Erdoğan, Sincan'da partisince düzenlenen mitingde konuştu.
 
Göreve geldikten sonra Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve millet temelinde inşa etmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, bu süre zarfında ne aldatan ne de aldanan olduklarını kaydetti.
 
Okullar açılırken kitapları ücretsiz verdiklerini, sosyal güvencesi olmayan öğrencilere para ödediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
 
''Ben en az üç çocuk diyorum. Neden? Çünkü bizim başarımız, bizim gücümüz genç nüfusumuzdan geliyor. Yıllarca bu ülkede doğum kontrolünü teşvik ettiler. Şu anda CHP aynı şeyi yapıyor. Çünkü bunların tarihi böyle. Bu milleti doğum kontrolü ile ne yazık ki dünya sahnesinde yaşlı bir nüfusa sahip olmak için hep telkinler yaptılar, CHP zihniyeti budur.
 
Batı şu anda çöküyor. Niye biliyor musunuz? Nüfusu yaşlandığı için. Biz şu andaki artış hızı ile gidersek 2038'de biz de yaşlı nüfuslar arasına gireceğiz. Onun için diyorum ki sakın bu oyuna gelmeyin. En az üç çocuk ve biz devlet olarak bütün tedbirlerimizi aldık alıyoruz.''
 
Konuşmasında CHP'yi eleştiren Erdoğan, yoksul sayısının 19 milyondan 12 milyona indiğini ifade ederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bundan bahsetmediğini kaydetti.
 
Ankara'da çok sayıda üniversite yaptıklarını anlatan Erdoğan, son olarak Çubuk'ta Yıldırım Beyazıt Üniversitesini açtıklarını anımsattı. Üniversiteli gençlere maddi yardımda bulunduklarını vurgulayan Erdoğan, 163 bin derslik açtıklarını da söyledi.
 
Bilişim teknolojileri ve bilgisayar ile okulları kendilerinin buluşturduğunu anlatan Erdoğan, okullarda kara tahtayı kaldırıp elektronik tahtaya geçeceklerini, öğrencilerin ücretsiz dağıtılacak elektronik kitaplarla müfredatı takip edilebileceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Bilgisayar 8 yıl önce mi icat oldu? Bizden önceki iktidarlar niçin bunları okullara getirmediler? Bilişim teknolojisi sınıflarını niçin kurmadılar?'' diye sordu.
 
Diğer siyasi parti liderlerinin popülist politikalar yaptığını savunan Erdoğan, ''Yalan üzerine siyaset olmaz'' dedi.
 
Sağlıkta büyük dönüşüm yaptıklarını belirten Erdoğan, CHP ve MHP döneminde hastanelerde rehin kalma olaylarının yaşandığını savundu.
 
Başbakan Erdoğan, Sincan'a 400 yataklı bir hastane açacaklarını, Keçiören'e yapılacak hastane ile sağlık alanında önemli bir aşama kaydedeceklerini anlatarak, 18 helikopter ambulansın yanı sıra şu anda 2 olan jet ambulans sayısının da 5'e çıkacağını söyledi. Erdoğan, silahlı saldırıya uğrayan şarkıcı İbrahim Tatlıses'in bu uçaklardan biriyle tedavi için Almanya'ya götürüldüğünü anımsattı.
 
Ulaşımda cumhuriyet tarihi boyunca yapılandan daha fazla bölünmüş yol yapıldığını, metro inşaatlarının tamamlanacağını, Ankara Çayı'nın etrafının yürüyüş alanı olacağını, Sincan'daki yıkılan Toprak Mahsulleri Ofisi silolarının yerine park yapılacağını anlatan Erdoğan, Sincan'ı geleceğe güçlü bir ilçe olarak taşıyacaklarını kaydetti.
 
Başbakan Erdoğan, devletin borçlanma faizinin ve enflasyonun düştüğünü, Ziraat ve Halk bankalarının da daha ucuza kredi verdiğini anımsattı.
 
''PARAYA SULANDI''
 
Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde insanları doktor odası kapısında ''inim inim inlettiğini'', maaşından prim kestiğini; ancak hastanede gerekli tedaviyi yaptırmadığını ve ilaç vermediğini söyledi.
 
Merkez Bankasının kasasında 95 milyar dolar olduğunu bildiren Erdoğan, ''Bay Kemal bu paraya sulandı. Nasıl olsa diyor para hazır, şimdi ben gelince bunları rahat rahat dağıtırım. Benim milletimin zaten sana böyle bir yetki verme düşüncesi yok. Bay Kemal'in de zaten iktidar olma gibi bir hesabı yok. Sorduklarında hiç 'tek başımıza iktidar olacağız' demiyor'' ifadelerini kullandı.
 
MHP'yi de eleştiren Erdoğan, MHP'nin borçlandığını, kendilerinin de bu borçları ödediğini kaydetti.
 
Başbakan Erdoğan, ''Bizim çetelerle işimiz yok. Bizim karanlık güçlerle işimiz yok ama ne yazık ki çetelerle işi olanı, övüne övüne anlatanları biliyorsunuz değil mi? Silivri'nin avukatlarının kimler olduğunu biliyorsunuz değil mi? İşte onları 12 Haziran'da sandığa gömün. Demokratik olarak onlara en güzel dersi siz vereceksiniz'' dedi.
 
