Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 12 Eylül askeri müdahalesi yapanların yargılanmasını engelleyen Anayasa'nın geçici 15. maddesiyle ilgili olarak, ''Bu saatten sonra dönelim tekrar, yargılayalım falan... O kadar zaman geçti ki bu yeniden yaraları kaşımak noktasına mı gelir diye düşünüyorum. Geriye dönüp hesaplaşma yapmak yerine onların yıkmak istediklerini yeniden inşa ederek belki tarihi cevap verebiliriz'' dedi.

Bakan Günay, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün bahçesinde kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Günay, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin kaldırılması tartışmalarının anımsatılması üzerine, ''Türkiye o şansı ne yazık ki kullanmadı. Bundan sonra geçici 15. madde kaldırılsa ne olacak?'' dedi.

Konunun üzerinden yıllar geçtiğini belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir anlamda tabiatın, ilahi kudretin hükmü yürüdü birçok konuda. Halbuki Türkiye bunları yapmazken, Şili, Arjantin, Yunanistan yaptı. Yunanistan'ın darbecileri onlarca yıl hapislerde yattılar. Ben bunları söylüyorum, ondan sonra basında polemik çıkıyor. Bizdekiler de hala belli kesimlerin gözünde çok saygıdeğer konumlar taşıyorlar.

Türkiye ne yazık ki bu hesaplaşmalarını yapamadığı için demokrasisini kurmakta, kurumsallaşmakta, kurumsallaştırmakta gecikti. Şimdi belki de geriye dönüp hesaplaşma yapmak yerine onların yıkmak istediklerini yeniden inşa ederek belki tarihi bir cevap verebiliriz. Yani, nasıl halkı düşman etmek istediler birbirine, nasıl toplumun önüne korkular koymak istediler, nasıl Türkiye'nin inanç kümelerini ya da etnik kökenlerini inkar ettiler ya da yok etmeye çalıştılar, şimdi bunların birlik, barış, esenlik, güzellik içinde yaşadığını göstererek, Türkiye'nin demokrasiden korkması değil, demokrasiyle ancak yaşayabileceğini sergileyerek belki tarihi bir cevap verebiliriz. 'Kör olasın demiyorum, kör olma da kör beni' diyor ya türküde, güzel şeyler yapalım.''

Günay, ''Türkiye'nin düşmanlıklarla değil dostluklarla yaşayabildiğini'' dile getirerek, Türkiye'deki farklı inanç kümeleri, etnik kökenler bulunduğuna işaret etti. Bakan Günay, ''Siz 'yok' diye Anayasa'ya yazdınız ama farklı yerel diller var ama 'bunların hepsi halının, kilimin renkleri gibi, o üzerinde bulundukları objeyi karartmıyorlar, kirletmiyorlar, güzelleştiriyorlar' diye gözlerine sokalım. Belki de vereceğimiz cevap budur. Bu saatten sonra dönelim tekrar, yargılayalım falan... O kadar zaman geçti ki bu yeniden yaraları kaşımak noktasına mı gelir diye düşünüyorum'' diye konuştu.

-''BIRAKALIM GEÇMİŞİ KAŞIMAYI''-

Bir gazetecinin ''Yani yargılamayalım da besleyelim mi?'' sözleri üzerine Günay, şunları kaydetti:

''Evet, besleyelim de görsünler ama iyi şeyler yapabildiğimizi. Onların karartmaya, köreltmeye çalıştıkları şeylerin olmadığını, Türkiye'nin onlara rağmen, onların üzerimize giydirmeye çalıştığı deli gömleğine rağmen yolunu bulabildiğini, iyiye doğru gidebildiğini, barışa, özgürlüğe, esenliğe, çağdaşlığa doğru gidebildiğini gösterelim. Belki de yapacağımız budur.

Enteresandır yani 82 Anayasası'nın arkasında bugün, 82 Anayasası'nı en ağır biçimde eleştirmiş bulunan siyasi güçler duruyor. Absürt bir siyasi ortamdayız. Bunlar bugün benim konum değil, bunları kaşımak istemiyorum ama gerçekten akıl dışı bir siyasi ortam oluşuyor Türkiye'de bu tartışmalar açılınca. Yani, bu konuda bir oydaşma olması lazım, bir topyekün, aralarındaki bütün siyasi ayrımları bir kenara bırakarak, demokratik yaşam içindeki siyasi partilerin ortak bir tavır alması gerekirken, bir bakıyorsunuz ki 'darbecilere dokunulsun, dokunulmasın' tartışmasının, 'Anayasa değişsin, değişmesin' in arkasına, karşısına, birden bire yıllarca o Anayasa'ya, o güçlere karşı durması gerektiğini düşündüğünüz güçler orada saf tutuyorlar. Garip bir ortam oluştu.''

