CHP, 31 Mart’ta elde ettiği seçim başarısını erkene alınmazsa Millet İttifakı olarak 2023’de hem parlamento çoğunluğunu elde etmede hem de Cumhurbaşkanlığını kazanmada tekrarlama azminde.

 

Bu başarının da birinci ayağının belediyelerden geçtiğinin farkında ve o nedenle 1989’da SHP’nin düştüğü hataya düşmemek için dikkatli davranıyor.

 

Malum 1989 seçimlerinde SHP’li Nurettin Sözen İstanbul BŞB başkanı seçilmişti. Ne var ki, döneminde İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel yaptığı yolsuzlukla büyük bir skandala imza atmıştı.

 

Olay SHP’ye 1994’de sadece İstanbul’da değil bütün Türkiye’de hezimeti yaşatmıştı.

 

Bu dönemde bu tür skandalların yaşanmaması için belediye başkanları her alanda Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun tarafından daha da yakından takip edilecek.

 

Önümüzdeki dönemde siyasetin ayrıştırıcı dili de değişeceği için seçimlerin kaderini belirlemede hizmet faktörü öne çıkacak olmasıyla belediye başkanları bu noktada da takibe alınacak sürece zarar verecek davranış içine girenler Genel Merkez tarafından uyarılacak.

 

Bunun ilk örneği geçtiğimiz günlerde yaşanmış İzmir’in CHP’li Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan’ın belediye meclisi kararıyla kendisini belediye şirketine müdür olarak atattırması “çift maaş alıyor” tepkisine neden olunca Seyit Torun kendisini arayarak “gereğini yap” demiş o da şirketteki görevini bırakmıştır.

 

2024’de bu şekilde yaptıklarıyla gerek partilerin gerek kamuoyunun tepkisini çeken,  hizmet üretemeyen, vatandaşla ilişkilerine özen göstermeyen, ötekileştirici dil kullanan, millete tepeden bakan başkanların adaylıklarının tekrarına geçit verilmeyecek yerlerine bu işi layıkıyla yapacak olanlar aday gösterilecektir.

 

Bu da bundan sonra paydaşları ile incir çekirdeğini doldurmayacak konularda ego şişkinliğine dayalı “senlik”, “benlik” kavgasına giren başkanlar devrinin son bulduğu anlamına gelir.

 

2024’teki seçimlerde şartlar böyle devam ederse mevcut başkanlardan bazılarının genel merkez tarafından kenara çekileceğini, yerlerini yeni aktörlerin alacağını bu günden öngörmek kehanet olmaz.

 

Ayıklama yapılacağı düşüncesine yol açan diğer bir önemli konu da 31 Marttan itibaren popülizmin bütün Türkiye’de popülaritesini yitirme eğilimine girmesidir.

 

CHP’deki bu paradigma değişikliği hafta sonu 25-27 Temmuz tarihleri arasında Afyon’da yapılacak kampa çağrılan 11’i büyükşehir  250 başkana enine,boyuna anlatılacak, dikkatleri çekilecektir.

 

Kampta başkanlara hatırlatılacak diğer bir konu da İYİ Parti başta Millet İttifakına dâhil diğer partilerle de ilişkilere özen gösterilmesi Ekrem İmamoğlu modelinin gerek iletişimde gerekse hizmette örnek alınmasıdır.

 

Özlem Çerçioğlu, Afyon kampına eli boş gitmemek için İYİ Parti İl Başkanı Cemal Sarı’nın da eşlik etmesiyle ilki 17 Temmuz’da Nazilli’de seçim kaybedilen ilçeler Buharkent, Kuyucak, Karacasu ve Bozdoğan ikincisi de 23 Temmuz’da Efeler’de Koçarlı, Köşk ve Karpuzlu CHP ve İYİ Parti ilçe başkanları, belediye meclis üyeleriyle bir toplantı başlattı.

 

Toplantılarda ana gündem maddesi de 1-Seçimlerden bu yana yapılan hizmetlerin değerlendirilmesi 2-Büyükşehirden olan taleplerdi.

 

Özlem Çerçioğlu, katılan her iki partinin ilçe başkalarından ve meclis üyelerinden oy vermediler o nedenle ayrımcılık yapılıyor propagandasını yıkmak için BŞB’nin hizmetlerini halka anlatmada gayret sarf etmelerini istedi.

Arkalarında olduğunu göstermek için de “hizmet konusunda sınır tanımayın, verin coşkuyu” dedi.

 

Ayrıca bu toplantıların kazanılan ilçelerin de katılımıyla her üç ayda bir periyodik olarak devam edeceği bilgisine ulaştık.

 

Böylece Özlem Çerçioğlu “seçim, seçimin sözü edilmeyen zamanda kazanılır” prensibinden hareketle 2024 seçimlerine yönelik propaganda çalışmalarının da startını şimdiden bu toplantılarla vermiş oldu.

 

CHP’yi 2024’de başarıya götürecek ikinci basamak da milletvekillerine yöneliktir.

 

Yeni CHP’nin bu konudaki şifrelerine Ateş İlyas Başsoy’a ait 31 Mart seçimleri öncesi bütün parti teşkilatlarına dağıtılan Radikal Sevgi Kitabına önsöz yazan Seyit Torun’un satırlarında rastlıyoruz.

 

“Ordulu bir Anadolu çocuğuyum, babam fırıncı. Çocukluğum ve gençliğim Ordu’nun dağlarında, köylerinde gezmekle geçti. Balıkçılar, ormancılar, fındıkçılar arasında büyüdüm.

Ve bu insanlar arasında ne bilge amcalar, ne ermiş teyzeler tanıdım, çoğu okuma yazma bilmez.

Kışın acından ölse bile emanet bıraktığın pirinçten bir avuç pişirmeyecek kadar namuslu köylüler tanıdım; genellikle bizim partiye oy vermezler.

Bunun için onları hiç suçlamadım, hep ‘Acaba niye böyle?’ diye düşündüm.

 

Biz dağ taş memleket dolaşırken, bu insanları hiç görmemiş, hiç tanımamış bazı ukalalar, bu köylülere ‘makarnacı, rüşvetçi’ diye hakaret ediyordu.

 

Çalışmaktan kafasını kaşıyacak vakit bulamayan işçilere, köylülere ‘göbeğini kaşıyan adam’ bile dediler.

Tanımamak, bilmemek, ötekileştirmek en büyük hastalık oldu. Bir yerde yanlış vardı ama neredeydi?”

 

Sorunun cevabını İstanbul’da geliştirdiği tarz-ı siyasetle “siyasetsiz seçmen” kendi halindeki sessiz çoğunluğun sempatisini kazanan Ekrem İmamoğlu vermiş oldu.

O kullandığı hiç kimseyi ötekileştirmeyen diliyle hem İstanbullunun gönlünü hem de oylarını almasını bildi.

 

Bundan böyle ister milletvekili ister belediye başkanı olsun sadece CHP’de değil diğer partilerde siyaset yapacak olanın rol-model siyasetçisi artık Ekrem İmamoğlu’dur.

 

Artık kendi mahallesinde hemen gerçekleşmese bile uzun vadede kabadayılık yapanın, karşı mahalleye alaycı bir edayla burun kıvıranın dönemi bitecektir.

 

Gerek belediye başkanlığı adaylıklarında gerek milletvekilliğinde hem CHP’de hem de diğerlerinde değişen paradigma doğrultusunda yeni yüzler, yeni aktörler çıkabilir.

 

Çünkü insan tavlamaya yönelik köpüğü bol ucuz siyasetten ve ayrıştıran, ötekileştiren  dilden millete gına geldi.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!