Erdoğan, ''12 Eylül referandumunda CHP, MHP, BDP, TİP, TKP, illegal örgütler hep bir arada değil miydi? Hepsi anayasaya 'hayır' dediler ama benim milletim tek başına çıktı yüzde 58 ile 'evet' dedi'' görüşünü dile getirdi.
 
''BİZ 780 BİN KİLOMETRE KAREDE AMELİYAT YAPTIRMAYIZ''
 
Alandakilerden bayraklarını sallamalarını isteyen Erdoğan, şöyle devam etti:
 
''Birileri bizim bu bayrağımıza dil uzatıyor. Yola çıkarken ne demiştik biz? 'Tek millet' demiştik. Niye? Çünkü biz Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abhaza'sıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla tek milletiz. Ve biz Yunus'un diliyle yaratılanı severiz yaradandan ötürü. Ama biz aynı zamanda 'tek millet ve tek bayrak' diyoruz. Niye? Şu bayrağımızın rengi şehidimizin kanından. Hilal bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehidimizi sembolize eder. Onun için 'bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Onun için ne diyoruz? 'Tek vatan' diyoruz. Biz 780 bin kilometre karede ameliyat yaptırmayız.
 
İşte görüyorsunuz, bunların işi gücü polis noktalarımızda. Vatandaşımızın can güvenliğini koruyan polisimizi ne yazık ki oralarda kalleşçe şehit ediyorlar. Aynısını askerimize yapıyorlar. Bunlar dürüst değil, bunu kalleşçe yapıyorlar. Bakın şimdi Kuzey Irak'tan Türkiye'ye girmek isteyen teröristlere karşı sınır güvenliğini sağlamakla görevli olan askerlerimiz onlara orada müdahale etti ne yazık ki Türkiye'den şu anda bakıyorsunuz parlamentonun içinde bir parti, BDP, onlarla el ele kol kola mücadele veriyor. Şu hale bak. Bu nasıl bir anlayış, bu nasıl bir özgürlük mücadelesi, bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır?
 
Tabii ki bu ülkeyi kalkıp da teröre ve teröristlere asla yem etmeyeceğiz. Omuz omuza vereceğiz, bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Bunu başarmamız lazım.''
 
Erdoğan, konuşmasının sonunda alandakilerle birlikte, ''Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda'' şarkısını söyledi.
 
ÖDÜL TÖRENİNE KATILDI
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin kadın kollarınca düzenlenen ''Anne Sana Mektup Yazdım'' yarışmasının ödül törenine katıldı.
 
Başbakan Erdoğan, ASKİ Spor Salonu'nda düzenlenen törende, seçime 27 gün kaldığını anımsatarak, salonda bulunan teşkilat üyelerine ''Kaleyi içten fethedelim. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız?'' diye sordu.
 
Erdoğan, ''adam adama markaj'' usulüyle seçim kampanyasını yürütmeleri gerektiğini belirterek, bunu yapmaları halinde 12 Haziran akşamında başarıya ulaşacaklarını söyledi.
 
''Şımarmayacağız, rehavet bize yakışmaz'' diyen Erdoğan, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini ifade etti.
 
Başbakan Erdoğan, salondakilerin ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' tezahüratlarına da ''Biz sizlerle gurur duyuyoruz'' sözüyle karşılık verdi.
 
Törene, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve eşi Nevin Gökçek de katıldı.
 
HACETTEPE-İVEDİK OSB'DE TOPLU AÇILIŞ
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de sadece Başkent Ankara'da değil, 81 ilde ''çarkların işlediğini'' belirterek, ''81 vilayette kepenkler umutla açılıyor, şükürle kapanıyor. 81 vilayette atölyeler tıkır tıkır çalışıyor. 81 vilayetin 81'i de üretiyor, ihracat yapıyor'' dedi.
 
Erdoğan, Hacettepe-İvedik Orgazine Sanayi Bölgesi Teknokenti ve yapımı tamamlanan diğer tesisler için düzenlenen toplu açılış törenine katıldı.
 
Burada yaptığı konuşmada, işçi, esnaf, girişimci ve sanayicilere seslenen Erdoğan, ''Sizler, alın terinizle bu ülkeyi büyüten isimsiz kahramanlarsınız. Sizler, emeğinizle, yeteneğinizle, bu ülkeye en büyük değeri katan kahramanlarsınız. Sizler üvey değil, bu ülkenin, bu milletin öz be öz evlatlarısınız. Yüzünüzdeki yağ izi, elinizdeki nasır, alnınızdaki ter, sizin gururunuzdur, bizim gururumuzdur, bu ülkenin gururudur'' dedi.
 
