Bülent Akarcalı, ''Mezarın açılmasına razı değilim. Önce silahlı suikast olayının üzerine gidilmeli'' dedi. Özal'ın siyasete dönme hazırlıkları yaptığına dikkati çeken Halil Şıvgın, ''Özal siyasete dönecekti. O zaman 28 Şubat gibi bir darbe olmayacaktı. Bu açıdan Özal'ın ölümünün aydınlatılması 28 Şubat sürecininde şifrelerini verecektir'' ifadesini kullandı.

ÖZAL'IN ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ

Kaya Toperi ise, DDK raporundaki 'ihmal' tespitine katılmadığını belirterek, ''Zira Sayın Özal'ın özel doktoru Cengiz Arslan bey, Amerika'dan Özal'a özel bir cihaz getirip vermiş. Kalp krizi anında ne yapacağını da anlatmış. Sanırım sayın Özal, kalp krizi anında bu cihazı kullanma fırsatı bulamamış'' diye konuştu.

Kamran İnan, DDK raporunun ölüm sebebine ilişkin önemli işaretler taşıdığına dikkati çekti. Kurmaylarından Mehmet Keçeciler, Özal'ın, son günlerinde ''çok hasta'' göründüğünü söyledi.

Oltan Sungurlu ise ''Herhangi bir şüphe olmadığı için araştırma ya da otopsi için bile bir talep olmadı. Kalp krizinden öldüğü hükmü verildi. Aklımıza suikast gibi bir ihtimal de hiç gelmedi'' değerlendirmesinde bulundu. Özal'ın en yakınındaki isimlerin başında gelen Hüsnü Doğan, ''Uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir mecburiyetin hasıl olması üzücü'' şeklinde konuştu.

Özal'ın kurmaylarından farklı tepkiler
Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölüm nedeniyle ilgili ''suikast'' iddialarına incelemek üzere yaptığı çalışmanın ardından açıkladığı rapor, tartışılmaya devam ederken, o dönemde Turgut Özal'ın yakınında bulunan isimler, DDK raporunu AA'ya değerlendirdi. Özal'ın kurmayları, DDK'nın 'mezarı açılsın; otopsi yapılsın'' önerisine farklı tepkiler verdi.

O dönemde Anavatan Partisi'nde siyaset yapan Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde kabinelerinde yer alan bazı isimlerin DDK raporuna verdikleri ilk tepkiler şöyle :


Halil Şıvgın: '' Savcılığın harekete geçmesi gerekiyor''
Halil Şıvgın : ''1993'ten beri 'şüpheli ölüm' dendi ama kimse üzerine gitmedi. Bu açıdan Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ün bu girişimini kutluyorum. DDK raporunda ciddi vurgular var. Savcılığın harekete geçmesi ve tüm iddiaların üzerine gitmesi gerekiyor. Mezarını açmak eğer ölümü aydınlatacak bir yol ise buna da başvurulabilir. Eğer ölümü bir suikast sonucu olmuş ise 'neden yapıldı?' sorusuna cevap aramak gerekiyor. 'Onlar yaptı' demek istemiyorum yanlış anlaşılmasın ama, Özal ölmeseydi siyasete dönecekti. O zaman Mesut Yılmaz Başbakan olamayacaktı. Süleyman Demirel de Cumhurbaşkanı olamayacaktı ve daha önemlisi 28 Şubat gibi bir darbe olmayacaktı. Bu açıdan Özal'ın ölümünün aydınlatılması 28 Şubat sürecinin de şifrelerini verecektir.''

Hüsnü Doğan : ''Biraz daha bekleyip görmek lazım''
Hüsnü Doğan: ''Devlet Denetleme Kurulu'nun raporu otopsinin zaruri olduğunu söylüyor. Tabii uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir mecburiyetin hasıl olması üzücü. Dilerim iyi bir şekilde sonuçlanır. İyi bir şekilde dediğim, nereye ulaşacağına bağlı. Burada herhangi bir tahmin yürütmek için vakit erken şu anda. Biraz daha bekleyip görmek lazım. Otopsi olmadan herhangi bir şekilde ileri gitmek mümkün değil bu noktadan sonra.''

Bülent Akarcalı : ''Önce silahlı suikast aydınlatılsın''
Bülent Akarcalı: ''Ölümüne ilişkin iddialara göre yaşadığı somut bir suikast var. Benim de Sağlık Bakanı olduğum dönemde kongrede silahlı saldırıya uğradı. O suikastı gerçekleştiren kişi halen hayatta ve bildiğim kadarıyla cezaevinde. Önce o kişiyle konuşulmalı. İlk suikast ile şüpheli ölüm arasında bağ kurulmalı. Türkiye, bu suikast olayına gözünü kapadı. Turgut bey de üzerine gitmedi. Şimdi bu suikastçı halen hayattayken, bu konunun üzerine gidilmeli. Ölümünden neredeyse 20 yıl sonra otopsi istenmesi bana pek gerçekçi gelmiyor. İlk adım olan silahlı suikast olayından şüpheli ölümle bağlantı kurulmalı. Ben mezarının açılmasına, naaşının çıkarılmasına şahsen razı değilim. Bana göre bu otopsi talebi fazla sansasyon kokuyor. Vefatı esnasında yanında olan doktorlar var. Onlarla konuşulabilir; onların bilgisine başvurulabilir.''

