kalan iki Mevlevihane (çokgen yapısı ile özelik taşımasına rağmen) korunamamıştır. Selçuklular dönemine ait tek eser olan tarihi hamamı Bıçakçı Yavuz Talay’ın gayretleri ile son anda yıkılmaktan kurtarılmasına rağmen, hemen bitişiğine ucube bir bedesten işhanının yapılmasına engel olunamamıştır.

Türkiye demokrasi tarihinin canlı tanıklığını yapan Menderes çiftliği bu yönüyle kent kimliğine dahil edilememiştir.

Kurtuluş Savaşı ile destanlaşan efe ve efe kültürü, yeterince tanıtılamamıştır. Aydında, Yenipazar’daki Yörük Ali Efe Müzesi dışında hiçbir müze yoktur.

Tarihi içinde barındıran Tabakhane Deresi, Karanlık Köprünün, Nazilli Köprüsü ve Çavuş Köprüsü’nün altından hüzünle akıyor. Ne köprülerdeki tarihi dokuyu ortaya çıkarabilmişiz, nede Tabakhane Deresi’ni Aydın yaşamına ve kent kimliğine dahil edebilmişiz. Birde Efeler Belediyesi, üstüne üslük Eski Santral Minibüs Garajı’na otopark ve çarşı yapmaya karar vermesi ile bu alanla ilgili son fırsatta yok edilmiş olacak.

Bu nedenlerle, Özlem Çerçioğlu’nun Aydın’da Hükümet Bulvarını asfaltla kaplaması son derece yanlış bir karardır. Aydın kent kimliği oluşturulmalı ve korunmalıdır. “Tek başına yolun asfaltlanmasının kent kimliğine ne etkisi olabilir?” denilmemelidir. Yol kentin temel alt yapı elemanlarından biri olarak, tarihi kimlikle bütünleşir.

Mesut Özakcan döneminde, Efeler Kent Konseyi’nin ve özellikle de Sayın Tuncay Erdemir’in katkısıyla yapılan “Kent Belleği” dışında, uzun yıllardan beri kent kimliği adına bir çivi bile çakılmamıştır.

Olsun asfalt yolda arabalarımız rahat rahat gidiyor ya, gerisi önemli değil!

Kent kimliği ne olursa olsun…