Günay, ''CHP'den mi bahsediyorsunuz?'' sorusuna da ''Hiç kimseden bahsetmiyorum'' karşılığını verdi. Bütünüyle siyasi yapıdan söz ettiğini belirten Günay, ''Bence bırakalım, geçmişi kaşımayı, tartışmayı. İşte, 'Onu yıkacağız, bunu yıkacağız, onu yargılayacağız, bunu asacağız, bunu keseceğiz' demeyi, iyi şeyler yapmaya çalışalım'' ifadesini kullandı.

-''İYİSİNİ YAPALIM, KÖTÜLER UTANSIN''-

Bakan Günay, Türkiye'nin ''barışın, barışmanın, dostluğun bir erdem, farklılıkların korku değil güzellik, ahenk ve yaşam ortamı oluşturduğunu anlayan yeni bir sürece girdiğini'' ifade ederek, ''Yani bir siyasi yaklaşım geliştirmeye çalışalım. İyisini yapalım, kötüler kendileri utansınlar. Belki de bu yapacağımız'' dedi.

Bir gazetecinin ''Biraz da hesap sorarak belki gençliğin kafasına, 'geçmişte kusuru işleyen bunlardı, biz affetmedik, yargıladık' diyebilmeliyiz'' yorumu üzerine Günay, 1991 yılında işbaşına gelen koalisyonun ''Anayasa'yı değiştirme iddiasında olduğunu'' belirterek, ''Birkaç madde değişikliği oldu, ondan sonra olmadı. Yani bir anı var o işlerin. Biz iyi şeyler yapınca, dönüp geçmişteki yanlışlıkları anlatmanın fırsatını bulabiliriz'' diye konuştu.

-''ATATÜRK'Ü İÇSELLEŞTİRMEK...''-

Günay, ''Atatürk devrimlerinin devamı değişiklikler yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. Konu da Kürt açılımıydı. Bu konudaki yenilikler neler olacak, somut adımlar nedir?'' sorusu üzerine Meclis açıldığında bunları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anlatacağını söyledi.

Atatürk'ün önce, hayatı savaşlarda geçmiş bir asker, ardından devlet kurucusu, fikir adamı olduğunu, savaşın hemen arkasından ''Yurtta sulh cihanda sulh'' dediğini anımsatan Günay, bugün bu sözün öneminin Türkiye, dünya ve Orta Doğu'ya bakınca anlaşıldığına dikkati çekti. Günay, ''Ama bu söz, söz olmaktan, kağıt üzerinde kalmaktan gerçekliğe, çok uzun bir süreçte taşınamamıştır. Şimdi taşınıyor'' dedi.

Bu ilkenin, kalkınma, ilerleme ve eşit ortamı özgürce paylaşımın temel şartı olduğunu dile getiren Günay, ''Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu bir anlamda Atatürk'ü, hedefini içselleştirmiş olmaktır. Onu anlatmaya çalışıyorum'' diye konuştu.

-''İNGİLİZCE OYUN GİBİ KÜRTÇE DE OLUR''-

Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Devlet Tiyatrolarında Kürtçe oyun sahnelenmesiyle ilgiyi soru üzerine, repertuvara Kürtçe oyun almak için ciddi bir hazırlık gerektiğini, Türkçe eserlerin bile ''ince elenip sık dokunarak'' seçildiğini söyledi.

Sahneleri yerel dillerle ilgili oyunlara açtıklarını belirten Günay, ''Bir İngiliz oyunu oynandığı gibi Kürtçe ya da başka bir yerel dilden de oyun oynanabilir. Bu yıl buna benzer bazı girişimler yapacağız'' diye konuştu.

Günay, bu yıl Kürtçe oyunla ilgili repertuvara alınabilecek düzeyde bir öneri gelmediğini, ama hazırlanmış bir oyunun DT sahnelerini kullanmalarına izin vereceklerini bildirdi. Bakan Günay, ''Demokratikleşme, barışçı yaklaşımlar konusunda biz bakanlık olarak geride kalmayız, önde gideriz'' dedi.

