Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Mehmet Özdemir, “Sağlıklı Topraklar, Ömrünüze Ömür Katar” sloganıyla herkesi toprağa ve yaşama sahip çıkmaya davet ederek, “Topraklarımızın dörtte üçü şiddetli ve çok şiddetli erozyon tehdidi altında. Tarım alanlarımızın yüzde 59’u, meralarımızın yüzde 64’ü ve orman varlığımızın yüzde 54’ünde erozyon yaşanıyor. Ülkemizde her yıl 743 milyon ton verimli üst toprağımızı erozyonla kaybediyoruz. Son 50 yılda ancak 4 milyon hektar alan erozyon ve çölleşmeden kurtarıldı. Bu hızla devam edilirse, erozyon ve çölleşme tehdidi altındaki toplam 57,6 milyon hektar arazi varlığımızı kurtarmak için yaklaşık 700 yıla ihtiyaç var.
Çöllerde koşalım ama çöllerde yaşamayalım. TEMA Vakfı Erozyon ve Çölleşmeyle Mücadele konusunda örnek projeler uyguluyor. Bunlardan birisi 2006 yılında başlayan ve sonuçlanan Karapınar ‘Marjinal Kurak Alanların Korunması İçin Rasyonel Fırsatların Oluşturulması Projesi (CROP-MAL)’ idi. Proje kapsamında bölgedeki bitki, iklim, su, ekonomi verileri toplandı. Detaylı paydaş görüşmeleri ile Konya Karapınar’ın tümü, Ereğli ve Karaman’ın kurak ve yarı kurak alanlarından oluşan havzanın fiziksel ve toplumsal fotoğrafı çekildi. Çukurova Üniversitesi bu verilere dayanarak hazırladığı, yerel kaynak yeterlilik analizi, yer altı suyu ve iklim projeksiyonları gösterdi ki; iklim değişikliği, su kaynaklarının bitmesi, erozyon duyarlılığı gibi nedenlerle Karapınar mikro havzasında 50 yıl sonra tarım yapılamayacak” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinde tarımsam faaliyetlerin önemli bir yer oluşturduğuna işaret eden Özdemir, “Ekonomisi yüzde 88 oranında tarıma dayanan mikro havza için hazırlanan sürdürülebilir arazi yönetimi planı ve doğal varlıkların nasıl korunacağına dair önerileri içeren arazi kullanım modelinin uygulanması ve Türkiye’nin geri kalanı için de benzer planlama çalışmalarının tamamlanması ekonominin sürdürülebilirliği ve toprağın korunması için kritik öneme sahiptir ve de toprak yaşamdır” şeklinde konuştu.