Geçmişte Türkiye'nin kaynaklarının birilerine peşkeş çekildiğini ifade eden Erdoğan, ''Bu ülkenin hazinesine hortum bağlayıp birilerine aktardılar. Bu ülkenin bankalarının içini boşalttılar. Ucuz kredilerle, karşılıksız, faizsiz kredilerle istediklerini büyüttüler, istediklerini piyasadan sildiler. Ama siz, bunların hiçbirine tevessül etmediniz... Kendi rotanızı çizdiniz, kendi kaynağınızı ürettiniz, bu piyasada 'Biz de varız' diyerek tüm Türkiye'ye varlığınızı hissettirdiniz. Sizler, Anadolu'nun, Trakya'nın, arslanları, kaplanları oldunuz'' diye konuştu.
 
Erdoğan, şöyle devam etti:
 
''Bundan 8,5 yıl önce, Anadolu'da, Trakya'da çiftçi tarlaya tohum ekeceği zaman, köyünün havasına değil, Ankara'nın havasına bakıyordu. Eğer Ankara'da hava pusluysa, karışıksa, şimşekler çakıyorsa, kriz pusuda bekliyorsa, çiftçi de esnaf da üretici, sanayici, işçi de o yıldan umudunu kesiyor, 'Allah Kerim' diyerek gelecek yıla umut bağlıyordu. Ne yazık ki o şimşekler hiç durulmadı, Ankara'daki o puslu hava, 3 Kasım 2002'ye kadar hiç açılmadı. Sizler, 'Devlet, hükümet, gölge etmesin bize yeter' derken, Ankara, vergileriyle, borç makbuzlarıyla, müfettişleriyle, faiziyle, enflasyonuyla her zaman üzerinizde kara bulut oldu. 'Nemalar' dedi, işçiden, memurdan, maaşından para kesti, 13,5 katrilyon kesti. Bu paralar ödendi mi? Ödenmedi. Biz geldik, bir de baktık ki 13,5 katrilyon benim işçimin, memurumun devletinden alacağı var. Para var mı? Yok. Peki ne var? Kağıtlar var. Dedik ki: Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu? Maalesef borçluydu. Ve biz hemen masaya oturduk, sendikalarla görüşmelerimizi yaptık ve süratle parayı ödedik, işi bitirdik. Şu anda işçiye, memura bizim borcumuz yok. Aynı şekilde Konut Edindirme Yardımı, KEY denilen bir olay vardı. Güya sizleri konut sahibi yapacaklardı. Paralar kesildi, ama kimse konut sahibi olamadı. Herkes umutları yitirince makbuzları da yitirdiler. Ve o makbuzları biz bulduk çıkardık. Şu anda akıbeti meçhul yaklaşık 3 katrilyon kadar tespit ettik. Onları da ödedik, ödüyoruz.''
 
''TÜRKİYE'NİN ALIN TERİ EN UZAK COĞRAFYALARDA MÜŞTERİ BULUYOR''
 
Bugün sadece Başkent Ankara'da değil, 81 ilde ''çarkların işlediğini'' belirten Erdoğan, ''81 vilayette kepenkler umutla açılıyor, şükürle kapanıyor. Bugünlere geldik. 81 vilayette atölyeler tıkır tıkır çalışıyor. 81 vilayetin 81'i de üretiyor, ihracat yapıyor. İnşa ettiğimiz 13 bin 600 kilometre bölünmüş yolda kamyonlar yük taşıyor. Kaldırdığımız vizelerle sizin ürettiğiniz ürünler dünyanın dört bir yanına ulaşıyor. Türkiye'nin sesi mazlumlar için yükselirken, Türkiye'nin alın teri en uzak coğrafyalarda müşteri buluyor'' dedi.
 
''Bizim, uçsuz bucaksız petrol rezervlerimiz yok. Bizim sınırsız altın madenlerimiz yok. Ama bizde çok daha değerli bir kaynak var. Bizim, zeki, üretken, çalışkan, dinamik, genç bir iş gücümüz var'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:
 
''İşte İvedik'teki gibi, OSTİM'deki gibi, adeta taşı sıkıp suyunu çıkaran, dünyayı kendisine hayran bırakan KOBİ'lerimiz var. Amerika'ya, İngiltere'ye, Japonya'ya mal üreten, mal ihraç eden firmalarımız var. Hiç kimsenin yapamadığını yapan, kimsenin üretemediğini üreten atölyelerimiz var. Açık söylüyorum: Bize düşen, sizin yollarınızı açmak. Bize düşen, sizin önünüzdeki engelleri kaldırmak. Bize düşen, teşvik etmek, desteklemek, üzerinizdeki yükleri kaldırmak. Biz size gölge etmedik, etmeyeceğiz. Biz bu ülkeyi sizlerle birlikte büyüttük; istikrarla, güvenle, kardeşlikle büyütmeye devam edeceğiz.''
 
İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin, küçük sanayi kuruluşlarını biraraya getirerek, hizmetlerin derli toplu şekilde verilebilmesi amacıyla kurulduğunu anlatan Erdoğan, İvedik OSB'nin, bugün sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da önemli bir üretim ve hizmet merkezi haline dönüştüğünü belirtti.
 
Açılışı yapılacak tesisler hakkında bilgi veren Erdoğan, Ankara'da gerçekleştirilen yatırımları ve hayata geçirecekleri projeleri anlattı.
 
Erdoğan, konuşmasının ardından, açılışı yapılan tesisleri gezdi.