Diyarbakır'daki Kürtçe oyunu izleyip izlemeyeceğinin sorulması üzerine Günay, fırsat bulursa izleyebileceğini kaydetti.

Bakan Günay, tiyatro sahnelerinin özelleştirilmesiyle ilgili soruya da şu anda somut bir şeyin söz konusu olmadığı yanıtını verdi. Günay, ''Biz kamu kurumu olarak tiyatro veya sanat etkinliklerine, personel ve cari gider diye yaptığımız harcamayı topluma adaletli bir şekilde dağıtsak sanırım çok daha sanatta ivme kazanabiliriz'' dedi.

Tiyatroyu daha da ''halklaştırmanın yolundan'' bahseden Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çok ciddi kaynak kullanıyoruz idari giderler için, onun çok daha cüzisini özel tiyatrolara aktarıyoruz. 100 trilyon (100 milyon TL) kullanıyoruz, özel tiyatrolara 3 trilyon (3 milyon TL) aktarıyoruz. Bin düşünüyorum ki Anadolu sathında ben 100 trilyonu, Devlet Tiyatrolarının bütün bütçesini Anadolu'da dağıtsam, Türkiye tiyatro sahnesine dönebilir diye hayal ediyorum. Ama bunun altını doldurmadan anlatınca, hemen 'Devlet elini çekiyor' deniliyor. Hayır devlet ciddi imkanlarını seferber etsin sanata. Kendi cari bütçesini kullanmasın da doğrudan sanata aktarsın. Henüz altını doldurmadık.

Özel tiyatroları 10 katına, hatta 30 katına çıkarsak ne olur Türkiye? Biz şu anda 2-3 milyon seyirciye ulaşıyoruz, 30 milyon seyirciye ulaşırız. Ama alışılmış bir çerçeve var ya, orada birileri rahatsız olacak ya da birilerinin düzeni bozulacak. Hemen bir tepki oluşuyor, onun için altını iyi doldurmak lazım.''

-''KİM OSCAR ALIRSA ALSIN, BÜYÜK BİR SEVİNÇLE HEMEN AYAĞA KALKAR ALKIŞLARIM. BİR BÜYÜK YAZARIMIZ NOBEL ALINCA O ZAMANKİ YÖNETİCİLERİMİZİN YAPTIĞI GİBİ BAŞIMIZI KUMA GÖMMEYİZ BİZ...''

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Eğer Nobel'den sonra bir de Oscar alırsak, bu, Türkiye'nin kültür zenginliğinin dünyaya tanıtımı için çok güzel olur'' dedi.

Günay, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bahçesinde, kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Günay, Almanya'daki seçim sonuçlarıyla ilgili yorumunun sorulması üzerine, ''Almanya'da sosyal demokratlar bizim için fevkalade önemli. Çünkü gerçekten evrensel anlamda bir sosyal demokrat çizgiyi oldukça temsil eder gözüküyorlar'' karşılığını verdi.

Geçmiş yıllarda Türkiye'nin AB sürecinde Alman sosyal demokratlarının daha yakın bir anlayış ve tavır içinde olduklarını belirten Günay, ''O nedenle, Almanya'da ortaya çıkan seçim sonuçlarının Türkiye'nin AB sürecine olumsuz yansımaları olmamasını temenni ediyorum. Ama bu seçim sonuçlarının değerlendirmesini galiba siyasi partiler kendi içlerinde yapacaklar'' diye konuştu.

-''BELİRLENMİŞ BİR TARİH YOK''-

Günay, ''Ankara'daki AKM'nin yıkılmasına ilişkin sürecin hangi aşamada'' olduğunun sorulması üzerine, tartışmanın Ankara'da 1980'li yıllarda yapılan, fonksiyonel olmayan ve yararlı biçimde kullanılamayan binanın yıkılması ya da kaldırılması olmadığını belirtti.

