Kanal D"de 9 Nisan"da yeni bir yarışma başlayacak. Amerikan formatı yarışma programı “Düello”nun sunuculuğunu “Maraton”un sivri dilli yorumcusu Erman Toroğlu üstlenecek.

Toroğlu ile ekranlardakilere benzemeyen “Düello”yu ve kendisiyle ilgili merak edilenleri konuştuk.

“Düello” nasıl bir yarışma?

Amerika"dan alınan bir format, ama biz biraz değişiklik yaptık ve bize uyarladık. İki yarışmacı karşılıklı yarışıyor. Kasa 100 bin YTL ile açılıyor. Ben onlara 10 pul veriyorum. Yarışmacılar bu pulları şıklara koyuyor. Yarışmacı sorulan sorunun cevabından emin değilse 4 şıkka da pullarını koyabiliyor. Yarışmacılardan biri cevaptan çok eminse hemen alarm düğmesine basıyor ve rakibi 7 saniyede cevap vermek zorunda kalıyor. Eğer veremezse eleniyor. Tribünde de 7 ya da 8 yarışmacı daha var , elenenin yerine oradan bir yarışmacı daha seçiyor. 4 yarışmacıyı da elediği zaman para ödülünü alıyor. Ne kadar çok elerse o kadar çok para ödülüne kavuşuyor. Finale gitmek isteyenler, yarışmada seçeceği kişileri çok dikkatli seçmek zorunda...
Bilinmeyen sorular kasadaki paraların artmasını sağlıyor. Biraz rulet, biraz satranç tarzında bir yarışma.

Bu yarışmada nasıl bir tarzınız olacak?

Burada tarzım Erman Toroğlu tarzı. Ama Maraton"daki gibi bir sinirlilik hali yok. Burada tam hakemlik yapıyorum. Tabii biraz daha light hakemlik yapıyorum. Yarışmacılar soruları kitledikten yani pullarını koyduktan sonra ben devreye giriyorum.

Ahmet Çakar"ın programını nasıl buluyorsunuz?

Bir defa seyrettim. Bu yüzden yorum yapamıyorum. Ama burada bizim formatımız değişik.

Televizyon programı derken reklam filmlerinde de oynadınız. Dizi film ve sinema filminde sizi görebilecek miyiz?

Teklif geldi pek beni sarmadı. Oynadığım reklam filmlerini çeken yönetmenin ABD"li arkadaşı beni izlemiş ve “Siz Amerika"da olsaydınız, "Müfettiş" dizisinde oynasanız inanılmaz iş yaparsınız” dedi. Bir arkadaşım da, “Ben bir gün bir televizyonun başına geçsem sana ana haber bülteni okuturum” dedi. O kadar kolay değil kabul etmek. Çünkü her şey para değil ve her işe atlanmaz. İnce eleyip sık dokumak lazım.

İzlediğiniz diziler var mı?

Çok kötü bir izleyiciyim. Televizyonu sevmiyorum. Sadece işimle ilgili maç varsa izliyorum. Şöyle bir seyirciden yanayım. TV"yi açacaksın senin ilgilendiğin bir şey var onu seyredip sonra kapatacaksın. İşte böyle bir seyirci istiyorum. Ama bizim insanımız eve geliyor televizyon açılıyor yatarken kapatılıyor. Çocuklar da böyle alışıyor. Bizim eve gelen kadın sabah
televizyonu bir açıyor akşam gidinceye kadar... Sonra bizimkiler geliyor televizyonu açıyor benim televizyon en ağır işçi... Sabah 07.00, gece 24.00... Televizyon kötü bir alışkanlık...

Keşke yapsaydım dediğiniz bir şey var mı?

Ülkenin kaderi ile çok etkili olan bir yerde olmak isterdim. Öyle bir yerde olsaydım şu ana kadar aldığım eğitim, kazandığım tecrübe, bilgi ve vatan sevgisiyle o işi yapacağıma inanıyorum. Bir ara aday oldum, Allah"tan kazanamadım... Rakibim de Aydın Güven Gürkan"dı. Çok az farkla kaybettim, iyi ki de kaybetmişim. Çünkü milletvekili olarak bir şeyin hallolacağı fikrinde değilim. Ellerini kaldırıp indiriyorlar başka bir şey yapmıyorlar. Türkiye"de demokrasi yok, parti içinde de demokrasi yok. Beş seçim kaybeden Deniz Baykal hâlâ CHP"nin başında. Tayyip Erdoğan partide “Hayır” dediği zaman bıçak gibi kesiyor. MHP ortada. Nasıl bir demokrasi? Partilerde diktatörlük olduğu yerde mecliste nasıl bir demokrasi olur?

Birbirimizi yemekten ne hale geldik... Uğur Dündar"ın konukları arasında Bahçeşehir Üniversitesi rektörü Deniz Ülkü Arıboğan
vardı. Arıboğan"ın konuştuğu her şeyin altına imzamı atarım. Uğur Dündar"ı arayıp tebrik ettim. Helal olsun o kadına. Çünkü
Türkiye"de pantolonlu erkeklerden öyle cümleler duymadım. Kadın, çok erkekten çok daha erkek çıktı. Tekrar helal olsun diyorum. Türkiye"de erkek diye dolaşan çok erkek eteklik giyiyor. Eteklik giyen çok erkek var...

“MHP"ye verdiğim oyu helal etmiyorum”

“Hatıralarımı yazmak istiyorum. Çünkü çok bilinmeyen var bende, iki ihtilal gördüm. Ankara"da büyüdüm. 555 K"yı gördüm.
5. ayın 5. günü, saat 5"te Kızılay"da ilk talebe hareketlerinin başladığı dönemde itfaiyeden su yedim. Deniz Baykal"ın Adnan
Menderes"in yakasına yapıştı dedikleri sene... Ayrıca aslında o sarılan Deniz Baykal değildi. 68 kuşağı iyi bilir babam da politikanın içindeydi. Rahmetli İsmet İnönü ile fotoğraflarım vardı ama onları bulamıyorum. Devlet Bahçeli benim sınıf arkadaşım. Bunların da içinde yer alacağı kitap yazmayı düşünüyorum. Ama bu seçimlerde MHP beni hayal kırıklığına uğrattı. Onlara verdiğim oyu helal etmiyorum.“