Kaya Toperi : ''DDK raporundaki 'ihmal' tespitine katılmıyorum''
Kaya Toperi: ''Ölüm raporunu yazan profesörler Yüksel Bozer, Hilmi Özkutlu ve Ömer Şarlak ve diğer ekipteki doktorlara sormak lazım. Sayın Özal'ın özel doktoru Cengiz Arslan'ın bana dediği kalpten vefat ettiği yönünde. Ama şüpheyi ortadan kaldırmak, bu komplo teorilerine son vermek için mezarının açılması, kapsamlı otopsi yapılması faydalı olacaktır. Bu otopsi sonunda eğer suikast şüphesi varsa konunun üzerine gidilir; şayet yoksa komplo teorileri biter. Ama ben DDK raporundaki 'ihmal' tespitine katılmıyorum. Zira Sayın Özal'ın özel doktoru Cengiz Arslan bey, Amerika'dan Özal'a özel bir cihaz getirip vermiş. Kalp krizi anında ne yapacağını da anlatmış. Sanırım sayın Özal, kalp krizi anında bu cihazı kullanma fırsatı bulamamış.''

Oltan Sungurlu: ''Şüpheler varsa sonuna kadar incelenmesinde fayda var''
Oltan Sungurlu: ''Raporun gereklerini yerine getirmek lazım. Rahmetli Turgut Özal'ın ölümü hakkında bugüne kadar şüphem yoktu, ama bu rapor daha derin incelemelere girmek gerektiğini ortaya koydu. Kamuoyunda ölümle ilgili şüpheler var, bunların giderilmesi lazım. Rapor bu şüphelerin üst düzeyde kayıta geçtiği yer oldu. Henüz şüphelere ilişkin bir şey söylemek doğru olmaz. Rapordan da anladığım kadarıyla incelenmesi gereken birçok husus var, bunları rapor da ima ediyor. O dönem, ölüm olayının yaşandığında, eşi Semra Özal oradaydı, ben de hastaneye gittim.

Herhangi bir şüphe olmadığı için araştırma ya da otopsi için bile bir talep olmadı. Kalp krizinden öldüğü hükmü verildi. Aklımıza suikast gibi bir ihtimal de hiç gelmedi. Şimdi şüpheler varsa ve böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için sonuna kadar incelenmesinde fayda var. Kimler bunu yapabilir? Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu konularda daha dikkatli. Rahmetli Özal da çevresindekiler de suikast ya da başka tehlikelere karşı dikkatli değildi. Kendisine yapılan suikasttan sonra bile dikkat etmedi, sanırım o da böyle bir şey olacağına ihtimal vermiyordu.''

Mehmet Keçeciler : ''Rapor, mahkemenin yürüttüğü tahkikata yardımcı olacaktır''
Mehmet Keçeciler: ''Merhum Özal, ölmeden önce sağlığında bozulmalar meydana gelmişti. Sağlığı çok kuvvetli değildi. Üç tane önemli ameliyat geçirmişti. Ölmeden 10 gün önce Türk dünyasını ziyaret etti. O seyahate katılan arkadaşlarımız döndüklerinde rahmetli Özal'ın çok hasta olduğunu söylediler bize. Hiç iyi görmemişlerdi merhum Özal'ı. Mesela, namaz kılarken secdeden kalkamamış. Dolayısıyla rahatsızlığının ciddi boyutlarda olduğu söylenmişti. Kendisiyle görüşmüştüm. Hastaydı. Çankaya Köşkü'nün merdivenlerini çıkamıyordu. Seyahatten döndükten kısa bir süre sonra vefat etti.

Biz bir şeyden şüphelenmedik. Aklımıza bir şey gelmemişti. Vefatı nedeniyle beynimizden vurulmuşa dönmüştük. Çok üzgündük. Hacettepe Üniversitesi'nden güvendiğimiz doktorlar rapor vermişti. Yüksel Bozer, bizim Ali Bozer'in kardeşidir. Bize yabancı bir insan değildir. Doktorların raporunu gördük. Tabii aklımıza öldürülme olayı falan gelmedi. Bunu hiç düşünmedik. Defin işlemleriyle daha çok aile ve yakın akrabaları ilgilendi. Biz arkadaşlarıysa merhum Özal'ın defnedileceği yerin ayarlanması, teşkilatlara haber verilmesi gibi işlerle uğraştık. Başka bir şey olacağı yıllarca kimsenin aklına gelmedi. Aradan 8-10 yıl geçtikten sonra Semra Hanım bu konuları dile getirdi. Konu Adli makamlara intikal etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tahkikat başlattı. Ben de ifade verdim. Yardımcı olduk. Şimdi mahkemeden çıkacak sonucu bekliyoruz. Devlet Denetleme Kurulu'nun raporu mahkemenin yürüttüğü tahkikata yardımcı olacaktır. Bu konu incelenmektedir. Şu veya bu şekilde aydınlanacaktır. Adliyenin kararını hep beraber bekleyelim.''

Kamran İnan : ''DDK raporu önemli işaretler içeriyor''
Kamran İnan: ''Türkiye'ye çok önemli hizmetlerde bulundu. Onunla çalışmaktan şeref duydum. Kendisinden çok şey öğrendim. Şimdi DDK'nın bu raporuyla sonuca yönelik ilk işaretler veriliyor ama benim bunlara yönelik yorum yapmak doğru olmaz. Zira yargı her şeyin üstünde. Savcılık gerekeni yapacaktır. Şimdiden ölümünün sebebi üzerine tahmin yürütmek doğru değil. Türkiye, kendisine problem üreten bir memleket. Bunu da bir probleme çevirmemek lazım. Erken kaybettik ama takdiri ilahi o yönde oldu.'' (AA)