Ankara'da ''Türkiye Uygarlıklar Müzesi'' adıyla Cumhuriyet'in başkentine yakışır, dünyadaki büyük örnekleriyle kıyaslanabilecek büyük bir müze oluşturmayı hedeflediklerini, müzeyle ilgili uygun alanın da Hipodrom çevresi olduğunun görüldüğünü dile getiren Günay, şunları söyledi:

''Oradaki mevcut yapıların kaldırılması bizim Bakanlığımızın yetkisinde değil. Biz sadece bu konuda bir proje hazırlayıp bir talep dillendiriyoruz. Kararı Milli Komite dediğimiz bir üst komite var, orası verecek. Onun için şu andaki tartışmamız Ankara'daki yeni bir yapının yıkılması değil, Ankara'ya, bir büyük uygarlıklar müzesinin Cumhuriyet'in 100. yılına yakışacak, içinde günlerce gezilebilecek ve Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine tarih zenginliklerini on bin yıllarca önceden bugüne getirecek olan bir müzenin kurulmasıdır. Bununla ilgili bir yer arayışımız var. O yer arayışı içinde de mevcut yapının kaldırılması bir öneri olarak gündemde. Şu anda bu noktadayız. Verilmiş bir karar yok. Herhangi bir karar olmadığı için belirlenmiş bir tarih de yok.''

Konuyla ilgili hazırlıklarını yapıp Milli Komite'ye götüreceklerini ifade eden Günay, ''Dünyanın başka ülkelerine gittiğim zaman içim acıyor. Çünkü o müzelerin sergilenen objelerinin en önemli bölümü bizim topraklarımızdan götürülmüş. Oysa bizim topraklarımızda başka kimsenin toprağından ürün, eser çalmadan, almadan, dünyanın en güzel müzelerinden birini kurabiliriz'' diye konuştu.

Bir bedestende kurulu bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin de küçük olduğunu ifade eden Günay, bu müze için de büyük bir hayalinin olduğunu söyledi. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ben büyük hayal kurmadan büyük iş yapılabileceğine inanmıyorum. Büyük hayal kurmak lazım diye düşünüyorum. Eğer bu işe başlarsak, bu yıllarda projelendirip temelini atıp başlarsak, aşağı yukarı makul bir süre sonra Cumhuriyet'in 100. yılına da sanıyorum Ankara'ya, bir büyük başkente, bir köklü tarihi olan yeni Cumhuriyet'in başkentine çok yakışan bir eser yapmış olabiliriz. Amacımız, arayışımız bu... Ama, bu tartışma AKM yıkılsın-yıkılmasın tartışmasına indirgeniyor. Bu güzel bir davranış değil. Bundan hoşnut değilim.''

Müzenin yapılandırılmasına ilişkin olarak bilim adamlarıyla ortak bir çalışma yürüttüklerini anlatan Günay, bu çalışmadan ortaya iyi bir ürünün çıktığını söyledi. Günay, ''Bir fikir var şu anda, onu komiteye götüreceğiz. Muhtemelen Ekim ayı içinde komite toplantısının yapılmasını sağlayacağız ve talebimizi götüreceğiz'' dedi.

Ankara'da birden fazla müzeye ihtiyaç olduğunu ve Türkiye Uygarlıklar Müzesi fikrinin de büyük ilgi gördüğünü belirten Günay, ''Eski Meclis Başkanımızın hararetle paylaştığı bir konuydu. Yeni Meclis Başkanımızın paylaşacağını düşünüyorum. Sayın Başbakan, Türkiye'nin müze fakiri olduğunu ve yeni müzeler yapılması gerektiğini ifade ediyor. Bu çerçevede, sanıyorum Cumhurbaşkanı'na bir ön fikir olarak arz ettik'' şeklinde konuştu.

Günay, Milli Komite'den olumlu bir sonuç almayı beklediklerini, daha sonra da proje için bütçeden kaynak koyarak bir yarışma açacaklarını bildirdi.

AKM binasının 1980'li yıllarda alelacele inşa edildiğini dile getiren Günay, ''Tıpkı 1982 Anayasası gibi son kararını da Milli Güvenlik Konseyi vermiş. Bir jüri oluşturulmuş, ama piramit bizim coğrafyamızda ve kültürümüzde yok. Bu üstelik piramit de değil, yarım kalmış bir piramit'' dedi.

Binanın kullanışlı olmadığını, iç alanında konser ve toplantı salonlarının da bulunmadığını aktaran Günay, İzmir'de Ege Uygarlıklar Müzesi yapılması için Valilik ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yer tespiti çalışması yürüttüklerini, ayrıca Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yapısının da zenginlik ve görkemine uygun olmadığını söyledi.

Antalya'da bir Akdeniz Uygarlığı Müzesi'ne ihtiyaç olduğunu, ayrıca İstanbul'da bir depo müze hazırlığı yaptıklarını anlatan Günay, Çatalca'da bir yer bulduklarını, yeni bir restorasyon merkezi düzenlemesi yapmayı planladıklarını kaydetti. Günay, kurmayı hedefledikleri Troya Müzesi'ne ilişkin yarışma şartnamesini hazırladıklarını da kaydetti.

-ALTIN PORTAKAL FESTİVALİ-

Günay, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Kürtçe bir filmin de yarışacak olmasına ilişkin soru üzerine, ''Güzel, yeni bir gelişme. Biz Türkiye'nin kültürel çeşitliliğinin her platformda kendini hissettirmesini, bu renk cümbüşünün çoğalması, güzelleşmesi, ortaya çıkması için kapılarımızı, sahnelerimizi açtık herkese. Herkes güzel eserlerini ortaya koyabilir'' yanıtını verdi.

Yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgül'ün üstlendiği ''Güneşi Gördüm'' adlı filmin Oscar aday adayı olmasına yönelik soru üzerine de Günay, şunları kaydetti:

''Aradım kendisini, kutladım. İnşallah iyi haberler alacağımızı umduğumu söyledim. Destek konusunda geçen yıl da yarışmaya giden arkadaşlarımıza elimizden geldiği kadar yardım etmiştik. Bu yıl da yardım edeceğimizi söyledim. Kendisi de zaten Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğümüzle görüşüyor. Dayanışmamız var. Zaten aday olmaya başladık, mutlaka bir gün ödül alıp geleceğiz. Eğer Nobel'den sonra bir de Oscar alırsak, bu, Türkiye'nin kültür zenginliğinin dünyaya tanıtımı, sergilenmesi için çok güzel bir şey olur.

Kim Oscar alırsa alsın, büyük bir sevinçle hemen ayağa kalkar, alkışlarım. Nobel alınca bir büyük yazarımız... O zamanki yöneticilerimizin yaptığı gibi başımızı kuma gömmeyiz biz. Başarıyı alkışlarız, başarıyı kıskanmayız, alkışlarız ve Türkiye'den bir yazarın, sanatçının, sinemacının, ozanın başarılı olması için elimizden gelen her türlü desteği veririz.''

-''TURİZME KARŞI OLUMSUZ HABER ZİNCİRİ''-

Günay, bir İngiliz kadın dergisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben şikayet dilekçesi yayımlanması ve okuyucularına ''Türkiye'ye gitmeyin'' çağrısı yapılabileceğinin belirtilmesine ilişkin soru üzerine de Türkiye'nin dünya turizminde iyi bir noktada bulunduğunu, Ağustos ayı sonu itibarıyla da artı değerlere geçmiş nadir ülkelerden biri olduğunu söyledi.

Bu yıl İngiltere'den gelen turist sayısında yüzde 10'un üzerinde artış olduğuna dikkati çeken Günay, ''Bu sektörde ciddi ve acımasız rekabet var. Bu tür haberler bazen böyle sinsi, haksız bir rekabetin ürünleri olabiliyor. Bir yabancı misafirimiz ülkemizde en küçük bir kabalığa maruz kalmışsa o misafirden özür dilerim. Ama bu olayları duyduğumuzda hemen müdahale ediyoruz''dedi.

Kendilerine yansıyan tüm konuları hemen takip ederek gerekli yaptırımı uyguladıklarını ifade eden Günay, turistlerin çoğunun Türkiye'den memnun ayrıldığını, şikayetlerin ise düşük olduğunu bildirdi. Günay, ''Ama bazen bunlar bir haber zincirine dönüştürülmeye başlanıyor, internette geziniyor ve sanki Türkiye'de yaygın biçimde gelen yabancıları saygısızlık, kadınlara sarkıntılık, hayvanlara katliam varmış gibi zincir geziyor'' diye konuştu

Günay, 2 yıldan bu yana Türkiye'de hayvanlara kötü davranıldığı konusunda kendisine sürekli mesajlar geldiğini belirterek, ''Çevre ve Orman Bakanı'na gelmiyor, bana geliyor. Biliyorum ki Türkiye turizmi için olumsuz haber zinciri oluşturulmaya çalışılıyor'' ifadesini kullandı.

Günay, bir başka soru üzerine de bakanlığın ayrılmasının söz konusu olmadığını sözlerine ekledi./HT